"Nelerden hoşlanırsın?"
"Hoşlanmam."
"Gelecekte ne yapmayı planlıyorsun?"
"Planlamıyorum."
"Nerede yaşıyorsun?"
"Yaşamıyorum."
Sertçe masaya konan kahve bardağı ile, gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırmıștım. Tanrım... Ne yapabilirdim ki? Bunu yapmak inanılmaz hoşuma gidiyordu.
"Neden dalga geçer gibi konuşuyorsun?"
"Konuşmuyorum."
Karşımdaki kız, derin bir nefes almış ve yutkunmuștu. Yüzünde fondöten katmanı oluştuğu için ne ile konuştuğumu ayırt etmekte zorlanıyordum.
"Şirketlerin birleşmesi için buradayız. Farkında mısın?"
"Sen onu bunu boşver de, rujun çilekli mi?"
"Ne?"
Kızın kașları çatılmıștı ve sinirli bir şekilde gülmeye başlamıştı. Ne sorduğumu ben de bilmiyordum. Sadece birkaç kelime söyleyip gitmem gerekiyordu. Zaten evlilik kararını biz değil ailelerimiz veriyordu.
"Her neyse, imza günü beni çağrırırsın."
"Ne imzası?"
Kız sinirden kuduruyordu. Ancak ben fazlasıyla rahattım ve tek amacım eğlenmekti.
"Evlilik için imza. Attığım başka imzalar da var tabii ama..."
"Sen ne dediğinin farkında mısın!? Seninle evleneceğimi cidden düşünüyor musun?"
Söylediği bu cümlenin hemen ardından, ayağa kalkmış ve topuklu ayakkabılarını hırsla yere vurarak karşıma geçmişti.
"Sizi dava etmediğim için halinize şükretmelisiniz."
Ardından da kafeden ayrılmıştı. Vedalaşmak isterdim ancak adı aklıma gelmemişti.
Sahi.. adı neydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
STRAWBERRY LIPSTICK ♡ LisKook
FanfictionJ: Sanırım artık güzelliğinle sarhoş olabilirim. -yarı texting- -küfür içerir-