Belki de bana yıldızları göstermen...

286 14 15
                                    

Yine uzun bir aradan sonra yeni bölüm ile karşınızdayım. Sınav haftama girmeden önce bölüm atayım dedim. Sınav haftasından sonra devam edeceğim görüşmek üzere. Umarım beğenirsiniz 😘😘😘😘

Yorum yapmayı unutmayın 🥰🥰🥰

Jongdae elindeki son valizi de bagaja yerleştirirken Minseok fotoğraf makinesi ve sırt çantası ile kapıdan çıkmıştı. Tao'yu sakinleştirdikten sonraki gün konuşup ikiliyi tatile çıkarmaya karar vermişlerdi. Kyungsoo yazlığın iyi olacağını düşünmüştü ve Minseok da Jongdae'yi ikna etmişti. Böylece tatil planı tamamlanmıştı. Şimdi ise herkes dışarıda onları yolcu etmek için bekliyordu onlar gittiğinde herkes işine dönecekti. 

Minseok yüzündeki hafif gülümseme ile arabanın yanına gitti ve elindekileri arka koltuğa bıraktı. Jongdae ile baş başa güzel zaman geçirecek olmaları onu heyecanlandırıyordu. Uzun süre sonunda onunla yürüyebilecek, yemek yiyebilecek ve sarılarak uyuyabilecekti. Jongdae de ona gülümserken Tao Minseok'u yanına çağırınca Minseok Jongdae'ye birkaç dakika beklemesini söyleyip bahçenin kenarında diğerlerinden uzakta duran Tao ve Baekhyun'un yanına gitti. İkili ellerinde küçük bir çanta tutuyorlardı. Minseok onların yanına gittiğinde gözleri saniyelik çantaya takılsa da Hyunglarına ne oldu gibisinden başını sallamıştı. Tao Minseok'u kolundan yakalayıp yanlarına çekti biraz daha. Diğerleri duymasın diye sessizce konuşmaya başladı Baekhyun ama dikkat çekmesin diye de normal konuşuyormuş gibi görünmeye çalışıyordu.

- Al bu çantayı...Gidince bak ama sakın Jongdae'ye gösterme anlaştık mı? İşine yarar belki...

Minseok Baekhyun'un neden bahsettiğini anlamasa da kendisine uzatılan çantayı almış ve Baekhyun'u dinlemeden merakla açmıştı çantayı. Tao ve Baekhyun onu durdurmaya çalışsalar da başaramamışlardı ki zaten Minseok gördüğü şeyle açtığı gibi kapatmıştı çantayı. Şaşkınlıkla kocaman açtığı gözleri ile bakmıştı hyunglarına. Hyunglarının yüzünde ise saklamaya çalıştıkları piç bir gülüş vardı. 

- Ya ne var canım... Yalnız kalacaksınız sonuçta işine yarar diye düşündük. 

Minseok onlara daha da şok olurken bu çantadakileri asla kullanamayacağını ya da giyemeyeceğini biliyordu. Giyse bile Jongdae'nin karşısına kesinlikle çıkamazdı. Tam çantayı geri verecekken bir anda çanta elinden başka biri tarafından çekilmişti.

- Y a oğlum çocuk sizi bekliyor. Ney bakıyorsunuz siz?

Luhan'ın yanlarına geldiğini bile fark etmemiş olan üçlü Luhan'ın Minseok'un elinden kaptığı çantayı geri almaya çalışmış fakat başaramamışlardı. Luhan çantayı almış ve açmıştı fakat Minseok'dan farklı bir tepki vermişti. Dudakları o şeklini alırken kaşları çatılmıştı. Bu kesinlikle bir beğenme ifadesiydi. Daha sonra çantayı kapattı ve Baekhyun ile Tao'ya döndü.

- Nereden aldınız bunları ya... feciymiş.

Minseok sinirle baktı Hyunguna kendisi utançtan ölürken onların bu kadar rahat olması sinirlerini bozuyordu. Sanki çok normal bir şeymiş gibi konuşuyorlardı. Minseok daha fazla rezil olmamak için çantaya uzandı fakat birisi ondan önce davranmıştı.

- Ne yapıyorsunuz oğlum siz orada? O ne?

Bu sefer de Kyungsoo gelmiş ve çantayı gördüğü an merak edip almıştı. Minseok ise bu merakın nereden geldiğini anlayamıyor ve başka bir şey olsa böyle merak etmeyeceklerine emin olarak sinirleniyordu. Yanakları kesinlikle kıpkırmızı olurken başını yere eğmişti. Kesinlikle yerin dibine girmek istiyordu. Kyungsoo ise çantaya akmış ve başını sallarken dudaklarını büküp Baekhyun'a bakmıştı. Çantayı kapatırken ise sordu.

Now or LaterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin