1942
27 Eylül Cumartesi.bir önceki bölümde sınır belirtmemiştim hiç yorum gelmemiş nedense😌🔫
normalden biraz daha uzun oldu bu yüzden yorum yaparsanız sevinirim.yoksa bölümü geç atarım??????
Erika "Emin misin?" diye mırıldandı başını bacaklarıma yaslarken.
Ona başımdan geçen bütün olayları anlatmıştım, burada anlaşabildiğim bir sürü kız olmuştu.
Yaklaşık 10 civarında kızla aynı odada kalıyordum ve burası anladığım kadarıyla bir genel evdi.
Beni satın alan birinin tutup da kızı yapacağını vesaire düşünmemiştim zaten. Normal olarak başıma gelebilecek sıradan seçeneklerden biriydi.
Buraya geleli bir hafta olmamıştı ve hâlâ bir teklifim yoktu. Teklif derken, kimsenin tercihi olmamıştım. Elbette ki bu işime geliyordu.
Japonya'da değildik, nerede olduğumuzu tam olarak bilmiyordum ancak birkaç tahmin yürütebilirdim.
Gelen tüm "müşteriler" ingilizce konuşuyordu. Bunun yanında rusça konuşan birilerini de duymuştum. Sovyetler sınırları içerisindeysek kaçmamın bir ihtimali olabilirdi.
"Herkes kalksın. Sıra sıra duşa girip temizleniyorsunuz, size iyi para ödeyecekler." Üzerinde kaldığımız yerin amblemi olan bir tişört giyen adam bana doğru parmağını salladı.
"Ve sen, çok önemli biri seni bu gecelik kiralıyor. Bizi rezil etme."
Bu gecelik kiralamak? müşteri memnun etmek istemiyordum. Sahi, buradaki kimsenin bunu istediğini sanmıyorum.
"Bir bahane bulup limon isteyeceğim bekle." Erika kulağıma fısıldamış ve etrafı kontrol ederek çıkmıştı.
Onun gelmesine kalmadan buranın çalışanlarından biri tekrardan odaya girerek uyarı yaptı ama hiçbirimiz dinlememiştik. O da buna ithafen elindeki sopayı sallayarak bir nevi tehdit gönderdi.
Anladığım kadarıyla itaatsizlik durumunda sopa cezası vardı. Tabii bu benim 4-5 gün içerisinde anca gözlemlediğim bir şeydi.
Duş kabinlerine girerken Erika hâlâ ortalıkta yoktu. İçimde büyüyen endişe ve suçluluk hissinden ötürü duş almadan çıktım ve lobiye yöneldim.
En soldaki odadan çıkan Raven'ın yanına koşup önüne geçerek onu durdurdum.
"Erika'yı gördün mü?" Sorumun üzerine iç çekerek başını salladı.
"Başkan onu azarlayarak bir yerlere götürdü." Bacaklarını birbirine bastırıp yutkundu. "Pis herif cezaya çarptırdı beni."
Sinirle tıslayarak etrafına bakındı ve kulağıma yaklaşarak, "Talep gelirse karşı çıkmamanı öneririm. Yeni olduğun için bilmezsin ama kemikleri kırılanı duydum." dedi ve ağır adımlarla üç numaralı odaya gitti.
Kemik kırma olayını aklıma kazıyarak Erika'ya bakınmaya devam ettim. Etrafta dolanma taraftarı değildim ancak içimde bir suçluluk duygusu büyürken yerimde duramazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
marriage in the war
Fanfictionkoreli bir yüzbaşıyla kaçtım ve güney'e yerleştim. her an ölebilirdik, hiçbir şeyin garantisi yoktu. [1942 ve sonrası hayal ürünüdür.] rosékook