.8

5.4K 643 206
                                    

Felix yatağına uzanmış, duygularını değerlendiriyordu. Duyguları, hissettikleri, düşündükleri ağır geldiğinde bunu yapardı. Rahatlamasına yardımcı olurdu.

Önce Hyunjin'i düşündü ve yüzünde istemsiz gülücükler oluştu. O mükemmeldi ve belli ki kendisiyle ilgileniyordu. Onun yanında olmak bile dilini düğümlüyor, iki kelime bildiği koreceyi unutturuyordu. Çok çekici bir yüzü, gülümsemesi vardı. Bunun yanında bildiği kadarıyla kişiliği de güzeldi.

Changbin denen çocuk, ismi bile tüyler ürperticiydi. Onu es geçti. Düşebileceği tek şey ondan nasıl kurtulacağıydı.

Ve Arcane. İşte burada işler karışıyordu. Arcane, başta bir arkadaş gibi geliyordu. Fakat şimdi onunla konuşmasa günü kötü geçer diye korkuyordu. Arcane'nin verdiği aynayı avizeye doğru tuttu ve inceledi. Gerçekten çok güzel bir hediyeydi. İlginç bir şekilde Arcane'i düşünmek ve Hyunjin'i düşünmek benzer hissettiriyordu. Ancak bir yerde ayrılıyorlardı. Birinin dışını biliyor, diğerinin ise içini biliyordu.

Sahi, Arcane kimdi ki? Hangi sınıfta, kaç metre boyunda, nasıl bir insandı? Mesajlaşmalarını okuyup onun hakkında detaylar keşfetmeye çalıştı. Ve, o bariz belli noktayı gördü.

felixlee: BULDUM.

felixlee: BULDUM BULDUM BULDUM.

felixlee: ARTIK ARCANE DEĞİLSİN SUNBAE

----

:)

Arcane //Hyun-LixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin