Hyunjin kelime defterini Chenle'ye göstermiş, Arcane olduğunu anlatmıştı. Felix'le konuşması gerekiyordu. Bunu da Chenle aracılığıyla yapacaktı. En sevdiği çiçekleri biliyordu. Onu nasıl ikna edebileceğini biliyordu. Başka biri davranarak onu kandırmasına rağmen kendini nasıl affettireceğini biliyordu. Planı mükemmeldi, gerisi Felix'e kalıyordu. Evden çıkmak üzereyken Chenle'den gelen mesaj ile gülümsedi.
chenlele: Hala evde tek. GO GET HIM!
Her şey güzel olacaktı.
---
Felix konuşturmak için Changbin'i oturttuktan sonra kulaklarını dört açarak dinlemeye başladı. Changbin onun yüzüne bakamıyordu. Dirseklerini dizlerine dayamış yere odaklanmıştı. Güzel halılar...
"Bu kadar aceleci olmana gerek yok. Duyacakların hoşuna gitmeyebilir." Derin bir nefes aldıktan sonra her şeyin nasıl başladığını anlattı.
"Bir nakil öğrencinin geleceği haberini önceden almıştık zaten. Birkaç gün sonra senin fotoğrafını gördük. Okulda biraz gezindi fotoğraf. Sanırım müdür yardımcısının yanına giden bir öğrenci kayıt formunu görmüştü. Sadece fotoğrafını çekip gruplara atmıştı."
Bakışlarını bir anlığına yerden çekti. Felix'in yüzündeki sinir ve şaşkınlık içindeki ifadeyi görünce yeniden başını çevirdi.
"Ben yapmadım! Yapanın da kötü bir niyeti olduğunu sanmıyorum. Çok g-güzelsin. Herkes seni kendi sınıfında istiyordu. Tabii sonra birinci sınıf olduğunu öğrendik ki epey üzücüydü. Sonra ben... seninle konuşabilmek için bir fikir buldum. Müdür yardımcısının odasına girip kayıt formundan telefon numaranı alacaktım, daha sonra buradan mesaj atacaktım."
Biraz durup güldü. "Numara almak konusunda pek başarılı değilim. Özellikle Hyunjin gibi yakışıklı yaşıtlarım varken. Daha uzun, daha yakışıklı, saçları hoş, gülüşü benimkinden güzel. Kim niye benden hoşlanıp numarasını versin ki?" Buruk bir şekilde gülümsemeye devam etti. Elinin üzerinde hissettiği ufak, sıcak el ile başını kaldırdı. Felix... Bu kadar güzel olmayı kesmezse kendine hakim olamayıp şuracıkta dudaklarına yapışacaktı.
"Bana acımana gerek yok. Bununla yaşamayı öğrendim. Vücut çalışıyorum mesela!" Felix'in elini çekti. Yüzüne bakarak devam etti anlatmaya.
"Bir arkadaşımın yardımıyla numaranı almayı başardım. O müdür yardımcısını oyaladı, ben aldım. Ben çıktıktan hemen sonra Hyunjin de girdi. O pezevenk-" Kendini durdurdu. "Planı sınıfta yaptığımız için olsa gerek, Hyunjin de aynı planı uygulamaya karar vermişti. Numaranı almış olmama rağmen bir şey yazma cesareti bulamadım kendimde. Çünkü bu şekilde yazarak, kendimi gizleyerek, benden hoşlanmanı sağlayabilir miyim emin olamadım. Sonrasında sana yalan söylediğim için benden nefret edebilirdin. Üstelik aklında ultra yakışıklı birini hayal etmen de olasıydı tabii. Hayallerini kırmış olurdum. Ve bu yanıma kalmazdı, sana kim olduğumu söylediğimde benimle kalmazdın."
Felix başını iki yana salladı gözyaşları içinde. Ya bana mesaj atan Changbin olsaydı, o zaman nasıl olurdu, diye düşünmeden edemedi. Belki de Arcane'i yalnızca arkadaş olarak severdi. Belki de Arcane'i o kadar çok severdi ki Hyunjin'le çıkmıyor olurdu. Ama şu an emin olduğu tek şey Hyunjin'i gerçekten çok sevdiğiydi. Changbin'i daha önce terslediği için pişman olmuştu. O korkutucu biri değildi. Ayrıca gayet yakışıklıydı. Neyin özgüvenini bu kadar zedelediğini de merak ediyordu, yine de sormayacaktı.
"Kendini küçümsüyorsun Hyung. Bence yakışıklısın."
"O zaman Hyunjin'i boşverip benimle ol Felix. Yapamazsın, değil mi?" Felix donakaldı. Bakışlarını kaçırdı.
"Yapamam... Ama bu Hyunjin yakışıklı olduğu için değil. Onun kişiliğini seviyorum. Arcane olarak gecenin bir yarısı aklına geldiğimde, bana romantik kelimeler yazmasını seviyorum. Sabah uyandığımda mesajlarını görmeyi. Bana aldığı aynayı şans getirmesi için yanımda taşımayı. Hyunjin'le gittiğimiz piknikleri. Yaktığım brownileri sanki usta bir şefin elinden çıkmış şaheserlermiş gibi yemesini seviyorum. Bana değerli hissettirmesini seviyorum. Bu... dış görünüşle alakalı değil."
İkisinin de gözleri dolmuştu. Changbin yalnızca arkadaşça hislerle kollarını küçük olanın bedenine sardı. Onun ağlaması böyle bir etki uyandırıyordu insanda. 'Bu sevimli şeyi bütün dünyadan korumalıyım, hiç ağlamamalı.'
"Hyunjin'i affedeceğim. Yapamam ki onsuz. Hem hoşlandığım iki kişinin aslında aynı kişi çıkması iyi bir şey değil mi?" Felix söyledi cılız bir sesle.
"Bu Hyunjin'e olan sevgi ikiye katlanmış demek. Yine de, ne karar verirsen ver, bu saatten sonra beni görmezden gelemezsin. Artık arkadaşınım, tamam mı?" Changbin gülümseyerek geri çekildi. Felix'in gözlerindeki yaşları sildi. İkisi de gülümsedi. O sırada zilin çalmasıyla Felix ayağa kalktı yavaşça. Changbin'in sarılması ona güç vermiş gibiydi. Delikten bakarak kontrol etmeyi es geçerek kapıyı açtı.
Hyunjin, elinde bir buket. Yüzünde birdenbire öfkeye dönüşen bir ifade.
"Changbin neden burada, Felix?"
---
bir sonraki bölüm bu sorudan devam edecek korkmayın bir daha böyle karmaşık bölümler yazmak yok
çok uzun oluyor bölümler, Arcane'i bu kadar uzun yazmaya alışık değilim WOQIEOPWQIOEWPEOWQO
ay hadi bit de IGNITE yazayım ayol
![](https://img.wattpad.com/cover/165626615-288-k646319.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Arcane //Hyun-Lix
Short Storyfelixlee: Hey Unknown! Unknown: Bana Arcane de. "Hwang Hyunjin + Lee Felix" *Arcane: sır, gizem, sadece birkaç kişi tarafından bilinen*