27. Ayrıldık..

6.8K 659 827
                                    

Esma , kocasının dağılmış haline mi yansın, kardeşinin uğradığı iftiraya mı, getirildiği oyuna kanıp hayalleri yıkılan gencecik yetime mi bilemeyince ellerini yüzüne bastırıp "Allah'ım" dedi. Devamı gelmemişti zira sadece Allah'a sığınmak geliyordu şu an için elinden.

" Günayı ara, ablamla ilgili yanlış anlamayı düzeltelim. Halime ablayı da ara haberleri olsun. Akıllarında en ufak şüphe kalmamalı. Mahir konuşacaktı Günay'la, ablam bir daha ikinizin önüne çıkmayacağına söz verince vaz geçmişti. Hepsi benim suçum. Günay'a bulaşacağı aklımın ucundan geçmedi. Ben de kemal abiyle konuşurum gerekirse. Dua edelim o noktaya varmadan çözülsün iş."

Tarık yapılması gerekenleri tek tek sıralarken Esma da mantık süzgecinden geçiriyordu.

Elbette Mahir'in üzerindeki iftirayı kaldıracaklardı ama önce kardeşiyle konuşmalıydı.

Tekrar aradığında hala kapalı olan telefonla kocasına döndü.

" Sen beni Mahir'in evine götür. Ne nedir öğrenmeden yanlış bir şey yapmayalım. Belki halimelere bile yansıtmadan çözebiliriz."

Bunu söylerken ister istemez kocasının yaşadığı mahcubiyeti göz önünde bulunduruyordu. Belki sadece Günayla konuşup çözebilecekleri mevzuyu herkese ifşa etmeye gerek olmazdı.

Çok geçmeden Mahir'in evine ulaştıklarında genç kadın zamanla yarışır gibi görev bölümü yaptı.

" Sen eve git, çocukları karşılarsın. Ben de Mahirle konuşur gelirim inşaallah."

Eşinden  aldığı onayla vakit kaybetmeden anahtarla bina kapısını açıp merdivenlere yöneldi.

Mahir'in katına geldiğinde anahtarı kullanmak yerine zile bastı. Genç adamı uygunsuz yakalamak istemezdi.

Geçen bir dakikanın ardından tekrar bastığında içeriden aceleci ayak sesleri duyuldu.

Genç adam kıpkırmızı olmuş gözleriyle kapıyı araladığında ablasıyla karşılaştığına pek şaşırmadı. Onu bulmak için geleceğini tahmin etmişti.

" Namazdaydım, hemen açamadım."

Esma açıklamaya başını sallayıp konuşmadan ayakkablarını çıkararak içeri ilerledi. Kardeşi de arkasından takip ediyordu.

Serili seccade, yan tarafta sehpanın üzerindeki mushaf kardeşinin Rabbine sığındığının şahitleriydi.

Bir yerden başlamak için hüzünle sordu.

" Nasılsın?"

Mahir'in bu soruya bir cevabı yoktu. Bomboş hissediyordu. İçi dışı tıpkı parmağı gibi bomboş kalmıştı.

Ablasına cevabı buruk bir  tebessüm olunca, kadın tekrar konuştu.

" Ben yalıya gittim."

Mahir devamını merak etmese de öylece bakıyordu.

" Günay'la ayrıldığınızı söylemişsin?"

Mahir sıcağıyla tam hissedemediği acıyı daha yeni yeni algılıyordu. Ablasının sesinden, yüzüne vuran gerçekler bu süreci hızlandırırken elini yüzüne bastırıp sıvazladı.

" Ayrıldık.."

Esma dehşetle ayağa kalktı.

" Sakın nikahı bozdum deme bana."

Mahir başını iki yana salladı. Bu iyice düşünmeden verilecek bir karar değildi.

Esma biraz rahatlayıp tekrar otururken sordu.

Sûzidil Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin