1. seviyor musun!

30.6K 1.1K 526
                                    

Serecâm kitabından tanıdığımız Mahirin kendi kitabını hakettiğine oy birliğiyle karar verdik. Bundan sonra buradayız 😊

Konular birbirinden farklı olsa da öncelikle Serencâm'ı okumanızı tavsiye ederim.

**

Genç adam, karanlık gecede uzayıp giden yolları izlerken göz ucu ile yan tarafındaki yolcusunu kontrol etti.

Az evvel oluk oluk burnu kanamamış gibi sükunetle uyuyordu şimdi.

Dün kafasını gözünü patlatmak istememiş gibi kendi de şoförlüğünü yapıyordu.

İnsan oğlunun değişkenliği içini ürpertti. Bir an için beyninin kıvrımlarına sızan "o da değişir mi acaba" sorusu ile kaşlarını çattı.

Hayır istemiyordu, değişse bile Mahiri ilgilendirmezdi. Dün gece ve bu gün yaşananlar başlı başına birer hataydı ve konu daha fazla boğucu hale gelmeden zihninden de hafızasından da söküp atmalıydı. Ama bütün olanlar beyninde dönüp duruyordu.

Geceleyin gürültüyle uyanmıştı. Bir yandan zile basılıyor, bir yandan tokmak dövülüyordu.

Aceleci adımları kapıya yönelmeden, üzerinden çıkardığı tişörtü hızlıca giyindi.

Apartmanda yaşlı bir teyze torunu ile beraber kalıyordu. İlk aklına gelen yardımına ihtiyaç duyabilecekleri oldu.

Kim o demeden açtığı kapı beklenmedik bir sürprizi saklıyordu.

Kucağına yığılan genç kadınla neye uğradığını şaşırdı.

Boynuna dolanan kolları ayırmaya çalışırken bir yandan da acaba hala uyuyor muyum diye düşünüyordu.

Nihayet kadını üzerinden koparabildiğinde gördüğü sima ile daha da şaşkına döndü.

Gündüz "beni kötü görürsen yaşayamam" diyen kadın gündüzki halinden çok daha perişan halde, üstelik de saçtığı kokuya bakılırsa alkollü olarak kapısına dayanmış, sayıklar gibi konuşuyordu

- Lütfen, lütfen sana ihtiyacım var. Sana geldim ben, senden başkasını istemiyorum..

İlk şaşkınlığını atan genç adam kadının bir kez daha sarılacağını fark edince hızla geri adım attı. Nihayet konuşmayı akıl edebildiğinde sabırsızca sordu

- Funda abla, bu ne hal, sen ne arıyorsun burda!

Kadın çocuk gibi suratını buruşturdu

- Abla ne yaaa, yeter artık, sana geldim diyorum, neyini anlamıyorsun!

Genç adam yaşadığı anın dehşetini aklına sığdıramazken gözlerini sımsıkı yumdu.

- Bak, sen ne konuştuğunun farkında değilsin. Git desem gidebilecek halin yok. Ben gidiyorum şimdi, sen de kafanı toplar toplamaz gidersin. Bir daha da böyle bir bahis açma lütfen.

-Beni reddetme nolur, bak istemezsen sana yakalaşmam ama çok kötü şeyler yaşadım bu gece. Sana ihtiyacım var.

Cevap vermeden bıraktığı kadını önemsemeyerek hızla birkaç parça kıyafet alıp çıkmaya hazırlandı.

Belki abisini arayabilirdi ama nasıl açıklayacağını bilemedi, üstelik ortalık böylesine karışık iken eli telefona da gitmiyordu

Çoktan koltuğa kedi gibi kıvrılmış, uyuklayan kadını kendi haline bırakıp evi boşaltmak en iyi fikir gibi gelmişti o anda. Kadın da uyandığı zaman kendi giderdi artık.

Bu düşüncelerle post-ite "kapıyı kilitliyorum, çanaktaki yedek anahtarla açar gidersin. Bir daha karşılaşmayalım, bu son olsun lütfen" yazarak dış kapıya yapıştırdı.

Sûzidil Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin