14. yuva

6K 669 199
                                    

Selma hanım, kayınvalidesinin davranışını hiç görmemiş gibi gelenleri içeri buyur etmek için mahcup bir gülümsemeyle harekete geçtiğinde Kemal herkesi şaşkına çeviren sözleri söyledi.

" Hiç girmeyelim yenge, biz otele geçeriz!"

Selma hanım telaşla müdahale etti.

" Aaa, üstüme iyilik sağlık. Ölsem bırakmam. Kendi evin dururken otel de neymiş. İyice İstanbullu oldun başıma!"

Kemal yengesinin yapmaya çalıştığını anlasa da gözleri karısının üzerindeydi. Bir hareketinde soluğu otelde almakta da sonuna kadar kararlıydı.

Halime yanaklarından süzülen iki damlayı aceleyle sildi. Şimdi gidelim dese kocası bir an bile tereddüt etmezdi ama yaşlı kadına kıyamıyordu.

"Yok hayatım otel falan nerden çıkarıyorsun, kadın zaten gücenmiş, biz de çekip gidersek sonra ne olacak."

Kemal beyin tereddütleri devam etse de Selma hanım, çoktan çoluk çocuğu içeri atmış sarılıp hasret gideriyordu.

Laf arasında "dersleriniz nasıl bakayım, kitap okuyor musunuz" diye sorması, eski öğretmenliğinden kalma alışkanlığı olsa gerekti.

Bir gözü Günay'ın üzerinde durum tesbiti yaparken iyice mayışmış çocukları rahat bırakıp eltisine döndü.

" Hadi siz odanıza yerleşin. Ben de yorgunluk çayı yapayım. Günay sen oyalanmadan gel mutfağa."

Onaylayan ahali odalara dağıldığında vakit kaybetmeden mutfağa daldı kadın.

Saat çok geç olmuştu, ama ayların özlemi varken kimseyi uyku tutmazdı.

Acıkmışlardır deyip çayın yanına börek kızartırken kızı mutfak kapısında gözüktü.

Kendisinden yirmi santim uzun olan kız, kafasının üzerinden tavaya bakıp o meşhur soruyu sordu.

" Börek neyli?"

Kız böyle kaygısızca sorunca sanki, kızı evden hiç gitmemiş, kayın validesi herkeslere küsmemiş gibi olmuştu. Az evvel yaşananlara inat sesini neşeli tuttu.

" Çökelekli (lor tarzı bir peynir)"

" Ooo, amcam bayılacak."

Kadın kızarmış böreği tabağa alıp masaya, kızının karşısına oturdu. Birşeyler konuşmak lazımdı evet ama nereden başlayacağını bilemiyordu.

" Anne, şöyle bakıp durma. Birşeyim yok benim. Yengem, babaannem küslüğü uzatmasın diye öyle söylemiş"

Selma hanım kaşlarını çattı.

" Ha, aşık falan olmadın yani?"

Günay beklemediği sorunun dehşetiyle başını masaya gömdü.

" Anne yaa, nasıl konuşuyorsun"

Selma hanım eltisiyle defalarca konuşmuştu konuyu. Kızına da bunun ciddi bir karar olduğunu, acele etmemesi gerektiğini anlatmıştı.

Karşılığında aldığı "uzatmak istemiyoruz anne, düşünecek birşey yok" cevabı, kızın kararlılığını gösterse de duygular hakkında bir fikir vermiyordu . Şimdi karşılıklı oturuyorken gözlerine baktığında kalbinden geçenleri de anlayabilirdi.

" Nasıl konuşuyorsam konuşuyorum. Saklanacağına cevap ver, iki günde evlenmeye karar verdiysen ya deli divane aşık oldun, yada kimselerde olmayan bir özelliği var çocuğun. Ne oldu da evlilik gözüne cazip geldi, yüzüme karşı söyle."

Sûzidil Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin