Heyecan dolu bakışlarım yolun üzerindeyken, adımlarımı Lisa'nın birkaç dakika önce bana attığı konuma doğru yönlendiriyordum. Ne yapacağımı bilmiyordum. Açık konuşmak gerekirse Lisa'nın birden bu değişimi kafamı karıştırmıştı.
Buluşacağımız kafeye geldiğimde, adımlarımı içeri doğru yönlendirdim ve bir süre etrafta onu aradım. Onu bulduğumda yanında başka bir kız vardı ve yan yana oturuyorlardı. Halbuki ben bugün sadece ikimizin buluşacağını sanmıştım.
"Hoșgeldin Jungkook."
Lisa gülümseyerek beni karşılamıştı. Ben de ona karşılık vermiş ve tanımadığım kumral saçlı kızla Lisa'nın karşısına oturmuştum.
"Tanıyor muyum?"
"Ah bu Yuna. Yan sınıftan."
Bir süre gözlerim, Lisa ve yanında oturan Yuna'nın arasında gidip gelmişti. İyi şeyler olmayacak gibi hissediyordum.
"Aslında böyle şeyler yapmam. Ama Yuna çok ısrar etti."
Sert bakışlarımla Lisa'nın yüzünü incelerken, aklıma gelen şeyi yapmamış olmasını diliyordum. Çok geçmeden Lisa, ayağa kalkmış ve tam gitmek üzereyken son kez bize dönmüştü. Daha sonra da bana yaklaşmış ve başarılar dilemek ister gibi omuzuma vurmuştu.
"Göster kendini! Sana güveniyorum."
Lisa gülerek arkasını döndüğünde, ne kadar boktan bir durumda olduğumu fark etmiştim. Beni heyecanlandıran, ve yeri geldiğinde gözlerimi kırpmadan dakikalarca yüzünü inceleyebildiğim Lisa, bana başka bir kızla görüşme ayarlamıştı.
"Merhaba."
Kızın sesini duyduğumda, sadece sessiz kalmış ve sinirli bir şekilde yutkunmuștum.
"İyi görünmüyorsun."
Başımı Yuna'ya doğru kaldırdığımda, endişeli bir şekilde yüzüme baktığını fark etmiştim. Ancak bu bakışlar daha çok sinirlenmeme sebep oluyordu.
"Aslında sana açılmak istiyordum. Neyse ki adını Lisa'ya söylediğimde seni tanıdığını ve yardımcı olabileceğini söyledi."
Yardımcı olabileceğini mi? Bu kız neden bana bunu yapıyordu cidden? Sinirden parmak uçlarımın titrediğini fark ettiğimde, ayağa kalktım ve kafenin çıkışına doğru ilerledim. Daha fazla bu şekilde beklemek istemiyordum. Yuna ise ben kafeden çıkana kadar sessiz bir şekilde beni izlemiş ve hiçbir şey söyleyememiști.
O an tek isteğim Lisa'ya yetişmekti.
Durağa kadar koşan adımlarım beni soluk soluğa bırakırken, Lisa'yı görmeyi umuyordum. Onu gördüğümde ne yapacağım, veya neler söyleyeceğim hakkında hiçbir fikrim yoktu.
Ve en sonunda onu görmüştüm.
Otobüse binmek üzereydi. Giriş basamağına ayağını bastığı an, kolundan tutmuş ve onu geriye çekmiştim. Düzensiz nefesim yüzünden, bir süre sessiz bir şekilde Lisa'nın yüzüne bakmıştım. Onu durdurabildiğim için mutluydum.
"Jungkook? Sorun ne?"
Otobüsün kapısı kapanarak uzaklaşırken, gözlerimi Lisa'dan ayıramıyordum. Bu hissettiklerim karşılıksız olamazdı.
"Sorun sensin Lisa."
Ondan beni sevmesini istemek bencillik olur muydu ki? Sadece kolundan sürükleyerek onu köşeye çekmek ve ona aklıma gelen bütün güzel sözleri sarf etmek istiyordum.
"Çok terlemișsin."
Çantasından çıkardığı peçeteyi alnıma dokundurarak bir süre sakinleşmemi beklemişti.
"Yuna nerede? Anlaşamadınız mı yoksa?"
"Umrumda değil."
Söylediğim iki kelime, Lisanın kaşlarını çatarak gözlerime bakmasına sebep olmuştu.
"Jungkook, lütfen bana Yuna'yı öylece orada bıraktığını söyleme."
"Umrumda değil."
"Seninle buluşma ayarlayabilmem için bana o kadar çok ısrar etti ki... Çok kabasın cidden."
Nefesim düzene bindiğinde, Lisa'nın peçeteyle yüzümü kuruladığı elini indirdim ve parmaklarını avuçlarım arasına aldım.
"Lisa, senden başka hiçbir şey umrumda değil. Ben sadece seni görmek ve seni duymak istiyorum."
Lisa, söylediğim cümlelerden sonra gergin bir şekilde yutkunmuș ve geriye doğru çekilmeye başlamıştı.
"Jungkook, ben üzgünüm."
Tuttuğum ellerini ellerimden çektiğinde, boşluğa düşmüş gibi hissetmiştim.
"Her şey farklı olabilir. Seni iyileştirebilirim. Sana çılgınca gelebilir ama bana güvenmeni istiyorum."
Histerik bir şekilde gülmüş ve yüzü tekrar eski halini almıştı. O an gözlerinin dolmaya başladığını fark etmiştim.
"Bunu diyenler, beni bu hale getirenlerdi Jungkook. Üzgünüm."
Gözleri daha çok dolarken, başını ağır hareketlerle sağa sola sallamıș ve arkasını dönerek gelen ilk otobüse binmişti. Ben ise aptal gibi orada kalmıştım, sanki hala Lisa karşımda duruyordu ve ben gözlerine bakıyordum.
Lisa'nın gözlerine bakmak sanki kalbime uzanan bir aynaydı.
Öyle bir durumdaydım ki, ona kızamıyordum bile. Her şeyi mahvetmiș gibi hissediyordum..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
STRAWBERRY LIPSTICK ♡ LisKook
FanficJ: Sanırım artık güzelliğinle sarhoş olabilirim. -yarı texting- -küfür içerir-