.16

5.2K 631 436
                                    

"S-selam Hyunjin Sunbae." Ellerini arkasında birleştirmişti, kekeleyerek selam verdi Felix. Neden onun yanında dili dönmüyordu?

"Ah, merhaba Felix. Seni hiç beklemiyordum. Otursana." Telefonunu kilitleyip masanın üzerine bıraktı. Daha sonra yanındaki sandalyeyi çekti. Felix çekingen bir şekilde sandalyeye oturdu. Gözlerini onun yüzünden ve yüzündeki ufak morluktan alamıyordu. Elmacık kemiği üzerindeydi. Ayrıca yakından bakınca kaşında da bir yara fark etti.

"İyi misin Sunbae?" İstemsizce eli onun kaşına uzandı.

"İyiyim Lix, merak edilecek bir şey yok." Kaşına uzanmış elini yakaladı ve kavradı. Gülümseyerek ona baktı.

"P-p-p-pekala." Felix'in yanakları kıpkırmızı olmuştu. Dudakları heyecandan kurumuştu. Kalbi çok hızlı çarpıyordu. Onu her gördüğünde olduğu gibi. Hyunjin kahkaha attı.

"Yah! Bu kadar belli etme."

"Ha, n-neyi?" Felix'in heyecanı şimdi korkuyla karışmıştı. Henüz kendisi bile bu heyecanın hoşlantıdan kaynaklandığını tam olarak söyleyemiyordu. Ve Hyunjin biliyor muydu?

"Sınıfta arkadaşlarınla çok rahat konuşuyorsun. Benimle konuşmaya her geldiğinde kekeliyorsun. Bunun sebebi ne olabilir acaba?" Düşünüyormuş gibi dudaklarını büzdü ve etrafa baktı. "Buldum. Benden hoşlanıyor olmayasın?"

Felix'in dili tutuldu. Hiçbir şey söyleyemedi. Hâlâ elini tutan Hyunjin'in ağzından çıkan bu sözler onu daha da şok sokmuştu.

"B-ben..."

"Açıklamaya uğraşma. Çok şirinsin. Ve sen de benim ilgimi çekiyorsun. Sana bir arkadaşımla haber göndereceğim. Çıkışta birlikte takılalım Lix."

Felix hâlâ şoktaydı. Ağzı açık, gözleri kocaman, şapşal bir yüz ifadesiyle onun kalkışını izledi. Yanındaki kitabı alıp uzak bir rafa doğru yürüyüşünü. Telefonunu çıkarıp Arcane'e mesaj attı.

felixlee: ARCANE!

Ve o sırada, Hyunjin'in masada kalmış telefonunun ekranı bir bildirimle aydınlandı.

Arcane //Hyun-LixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin