17

1.5K 118 49
                                    

1942
2 Eylül Salı.

Jennie ve Taehyung gittikten sonra Jungkook'un tehditkar sözleri üzerine yatak odamıza gelmiştim. Askerlere anlattığım şeyin gerçek olmadığını bildiğinden emindim.

Kendimi yatağa atıp derince nefes aldım. Büyük ihtimalle kavga edecektik ve sonunda da evden çıkıp içmeye gidecekti. Daha öncesinde bunu yaşadığımdan tahmin etmesi hiç ama hiç zor değildi.

Kapının açılma sesiyle Jungkook kendini belli etmişti. Uyuyor taklidi yapsam inanır mıydı ki? Şansımı denemek istedim.

Gözlerimi kapatıp göz kapaklarımın hareket etmemesi için tek bir noktaya odaklandım ve gülümsememeye gayret gösterdim. "Hiç iyi bir oyuncu değilsin Chaeyoung-ah."

Üzerime eğilip yüzünü yüzüme yaklaştırmış olmalıydı ki nefesi yüzümü ısıtıyordu. Gülümsememi ya da gözlerimi açmamı bekliyordu. Bunu yapacak kadar salak değildim. Tabii iş dudakları dudaklarımı okşarsa değişir.

Beklemediğim bir anda dudakları dudaklarımı bulunca gözlerim hiddetle açıldı ve bunun üzerine Jungkook'un gülüşüne şahit oldum. Duracağını düşünüyordum lakin durmadı.

Üzerimdeki örtüyü attı ve aynı zamanda elini tişörtüme götürdü. Parmakları göğsümü okşuyordu ve ben ne yapacağımı bilemedim. Bana hesap sorması gerekmiyor muydu?

Nefesimin artık tükendiğini farkettiğimde tekrar tekrar başladığımız öpüşmemizi sonlandırdım. Kalçamı geriye doğru kaydırıp doğrulurken Jungkook bacaklarımın arasına girmiş, kollarını bacaklarımın altından geçirerek beni tamamen altına sürüklemişti.

"Nereye gidiyorsun? Daha hesaplaşmadık."

Dudakları boynumu sömürmeye başladığında girdiğimiz yolun dönüşü olmadığını farkettim. Ona ayak uydurarak ellerimi sırtına attım ve çekiştirerek tişörtünü çıkarttım. Benimle aynı şekilde tişörtümü çıkarttığında sabırsızlandığımı hissediyordum.

Kalçamı kaldırarak kasıklarımızı birbirine yapıştırmıştım, altımı çıkartmam için bu gerekliydi elbet. Yatakta geriye kayıp eğildi ve dudaklarını ayak bileğimden başlayarak kasıklarıma kadar değdirerek ıslak bir yol çizdi.

Aylardır, neredeyse bir yıla yakın sevişmiyorduk, daraldığımı biliyor olduğunu tahmin ediyordum. Parmaklarını ıslatmam için hiç bana uzatmaya tenezzül etmedi, bunun yerine tükürüklerini parmağında yayarak bu işlemi kendisi halletti. Üç parmağını içime ceza niyetiyle bastırırken acı bir inleme bıraktım odaya.

"Bu benden sakladığın için." Parmak uçlarım kıvrıldı, ardından gelecek zevk dalgasını tahmin ettiğimden çok sorun etmedim. "Seni arabayı süren kişi mi kaçırmaya kalktı?" Dürüst cevap vermeliydim.

Asker olduğu için değil, yatakta tehlikeli olduğu için.

"Hayır." Cevabımla tatmin olmuş, yüzüme bakarken tek parmağını içimden çıkararak parmaklarını hızlandırmıştı. "Aferin benim bebeğime."

Dirseklerim üzerinde yükselmişken kendimi geriye doğru bıraktım ve kalçamı Jungkook'a doğru ittim. "Bunu yapamazsın, daha başındayız bir tanem."

Dişlerimi sıkıp seslice nefes verdim. Bu anı o kadar uzun süredir özlemle anıyordum ki tarifi yoktu. Birkaç defa yaptıktan sonra bağımlısı olmuş gibi hissediyordum.

Parmaklarını içimden çıkardığında yatakta kıpırdandı. Altını çıkarttığını tahmin ettim. Tekrardan dirseklerim üzerine yükselirken penisini birkaç defa çekiştirdiğini farkettim. Onu izlediğimi gördüğünde tekrar bacaklarım arasına girip penisini deliğime sürttü. "Yanında oturan adamı öldüren sen miydin?"

Bu soruyu nasıl kolaylıkla cevaplayabilirdim ki? "Hayır."

Penisinin ucunu deliğime bastırıp geri çekti. Bunu defalarca yaptığında ağlama noktasına gelmiştim. "Dürüst olmanı bekliyorum."

Elimi kasığıma atıp parmaklarımı deliğime götürdüm. Herhangi bir hamle yapmama izin vermedi ve elimi vurduğunda geri çekmek zorunda kaldım. "Beni biliyorsun Chaeyoung-ah. Sabrımı zorlarsan iyi olmaz." Başımı salladım.

"Bendim." Gülümseyip üzerime uzandı ve yatağa bırakmış olduğu ipi alarak ellerimi bağladı. O ipi ne ara getirdiğini bile anlamamıştım. Yatağın başlığındaki toplardan birine ipi bağlayıp geri bacak arama yerleşti. "Bu adil değil."

"Öyle." Bacaklarımı kaldırıp omuzlarına dayadığında kasıklarını kasıklarıma ittirerek birleşmemizi sağladı. Gözlerimi yumup inledim ve hemen dudaklarımı birbirine bastırdım. "Şimdi olayın tamamını anlatmanı istiyorum güzelim."

İçimdeki hareketleri hızlı değildi ama yumuşak da değildi. Yavaş ama sert hareket ediyordu ve bu canımı yakıyordu.

"Nereden başlayacağımı bilmiyorum."

"Kutlama alanından başla." Parmakları göğüs ucumda gezinirken konuşamazdım. Aşırı gıdıklanıyor ve bundan ötürü kendimi kasıyordum. "Yanıma gelince imalarda bulundu." Derin bir nefes alıp tekrardan birkaç saniye nefesimi tuttum.

Zorlandığımı anladığında elini göğsümden çekerek boğazıma doladı ve hareketlerini hızlandırdı. "Detaylı hatırlamıyorum. Köşeye çekip arabaya itti." derken sesimi düz tutmaya çalıştım.

Devam etmemi bekler şekilde mırıldanıp parmaklarıyla boğazımı okşadı. "Karşı çıktığımda sinirlenip üzerime geldi."

Kalçamı hareket ettirip bacaklarımı omzundan indirdim. Bacaklarım uyuşmaya başlamıştı. "Hâlâ tam iyileşmemiştim. Canım yanınca kendimi savunmak istemiştim."

Birden hareketlerini kesip üzerime eğildi ve ipi çözüp yüzümü elleri arasına aldı.

"Ağlama." Ağlamıyorum ki?

Elimi yüzüme çıkardığımda ağladığımı farkettim. Bir insan nasıl farketmeden ağlardı? "Kafana takma. Sadece gerçekleri öğrenmek istedim, olayı ben hallediyorum."

Dirseklerim üzerinde yükselip hareket edecekken sırtımı tekrardan yatağa yasladı. "Öğrenmem gerekeni öğrendim, soru sorma sadece işimize bakalım." Güven verici gülümsemesi tehlikeli bir hal aldığında hareketlerine yeniden başlamıştı.

Bu sefer bir öncekinin aksine acı yoktu, tamamen zevk dalgası vücudumu kaplamıştı. Elimi girişime yakın bir yere tutup eş zamanlı olarak kendimi okşamaya başlamıştım. Bundan asla utanmadım, zaten böyle bir pozisyondayken utanç duygum beni tamamen bırakmıştı.

Jungkook hızını az daha arttırdığında sona geldiğini anlamak zor değildi. Bir dakikaya kalmadan kendini içime bıraktı ve benden ayrılıp kendini yanıma attı. Elimi bacak arama atıp bacaklarımı birbirine bastırdım, boşalmamış olabilirdim ama bedenim zevktan kasılıyordu.

Jungkook saçlarımı geriye ittirip yüzümün birkaç yerine öpücüklerini bıraktı ve başını omzuma yasladı.

"Seni bilemem ama bana yeterli gelmedi."

_______________

nasıl oldu bilmiyorum ama denedim👉🏻👈🏻

diğer bölümde görüşürüz, sizi seviyorum
💖💖

marriage in the warHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin