36. Sonun Başlangıcı

5.9K 719 852
                                    

İsmin Zeynep. 38 yaşımdayım, çoğunuzla yaşıt bir oğlum, ve ondan azıcık küçük bir kızım var.

Bu nedenle bana abla diyebilirsiniz, teyze diyebilirsiniz. Hatta eşim de buralarda, yenge bile diyebilirsiniz.

Yine de tercih sizin tabi, herkese yazarcım demekten sıkılanlar için bir seçenek sunmak istedim 🙂

****

Ellerini bir birine çarptırıp tozlarını dökerken yüzüne bir tebessüm oturtmaya çalışarak konuğuna doğru adımladı.

Adamın surat ifadesinden pek de hoş gelmediği aşikardı, fakat nezaketi elden bırakmadı.

" Hoşgeldin abi."

Kemal, evine yaptığı ziyaretten sonra çocuğu hiç görmemişti. O gün de yüzünü gördüğü söylenemezdi ama duruşu dik kendinden emin bir adam vardı karşısında.

Ama bu gün...

Omuzları çökmüş, göz altları katman katman torbalanmış, saçı sakalı birbirine karışmış gibiydi. İçi pişmanlıkla ezilse de belli etmedi.

" Bi konuşalım da hoş bulmuş muyum öyle karar vereceğim!"

Mahir adamın dümdüz haline istem dışı tebessüm edecek oldu fakat suratı gülmeyi öyle unutmuştu ki gözlerine ulaşmadan, acıklı bir ifadeye dönüştü gülüşü.

" Eyvallah abi, sadece konuşacaksak ofise buyur, yok başkaca işimiz varsa ben istediğin yere geleyim. Ustalara verdiğim magazin yeter."

Sesinde korku yoktu, sitemkar da değildi sesi, bezmişlik kokuyordu sadece. Ne olacaksa bir an evvel olsun bitsin ister gibiydi.

Kemal , oğlanın inceden sitemine mahcubiyetle gülümsedi.

13, 14 yaşından beri tanıdığı bu çocuk hayatında gördüğü en dürüst ve güvenilir insandı. İş böyle olunca sırf gönül almak için bile olsa doğruluktan sapmaması hiç tuhaf gelmiyordu.

Şimdi de öleceğini bilse çağırdığı yere kendi ayağıyla geleceğini söylerken oldukça ciddi olduğu aşikardı.

Eh madem kendi istiyordu, biraz uğraşmaktan zarar gelmezdi.

" Arabamı takip et o zaman."

Mahir, adamın mütebessim çehresine bakarak söylediği şeyi önce anlayamadı. Dövmeye davet etmek için fazla sevecen bakıyordu.

Cevap vermeden başını sallayarak aceleyle ofisine yöneldi. Arabasının anahtarını ve telefonunu alarak hiç üzerini değiştirmeye uğraşmadan geri indi. Nasıl olsa giydikleri tekrar kirlenecekti.

Dışarı çıktıp çoktan arabasını çalıştırmış, kendisini bekleyen adamı gördüğünde teslimiyet içindeki adımlarla aracına binerek, söylediği gibi takip etmeye hazırlandı.

Önlü arkalı yolculukları acaba hangi inşaat alanında bitecek diye merak ederken, adamın sahildeki bir çay bahçesine yanaşması çocuk için şaşırtıcı olmuştu.

Hayırdır inşallah deyip kendi de park etti fakat dayak yemeye öyle hazırlamıştı ki kendini, araçtan inmesi için adamın eliyle gel demesi gerekmişti.

Adamın suratındaki ifade, ilginç bir şekilde baya eğlenir gibiydi. Bundan birbuçuk ay önce hiçbir suçu yokken, üstelik asla hak etmediği hakaretlere maruz kalmışken yüzünü insan içine çıkılmayacak hale getirdiğini bilmese baya şeker gibi bir adam olduğunu düşünebilirdi fakat şu an bu tebessümler idam mahkumuna gösterilen son nezaket gibi geliyordu Mahir'e.

Önden ilerleyip kurulduğu en ücra köşedeki masada genç adam da yerini aldığında Kemal'in oyalanacak vakti yoktu.

" Hiç uzatmadan doğrudan soracağım, sen de hiç uzatmadan dümdüz cevap ver."

Sûzidil Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin