2.7

2K 216 141
                                    

Başımı bar masasına yaslamıştım ve hiçbir şeyle ilgilenmiyordum. Başım inanılmaz derecede dönüyordu ve kafamdaki düşüncelerden kurtulmakla cebelleșiyordum. Midem bulanıyordu ancak çok yoğun belirtileri yoktu. Daha çok başım dönüyor gibiydi.

Birkaç dakika sonra, sırtımda gömleğimin altına geçtiğini hissettiğim parmakların ağır hareketlerle yukarı doğru tırmandığını hissettim. Daha sonra da enseme düşen uzun saç tellerinin yerini öpücükler bırakmıştı.

Başımı kaldırdığımda, bir süre kendime gelmek için gözlerimi kapatıp açmıştım. Ancak biri buna izin vermeden yanaklarımdan tutmuş ve dudağıma minik öpücükler kondurmaya başlamıştı. Geriye çekilerek dudağımı yaladığımda ise kaşlarımı çattım. Bu başkasıydı, bundan nefret etmiştim.

O an kızı iterek ayağa kalktığımda, kendimi zar zor kapıya kadar götürmüștüm. Normalde sarhoş olmadan önce Lucas'ı çağırırdım. Ancak bu denli sarhoş olacağım aklıma gelmemişti. Neyse ki şimdi daha iyi hissediyordum.

Birkaç dakika öncesine kadar, bağırarak telefonda biriyle konuştuğumu hatırlamam duraklamama sebep olmuştu. Sanırım yavaş yavaş ayılıyordum. Telefonumu çıkararak son aramalara baktığımda, Lisa'nın numarasını görmemle istemsizce yutkunmuștum. Başımı kaldırdığımda ise, koşmaktan nefes nefese kalmış olan Lisa ile karşılaşmıştım.

"İyi misin?"

Neden bana böyle bir soru sorduğunu anlayamamıştım. Birkaç saniye sonra kolumun altına girmiş ve merdivenlerden çıkmama yardım etmişti.

"Seni aramışım sanırım."

"Hatırlamıyor musun?"

Lisa başını çevirerek bana baktığında, oldukça yakındık. Zaten bu yüz hatlarını düşünmek beni bu hale sokmuştu. Şimdi ise tam yanımdaydı.

"Neyi hatırlamıyor muyum?"

"Öleceğini ve seni almamı söyledin."

Muhtemelen son aramalardan Lucas'a basmak yerine Lisa'ya basmıştım. Ancak Lisa bu durumu fazla ciddiye almış gibi görünüyordu. Ben de bu durumu bozmamıștım.

Bardan çıktığımızda, geçenlerde öpüştüğümüz yerden geçmiștik. O an kalbim deliler gibi çırpınırken, Lisa'ya göz ucuyla bakmıştım. Utanmış olmalı ki başını eğmişti ve hızlı hızlı yürüyordu. Biraz daha yürüdüğümüzde, durmuştu ve beni banka oturtmuștu.

"Bir yerin mi ağrıyor?"

"Hayır."

Kaşlarını çatmıș ve bir süre yüzüme bakmıştı.

"Beni neden çağırdın o zaman?"

Derin bir nefes alarak başımı bana göre oldukça küçük olan omuzuna yaslanmıştım. Ses tonu bile beni nefessiz bırakıyor gibiydi ve bu halde olmamın sebebi olan bu kız, Taemin'i seviyordu.

Fazla acınası bir durumdaydım.

"Taemin'le ayrıldınız mı?"

"Evet, benimle konuşmuyor. Sanırım bu duruma alışmam gerek."

Bu durum beni mutlu etmişti ancak sonlara doğru sesinin titrediğini fark etmiştim.

"Hala Taemin'i seviyor musun peki?"

"Bilmem, ben birini sevdiğimde her şeyden vazgeçecek kadar çok severim. Bu özelliğimden nefrer ediyorum. Ah her neyse, boşver. Aşk hayatımı konuşmak istemiyorum şu an."

Başımı bana doğru çevirmiş ve bir süre hareketsiz kalmıştı.

"Biraz daha iyi oldun mu?"

STRAWBERRY LIPSTICK ♡ LisKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin