Kyle yanımda uzanıp hızlı soluklarını düzenlemeye çabalarken, ona sırtımı dönüp dizlerimi kendime çektim. Hareketlenen uzuvlarım bana yorgunluğumu hatırlatırcasına sızladığında, suratım istemsizce kırıştı ve gereksiz gizlenme çabam bir son buldu. Bunu neden denediğimi bile bilmiyordum. Kendimi gizlemem, dakikalar öncesinde altında inliyor olduğum gerçeğini değiştirmezdi; ama sadece, beni görmesini istemiyordum.
Bu hep böyleydi. Bana dokunurdu, onu reddetmezdim ve sonrasında tüm yaşananların bir kabustan ibaret olmasını dilerdim. Aptal bir döngünün içindeydik, pişman olmuyordum ama tüm bunların olmamış olmasını istiyordum. Sevdiğim klişelerin içinde yaşamak, bazen beni gerçekten de boğuyordu.
Kyle ve ben, klişe bir lisenin en klişe çiftiydik. Demek istediğim, takım kaptanının amigoların kaptanıyla çıkması yaratıcılığın sınırlarını zorlamıyordu ya da beklenmedik değildi; ama yine de, tüm bu aşinalığın içinde, onunla olmanın yorucu olduğunu inkar edemezdim. Ondan hoşlanmıyor değildim, sadece bu kadarına değeceğini düşünmüyordum ve onunla olmak beni tüketiyordu. Buna bir son vermem gerektiğini biliyordum; ama yine olabilecek en klişe sebepten, ondan ayrılmayı reddediyordum.
Eh, bazen klişelerin yaşatılması gerekiyordu.
Nefes alışverişi sonunda bir düzene girdiğinde, yatakta biraz kıpırdandı ve enseme çarpan soluklarından bana doğru döndüğünü anladım, ancak konuşmadı. Kolunu belime dolamak için hareketlendiğinde, kısık bir iç çektim. İri eli öylece havada asılı kalırken, sesli yutkunuşu boş odada yankılandı. Ona sorun olmadığını söylemek istedim. O benim erkek arkadaşımdı ve elbette, beni becermesini sorun etmiyorsam bana sarılmasını da etmezdim; ama konuşamadım. Birkaç dakika, bunu fark etmiş gibi ona herhangi bir şey söylememi bekleyerek öylece durdu, ancak sonunda pes edip kolunu çekip sırtını doğrulttu ve yatakta oturur konuma geldi. Boğazını temizlediğini duydum ve hemen ardından çatlayan sesiyle "Şey," diye mırıldandı. "Bir duş alsam iyi olacak."
Başımı salladım ve o ebeveyn banyosunun kapısını açıp içeri girmeden önce, bana dönüp attığı gergin bakışla yorgunca gülümsedim. Ensesinde oyalanan eli, birbirine bastırdığı dolgun dudakları ve irileşen gözleriyle, gözüme oldukça sevimli görünmüştü ve böyle anlarda, kendimde ondan uzak duracak isteği bulamıyordum. Sanırım, beni ondan ayrılmaktan alıkoyan bir sebep de buydu. Beni bunaltıyor olsa da, ondan gerçekten hoşlanıyordum.
Suyun rahatlatıcı sesi bana ulaştığında, gözlerimi yumdum ama bu sadece birkaç saniye sürdü. Benim olmayan bir yatakta, öylece tüm çıplaklığımla yatmanın bana savunmasız hissettirdiğini fark ettiğimde, sızlayan kaslarımı zorlayarak yattığım yerden doğruldum ve Kyle'ın yerde duran geniş tişörtünü alıp kafamdan geçirdim. Yumuşak kumaşın teması beni biraz olsun gevşettiğinde, ayağa kalktım ve bir süre ne yapacağımı bilemeden gözlerimi etrafta gezdirdim. Dağınık oda beni boğuyordu, ama Kyle duştan çıkmadan önce gitmemem gerektiğini biliyordum. Gözlerim odanın kapısına takıldığında, en azından bir şeyler içmemin iyi olacağına karar verdim ve adımlarımı odanın dışına yönelttim.
Geniş koridoru kaplayan sessizlik beni ürkütürken, kollarımı kendime doladım ve adımlarımı hızlandırdım. Bu evde bulunmayı sevmiyordum. Yedi ay süren ilişkimiz boyunca buraya sadece birkaç kez gelmiştim ve evin ıssızlığı beni hep ürkütmüştü. Soğuk bir ortamı, renklerden yoksun bir dekoru vardı. Bana uzaklaştığımda en mutlu zamanlarımı yaşadığım ailemin evini anımsatıyordu. Dağınık, zevksiz döşenmiş, küçük dairemi kesinlikle buraya tercih ederdim.
Koridorun sonunda, salona bakan geniş mutfağa girdiğimde, rahat bir nefes aldım. Evin geri kalanına göre, mutfak renkli sayılabilirdi ve daha hoş bir görünümü vardı. En azından, Kyle beni eve bırakana kadar burada oyalanabileceğim kadar canlıydı.
![](https://img.wattpad.com/cover/31524336-288-k802053.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
girls like you • hood
FanfictionDon't you know people write songs about girls like you?