33. Dipsiz kuyu

5.4K 661 473
                                    

Tarık sabrının sonundaydı artık. Elini çocuğun önündeki sümene olanca gücüyle vurunca Mahir yerinde zıpladı.

" BAŞLARIM BÖYLE AŞKIN IZDIRABINA!"

Genç adam neye uğradığını şaşırırken Tarık hız kesmeden devam etti.

" Ne bu halin oğlum kendine gel artık!"

Mahir bezginlikle omuzlarını düşürdü.

"Sen de böyle konuşuyorsan ben pes diyorum artık abi. Söyleyecek lafım kalmadı."

Tarık çocuğun halini gördükce içi lime lime olurken inatcılığı sinirine dokunuyordu.

" Aşık değilsen hiç kusura bakma, bu kadar arabesk fazla kardeşim. Aklını başına topla. Altı üstü iki hafta nişanlı kaldığın kızdan ayrıldın. Üç çocuğunla sokakta kalmış gibi davranma oğlum yaa!."

Mahir iki parmağıyla burnunun kemerini sıkıştırdı. Aşık değilim dedi diye önce Günay, şimdi de Tarık duygularını küçümsüyordu.

" Aşk , herşey demek mi abi? Aşk yoksa verdiğim kıymetin bir önemi kalmıyor mu? Kurduğumuz hayallerin, birbirimize verdiğimiz sözlerin değeri olmuyor muydu?"

Yutkundu. Kendi zihnine bile getirmek istemediği olay dilinin ucuna geldiğinde zehir gibi bir tat bırakmıştı, fakat artık bir kişi bari onu anlasın istediği için duraksamadan devam etti.

"  Kıymet vermesem, onca sözü sineye mi çekerdim, ben her gün ustalarımın yüzüne bakıyorum, yine de ayrılmayı düşünmedim. O hayatında hiçbir yeri olmayan kadının iki lafı için dağıttı bizi."

Ağlamak ayıp değildi ama, hem aşığım deyip hem de bir kalemde silen kadın için ağlamak ağırına gidince yerinden ayaklanıp pencereye yürüdü.

Tarık, ilk kez içini böyle açıkça döken kardeşi için birşey yapamamanın çaresizliğini yaşarken, yanına gidip güç vermek ister gibi omzunu tuttu.

Bütün kabahati üzerine aldığı halde terk edildiği için ister istemez genç adamın içi öfkeyle kabarıyordu.

" Yalvardım resmen, izzeti nefsimi hiçe saydım. Baştan başlayalım dedim, yeminler verdim. Elime geçen ne oldu abi? Yüzüme bile bakmadı, aşıkmış çünkü. Hakikaten böyle aşkın ızdırabına ben de tüküreyim!"

Anlatmanın neye faydası vardı ki, işte o da aynı noktaya gelmemiş miydi.

****

Selma hanım evini bereketlendiren konukları için etrafta pervane olurken kayınvalidesi, kendi akranı olsa bile yaşına göre oldukca genç gözüken Saliha hanım ile iyice kaynaşmıştı.

Apansız duydukları evlilik haberinin faturasını bu sevgi dolu kadına kesmek şüphesiz büyük bir haksızlık olmuştu.

Fakat gelini öyle katıydı ki, sözünün üzerine söz söylemeye hiç biri cesaret edememişti.

" Ben evlenmesine itiraz etmiyorum, bizi çiğneyerek neden yaptı, buna güceniyorum. Evvelsi gün aradım, haftaya yanına geleceğim dedim, böyle yangından mal kaçırır gibi evlenmesine gerek var mıydı? Ben onun saadetine mani mi olacaktım, çok kırıldım çok."  deyip dertlenirken bir de onun tarafından bakmak lazım demeye dili varmamıştı kimsenin.

Besbebelli adam, evleneceğim demeye cesaret edemediği için bir emrivaki yapmıştı fakat nihayetinde bu onun hayatıydı.

Neyse ki çok vakit geçmeden Sonay'ın düğünü olmuştu da o bahane ile baba-kızın arası düzelmişti. Yine de Saliha hanım düğüne gelmemiş,  Selma da baba ocağını ziyaret etmemiş olduğu için yüz yüze tanışmak bu güne kısmet olmuştu.

Sûzidil Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin