3.8

5.4K 846 800
                                    

Sehun'la beraber kantinde otururken aynı zamanda önümüzdeki kahveyi yudumluyorduk. Dakikalardır bunu devam ettiriyorduk. Sehun'u sevmiyordum ama Jeon'a fazlasıyla sinirliydim. Ne kadar yakınlaşırsak yakınlaşalım gün sonunda Yeri'ye gidiyordu. Bu durumdan sıkılmıştım. Sürekli beni itmesi beni yormuştu.

Sehun elini belime götürdüğünde dudaklarını yanağıma yaklaştırdı. "Çıkışta bir şeyler yapalım mı?"

"Hayır." diyerek gözlerimi devirdiğimde, ondan uzaklaşmaya çalışıyordum ama belimden tutarak beni kendine biraz daha çekti. "Neden Lisa? Bu gece bizde kalabilirsin."

Gözlerimi kısarak, simsiyah olan gözlerine baktım. "Amacını çok iyi biliyorum senin."

Gülümsediğinde dilini çıkarak arkasına yaslandı. Şerefsizin tekiydi ama ona ihtiyacım vardı.

Aniden Jeon ve Yeri kantine giriş yaptığında ikisinin elinde de kahve vardı. Oldukça sportif tarzları dikkatimi çekerken bakışlarımı Sehun'a doğru çevirdim ve gülümsedim.

Jeon ve Yeri sanki inadıma yapar gibi yan masamıza karşılıklı oturduklarında sinirlensem de gülümsemeye devam ettim. Jeon'un bakışlarını üzerimde hissetsem de dönüp bakma tenezzülünde bulunmadım.

Sehun elini tekrardan belime kadar uzatıp, beni kendine doğru çektiğinde gözlerimi devirdim. Bu hareketi fazlasıyla canımı sıkıyordu. Dişlerimi sıkarak yüzüne baktım. "Beni rahat bırak Sehun, öğretmen görecek şimdi."

Sehun kaşlarını çattı. "Ne olacak sanki?"

Derin bir soluk çektim. "Elini çek."

Gözlerini devirdi. "Çekmiyorum."

Kollarımı birbirine bağlayarak arkama yaslandığımda Jeon, bizi izliyordu. Gözlerini Sehun'a çevirdi. "Kız elini çek diyor Sehun."

Sehun gülümseyerek, Jeon'a baktı. "Sanane? Hemen ne atlıyorsun oradan?"

Jeon gözlerini kısarak kahvesini masaya bıraktı. "Kız dokunma diyorsa dokunmayacaksın."

"Sen önündeki kızla ilgilen," dedi Sehun gözlerini devirerek. "Sevgilime nasıl davranacağımı sana soracak değilim."

Şaşkınca Jeon'a baktığımda birdebire masaya hafifçe vurarak ayağa kalktı. Yeri de peşinden kalktığında Jeon Sehun'a doğru yaklaşarak, omzuma attığı kolunu sertçe kaldırdı. "Uzak duracaksın."

Sehun aniden sandalyesini iterek ayağa kalktığında, Jeon'la karşı karşıya geldiler. Gözlerim fal taşı gibi açılırken Yeri ile şaşkınca birbirimize baktık.

"Sen hangi sıfatla karışıyorsun Jeon?" dedi Sehun kaşlarını çatarak. İkisi de birbirine öfkeyle bakıyordu.

Jeon gözlerini kıstı. "Kız istemiyorum diyorsa zorlayamazsın."

"Sanane," dedim kollarımı birbirine bağlayarak. Bir anda ikisi de bana bakmıştı. "Benim sevgilim, sen ne karışıyorsun?"

Jeon kaşlarını kaldırarak, kahvelerini gözlerimde sabitledi. "Lisa," dedi dişlerini sıkarak. "İstemediğin şeyleri yapıyor."

Gözlerimi kıstım. "Tamam sen niye karışıyorsun? Hangi sıfatla?"

Sehun gülümsedi. "Lisa doğru söylüyor. Hangi sıfatla?"

Jeon duraksadığında gözlerimin içine bakıyordu. Yüzüne cevap bekleyen gözlerle baktığımda oldukça beyaz ve solgun duruyordu. Günlerdir uyumamış gibiydi.

"Hiçbir şey," dedi sessizce. Hâlâ gözlerimin içine bakıyordu. "Pardon." diye de ekledi. "Karışmaya hakkım yoktu."

Sehun başını salladı ve Jeon'un omzuna vurdu. "Tamam hadi yürü koçum o zaman."

Jeon o sıralar hâlâ bana bakıyordu. Bakışlarındaki nahiflik ve masumluk içimi yakarken arkasını döndü ve öylece yürümeye başladı. Yanımdan geçtiğinde rüzgarı yüzüme çarpmıştı. Sert bir yürüyüş değildi bu. Kırgın bir yürüyüştü, solmuş bir yürüyüştü. Sırtında bir yük varmış gibiydi. Sadece yürüyüşü bile beni yakıp geçmişti.

Gözlerim ışık hızıyla dolarken, Yeri yüzünü ekşilterek, "Yazık." dedi ve Jeon'un peşinden yürümeye başladı.

Başımı arkaya doğru çevirerek ikisinin arkasından öylece baktım. Daha çok Jeon'a baktım. Titremekten yürümesine engel olan bacaklarına baktım özellikle. Ya da her an yere düşecekmiş hissiyatı veren gövdesine baktım. Ben ona hep uzaktan baktım.

pepsisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin