" Ben gölge gibiyimdir Saye, İstesende benden kurtulamazsın."
Küçükken kendi gölgemden korkup ağlardım. Ben kaçtıkça o peşimden gelirdi. Annem de bana hep ' Gölgenden korkman onu senden uzaklaştırmaz kızım. Eğer onu sevip arkadaş olursan ondan korkmazsın. Unutma o senin gölgen kızım.' Derdi. Bende artık gölgemden korkmamaya başlamıştım. Hatta güneş gittiğinde gölgem de gidince ağlamıştım. Her şeye çok çabuk alışmak hiç sevdiğim bir şey değildi.
Aramızda ki bu çok az olan mesafeyi açmak adına ondan uzaklaştım. O da rahatsız olduğumu anlamış olacak ki koltuğa dönüp oturdu. Yüzüme kısa bir süre baktıktan sonra sıkılmış bir ifadeyle konuştu.
" Bir cevap verecek misin artık? Benimle çalışıp bana yardım edecek misin yoksa bu güzel gençliğinde Emir'in hayatını mahvetmesini mi izleyeceksin?"
Konuşma tarzı ve kurduğu cümleler iyice canımı sıkmaya başlamıştı.
" Birkaç soruna cevap vermemi istemiştin.." dedim meraklı sesimle. " Neydi o sorular?"
" İlk önce ben sordum..." Dedi. Gözleri gözlerimin tam içine bakıyordu. " Benimle misin değil misin?"
İşte şimdi ne yapacağımı bilmiyordum. Aklımda bir sürü şüphe ve soru vardı. Bir yanda bir yıldır beraber olduğum insanın kumarbaz bir pislik olduğunu öğreniyordum. Bir yandan da düşmanı tam şuan bana iş teklif ediyordu. Ne yapacağımı gerçekten bilmiyordum.
" Tamam her şeyi anladım tamam.." dedim sesim kısık ve sorgulayıcı çıkmıştı. " Peki ben bu işte sana nasıl yardım edeceğim?"
" Sonunda mantıklı bir soru sorabildin." Dedi ve ayağa kalktı. Sanki daralmış gibi ceketini üzerinden çıkartıp yatağın üzerine bıraktı.
" Aslında bakarsan bu oyundaki yerin büyük Saye.." Dedi ve bardağına tekrar viski doldurmuştu. " Emir'in yanına sızmış bir ajan olacaksın."
Kurduğu cümle beynimde defalarca yankılandı. Zaten sabahtan beri buz olmuş ve gerilmiş bedenim artık kaldıramayacaktı. Sabahtan beri kadın pazarlayan ve kumarhanesi olan herifin yanına Ajan olarak sokmak istiyordu. Bu delilikti!
" Ne yani.." dedim hafif alaylı ve inanamamış bir şekilde. " Yemediği halt kalmamış kadın pazarlayan adi şerefsiz pislik bir adamın yanına ajan olarak mı gireceğim. Şaka mısın sen!?"
" Ses tonun.." dedi ve ağır adımlarla yeniden üzerime doğru yürüdü. " Ondan hoşlanmıyorum."
" Anlamışsındır ki.." dedim ve bende onun üzerine doğru yürüdüm. " " O senden en başından beri hiç hoşlanmadı."
Yaptığım hareketten dolayı olsa gerek yüzünde hafif bir şaşkınlık gördüm fakat bu ifadeyi hemen gizlemeyi başardı.
" Bunu yapmak hem seni hem de ordaki bir sürü genç kızı kurtaracak Saye." Derken sesi gerçekçi ve güçlü çıkıyordu." Çünkü ben senin sayende içinde o kızların senetlerinin ve Emir'in de olduğu Kumarhaneyi yakacağım." Son cümlesindeki ses tonundan ciddi anlamda tırsmıştım. Bu kuru bir laftan ziyade kendine ettiği bir yemin gibiydi.
" Bu.." dedim. Sanırım sesim titriyordu ve ben buna engel olamıyordum. " Bu nasıl benim sayemde olacak?"
" Onun yanında olacak ve sana söylediğim her şeyi yapacaksın. Merak etme işini düzgün yaparsan işimiz çok kısa sürer. Tabi bu süre zarfıda sana asla zarar veremez. Sana verdiği en ufak zararda plan bozulur gördüğüm ilk yerde kafasına sıkarım. Bu bana biraz pahalıya patlar ama olsun."