27(Finally In My Arms)

614 42 7
                                    

*Hi! Öncelikle bir hikaye nasıl bitirilir emin olmadığımdan ilham geldikçe diğerlerine olduğu gibi bu hikayeye de yazmaya devam edeceğim.

Asıl üst yazı olmasının amacı minik bir uyarı yapmak istemem. Biraz smut bir bölüm olacak! Fluff sevenler için özür dilerim ama onlar için daha sonra telafi edeceğim.

Artık zamanının geldiğini düşündüm! İyi okumalar! *

~~~~~~~~~~~~~~~

"Tek kelime bile etme. Duydun mu? Senin yüzünden bu haldeyim."

"Bu kadar utanmasana hyungie. Oh, hyungie demesem daha iyi. Baştan alıyorum. Bu kadar utanmasana güzelim."

Jungkook'un kızarmış ve bir kısmı da morarmış minik izlerin bulunduğu tenini parmaklarım arasında sıkıştırdığımda dudaklarından acıyla bir inleme dökülüp de elimi tutana kadar durmamıştım.

Oysa bana gülüyordu.

Utanıyordum. Tabiki biraz utanıyordum ama bu karşılık vermeyeceğim anlamına gelmiyordu.

"Kulakların hala kıpkırmızı sevgilim. Çok konuşma, tek utananın ben olmadığım belli."

Yanaklarının da hala kızarık olduğunu anlatmak için parmaklarımı elmacıklarında dolaştırmıştım. Elimi yakalayıp da avuç içime minik bir öpücük bıraktığında gülüyorum.

Sonraya elimi ısırmıştı.

"Ben utanmıyorum. Hala çıplak ve kollarımdasın ya. Ondan oluyor."

"Jungkook! Hala canım yanıyor!"

Başımı istemsizce boynuna daha da gömerken kolları birkez daha bedenime sarılmış, dudakları minik birkaç öpücüğü saçlarıma dizmişti.

Sonra da doyumsuzca kulağıma eğilmişti.

"Ne var. Şimdi sana dokunmaya başlasam, beni gerçekten durduracak mısın yani? Hoşuna gitmediğini, aç gözlü bir tavşan olduğumu mu söyleyeceksin?" parmakları önce belime ulaşmış, ordan da bacağıma doğru sürünmeye devam etmişti.

Üst bacağımı kavradığı gibi de üstüne çekmiş, parmakları ulaşabildiği kadar tenimde gezinmeye devam ederken derin bir nefes vermeme sebep olmuştu.

Aç gözlü tavşan.

"Sorun ne Tae? Sanki şimdiden birazcık titriyorsun."

"Seni öldüreceğim."

"Dün geceden sonra gözüm açık gitmeyeceğime eminim." dişlerini kulağımda hafifçe hissettiğimde Jungkook hafifçe yerinde dikleşmişti.

"Kook." nefesim altında mırıldanmama engel olamamıştım. Jungkook'sa bana eziyet ettikçe zevkleniyordu.

Geri çekildiği gibi kıkırtısı bütün odayı doldurmuştu. Ben ona, sıf benimle oynadığı için hafifçe vururken o beni kollarına çekmiş, kolları arasında sıkışmamı önemsemezken bir sürü büyük öpücüğü yüzüme neşeyle dizmeye başlamıştı.

İzin vermekten başka şansım olduğunu sanmıyordum.

Mini'nin ilk öpücüğün olduğunu öğrendiğinde Jungkook oturduğu masadan hırsla atlamıştı. Ne kadar inanılmaz gözüktüğünü, bilgisayarından bedenine vuran ışıkların kaslarını nasıl daha da derin gösterdiğinden bir haberdi.

Sinirle volta atarken yüksek sesle söyleniyordu.

"Bunca zamandır ilk öpücüğün seninle uyumak için beni karşı koltuğa gönderen Mini hyung muydu yani? Benim de benim diye o yüzden mi tutturuyordu!" Gülmemem gerektiğini bilsem de kıkırdamadan duramamıştım ama Jungkook umursamamıştı.

Kiss /TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin