.35 (pt.1)

3.7K 422 222
                                    

Felix ailesi olmadan geçireceği gece için abur cubur alışverişindeydi. Sepetine bir paket pudingi yavaşça koyduktan sonra içecek almak için yürümeye devam etti. O sırada telefonundan gelen bildirim sesi ile durup telefonunu cebinden çıkardı. Chenle'den geliyordu mesaj. Güldü, mesajı kolayca duyabiliyordu. 

chenlele: FELİİİİİİİİİİİX

felixlee: CHENLEEEEEEEEEEE

chenlele: Evde tek olacaksın değil mi? Kimseyi eve atmaya niyetin yok? 

felixlee: Evet. Neden?

chenlele: Merak ettim. Bugün boşboğazlık edip changbin'e söylediğim için de özür dilerim :((((

felixlee: Sorun yok... İyiliğimi istediğini biliyorum :>>

Felix vicdan azabıyla telefonu cebine koyup içeceklerin dizili olduğu raflara gitti. Eline şekersiz kola aldıktan sonra bakınmaya devam etti. O sırada biri yaklaşıp elindeki cips paketlerini Felix'in sepetine bıraktı. 

"Şekersiz mi alıyorsun? Bana da aynısından al." dedi Changbin. Evet, Changbin. Okuldan sonra onu aramış ve açıklaması gereken şeyler olduğunu söylemişti. Bunun okula nakil olduğu günlerde telefonuna gelen bazı mesajlarla ilgili olduğunu söylemişti. Hal böyle olunca Felix sorgulamaya başlamıştı tabii. Arcane ve Hyunjin'in aynı kişi olduğunu düşünüyordu ancak bunu onlardan duymamıştı sonuçta. Asıl Arcane Changbin olabilir miydi? 

Changbin elini dalıp gitmiş Felix'in yüzünün önünde salladı. Felix özür dileyerek iki kutu kolayı da sepetine koydu ve kasaya doğru yürüdüler. Hepsini Felix ödedikten sonra eve doğru yürüdüler. Changbin ağır olduğunu düşünerek poşeti taşıma işini üstlenmişti. Küçük olanın kollarının kopmasını istemezdi. Gerçi o epey dalgın görünüyordu, büyük ihtimal poşeti taşıdığını fark etmemişti bile. 

Eğer Changbin Arcane ise, bunca zamandır gerçekten iki farklı kişiye kalbini vermiş olacaktı. Birini seçmesi gerekecekti. Kimi seçecekti ki? Hyunjin'i mi? Mantıklı olan buydu sonuçta. Sevgilisi olan, çıkma teklifi etme cesaretini gösteren Hyunjin'di. (sen beni delirteceksin.... çocuk cıkma teklifi etmedi etmedi....)

Eve vardıklarında Felix hızla kapıyı örttü ve onu kolundan tuttuğu gibi salona götürdü. Koltuğa oturtup dibine de kendisi yerleşti. Bu kadar yakınında otururken, böyle ilgiyle ona bakarken Changbin nasıl sakin kalabilecekti ki? Biraz uzaklaştıktan sonra konuşmaya başladı. 

"Bu kadar aceleci olmana gerek yok. Duyacakların hoşuna gitmeyebilir." Derin bir nefes aldıktan sonra anlatmaya başladı. 

---

Anlatmayı bitirdikten hemen sonra zilin çalmasıyla Felix yavaşça ayağa kalktı. Duyduklarının etkisinden çıkmayı başaramamıştı hala. Ayrıca kim gelmişti ki bu saatte? Gözlerindeki, yanaklarındaki yaşları sildi kolunun ucuyla. Kapıyı kim olduğuna bakmadan açtı. Tuhaf, daha önce bunu hiç yapmamıştı. Aklı o an pek çalışıyor sayılmazdı. Ancak kapının diğer tarafında dikilen bedeni tanıyabilecek kadar aklı başındaydı. 

"Hyunjin?"

Hyunjin asık bir suratla ona bakıyordu. Bir elinde koca bir buket çiçek vardı. Tabii ya... Bu 'bir halt yedim ve affetmeni istiyorum' çiçeğiydi. 

"Felix, s-sana bir şey açıklamam gerekiyor. Çok özür dilerim. Senden gizlediğim için çok çok-" Hyunjin birden durup Felix'in arkasında beliren bedene baktı. Kaşları çatıldı. Yüz ifadesi tamamen değişmişti. Felix'e döndü bakışları. Sevgilisinin gözleri neden kızarıktı? Changbin'de de benzer bir ifade görebiliyordu üstelik. 

"Changbin neden burada, Felix?"

-----

alın amk uzun bölüm

bir sonraki bölüm bu bölümün tamamlayıcısı olacak. Hyunjin'in gözünden azıcık göreceğiz, changbin'in anlattıklarına değineceğim falan. çok da bir şey değil aslında ama PWOEWIWPEOQWOEPQ bu muydu yani amk diyebilirsiniz şimdiden özür dilerim

ayrıca hyunjinxchangbinxfelix olarak üçlüye çevirmeme de şu kadar kaldı tutun beni


Arcane //Hyun-LixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin