Arcane //Hyun-Lix

.20 (yeni bölüm)

Felix bağırıp duran Changbin'i arkasında bırakıp Hyunjin'le buluşacağı kafeye girdi. Çok heyecanlıydı. Yine kekeleyip duracağına emindi. Hyunjin'in oturduğu masaya yaklaştı ve gülümsedi.

"Hi~"

Hyunjin bakışlarını telefonundan çekip ona baktı. "Selam." Nedense Hyunjin gergindi, yüzünden okunuyordu. Felix onun karşısındaki sandalyeye oturdu. Zaten heyecanlıydı, üstüne Changbin'in saçmalıklarını dinlemişti. Kaşlarını çattı. Bir de arkasından bağırmış ve onu sokaktaki insanlara rezil etmişti. Sahi, ne diyordu ki acaba?

Tepelerinde dikilmiş garson dikkatlerini çekmek için öksürdü. İki dakikadır orada duruyordu ve onu fark etmemişlerdi bile.

"Ah, iki adet yeşil menüden istiyoruz." dedi Hyunjin. Felix'e ne istediğini sormamıştı bile. Felix bunun hem çok tatlı olduğunu hem de çok saçma olduğunu düşündü. Ne hissetmesi gerektiğini bilmiyordu.

"O neymiş ki? Güzel mi?" diye sordu.

"Hoşuna gidecek bir hamburger menüsü." diye yanıtladı Hyunjin. Farklı görünüyordu. Fazlasıyla stres olmuştu ve çok belli oluyordu.

Garson gittikten sonra Felix bacaklarını sallayıp etrafı inceledi. Bir sohbet başlatmak için fazla utangaçtı o an. Bütün cesaretini neşeli neşeli selam verirken harcamıştı.

"N-n-nasılsın hyung?"

"İyiyim sen-" Hyunjin birden donakaldı. Felix gözlerinde büyük bir hayranlıkla ona bakıyordu.

"Harikayım. B-beni neden çağırdın?"

Hyunjin derin nefes alıp 'havalı' havasına dönmeye çalıştı. Çekici gülümsemesini yüzüne yerleştirip konuyu açtı.

"Benden hoşlandığını biliyorum. Çok tatlısın. Bu yüzden sana söylemek istediğim bir şey var." 

Felix yutkundu. 

"Ben ve-" Hyunjin tam konuşurken Felix araya girdi.

"Evet! Sen ve ben, olur. Bunu çok isterim!" Felix gülümsüyordu. Yanlış anladığından habersiz, çok hızlı olduğunu düşünüyordu.  

Hyunjin tam karşı çıkacaktı ki Changbin kapıdan içeri girip onlara seslendi. 

"Yah! Aşk kuşları!" 

--

acayip bir şeyler var şu an aklımda uffffff