Dudaklarının benimkiyle teması, vücuduma bir cehennem çukuruna çırılçıplak atlamışım gibi bir his vermişti. Yanıyordum. Tenimin her zerresi kavruluyordu ve daha sonrasında beni oradan çıkartıp buz dolu bir havuza sokmuşlar gibi üşüyordum. Çok sıcaktı, çok soğuktu. Canım yanıyordu, daha önce hiç bu kadar hayatta hissetmemiştim.
Aldığım nefesler hızlı hızlı inip kalkan göğsüm için yetersiz gelmeye başladığında dudaklarımı araladım. Bunu bekliyormuş gibi sıcak dili dudaklarımın arasından bir yol çizdi ve yumuşak iniltisi, yumduğumu bile fark etmediğim gözlerimi biraz daha sıkı kapatmama neden oldu. İri avuçları belimi kavrayıp vücudumu kendine yaslamadan önce birkaç saniye tereddüt etti, ancak dili benimkine dolandığında elleri sabırsızca beni kendine bastırdı. Boğazıma tırmanan tiz inlemeyi dudaklarına hapsederken, dudakları hafifçe gerildi. Ve benim ne yaptığımı fark etmem için bu birkaç saniyelik süre yeterli geldi.
Öpüşü ilk seferki gibi değildi. Ortada bir belirsizlik yoktu ve bunun nereye gittiğinin ikimiz de farkındaydık. Geri çekilmem gerekiyordu. Geri çekilmek zorundaydım. Ama öyle tatlı, sancılı bir huzur veriyordu ki buna teşebbüs edemiyordum bile. Tek yapabildiğim, dolgun dudakları karşısında uyuşan vücuduma izin vermek ve alt dudağıma bıraktığı küçük ısırıklar karşısında kısık kısık iç çekmekti. Öyle ki Kyle'ın çok değil, bir koridor uzağımızda beni bekliyor olduğunu ve her an çıkıp gecikmemin sebebine bakabileceğini umursamıyordum. Düştüğüm çukurda cenneti düşlüyor gibiydim.
Uzun parmakları yavaş hareketlerle belimi terk edip kalçalarımı sıkıca kavrarken, vücudum gerilip biraz daha ona yaslandı. Dudakları bir kez daha tatminle benimkilerin üzerinde kıvrıldığında, gülümsemesi sıcak bir hissin göğsümden yukarı tırmanmasına neden oldu. Kendime engel olamadan kollarımı boynuna doladım ve kalçalarımı kavrayan elleriyle vücudumu havalandırırken, ona yardımcı olup bacaklarımı belinde sabitledim. Yaptığımın yanlış olduğunun farkındaydım, bunun için kendimden nefret edeceğimi biliyordum ve uzunca bir süre aynadaki yansımamla yüzleşmekten korkacaktım, ancak kendimi gerçekten durduramıyordum. Calum Hood'un dokunuşları karşı koyulamayacak kadar büyülüydü.
Sonunda nefessiz kalıp geri çekildiğimde, beklemeden dudaklarını çenemle alt dudağım arasında kalan kısma bastırdı. Parmaklarım benden bağımsız hareketlerle saçlarına dolandı ve dudakları çenemden aşağı bir yol izleyip boynumu bulurken, kabarık tutamları çekiştirdi. Sesi melodilerle olan yakınlığını ispat eder gibi bir tınıyla kulaklarıma ulaştığında, istemsizce dudaklarım kıvrıldı. Yaptığım yeteri kadar sürtükçe değilmiş gibi bir de gülümsememin beni ne kadar iğrenç birisi yaptığı umrumda değildi. Sonrasında kendimi ne kadar yiyip bitireceğimi biliyordum ve sadece kısa bir süre için, düşünmeme kararı almıştım. Bu yüzden dudakları göğsümü bulup, üzerimdeki tişörtü kalçalarımdan belime kadar sıyırdığında sadece ensesindeki saçlarla oynamaya devam ettim.
Uzun parmakları sıkıca belime tutunup dudakları tişörtün izin verdiği kadarıyla göğsüme doğru ilerlerken, göz kapaklarımı güçlükle aralayıp ona baktım. Onu izlediğimi hissetmiş gibi, bakışlarını alttan bana çevirdiğinde odaklanmış görüntüsü bir iniltinin daha dudaklarımdan dökülmesine sebep oldu. Ömrümün sonuna dek görmek isteyeceğim tek yüz onunki olabilirdi. Öyle kusurlu bir mükemmelliği vardı ki, zaten güçlükle aldığım nefeslerimde iyice zorlanmaya başlamıştım.
Bir parmağını karnımın üzerinde belirsiz dokunuşlarla gezdirirken bakışlarını açık tutmakta zorlandığım gözlerimde sabitledi ve dudaklarına ukala bir gülümsemeyi yerleştirdi. "Bunu..." diye mırıldandı, parmağı göbeğimden aşağı öldürücü bir yavaşlıkla kayarken. "Hala istemiyor musun?" Göğüslerime çarpmaya devam eden sıcak nefesleri ve gittikçe daha aşağı inen dokunuşlarının altında söylediklerine odaklanmak fazlasıyla zordu, bu yüzden ancak bana dakikalar gibi gelen uzun bir sürenin sonunda dediklerini idrak edip başımı iki yana sallayabildim. Kendimde onu reddedecek gücü bulamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
girls like you • hood
أدب الهواةDon't you know people write songs about girls like you?