Şeytan bazen sana dokunmaz. İzler uzaktan günaha yakınlaşmanı. Senin her adımın onun müziğinin sesini açar. Her hareketin günahkar dansının bestesini yapar. Sen adım atarsın hataya. O kahkahalar atar semaya. Bak der tanrıya. O topraktan yaptıkların benden daha günahkar. Tanrı ise bekler. Zamanının gelmesini. Hesabınız soracağı günün,zamanın ,anın gelmesini. Terazinin denkleşmesini. Sizde bir tanrı gibi olun. Unutmayın. Unutturmayın. En doğru anda sorun hesapları. Atın cayır cayır ateşlere. Tanrı gibi adaletli olun ama iblis kadar da sinsi. Bir yılan gibi olun. Yerde sürünün kokusunu alın, bir kuş gibi olun gökte izleyip görüntüsünü alın. Sonra bir melek gibi giriverin günahınızın koynuna. Sarıverin bedeninizi günahkar ruhuna. Bir melek gibi olun ama unutmayın iblislerin yaptıklarını. Kuş gibi görün, yılan gibi tanıyın. Sonra bir iblisin kollarına sığının. Sarıverindört bir yanına nefret tohumlarını. Öyle bir sarın ki bunu şefkat sansın. Yıllarını insan kandırmaya , onları günaha sarmaya adayan iblisi siz kandırınn. Şaşırtın terazisini. Çıkartın araftan atıverin cehennemin en dibine. Siz melek olun ama bir iblisin koynunda arayın adaleti.
Hayatın her anında kendimi yeni bir evreye girer gibi hissederdim her zaman. Sanki bebeklikten bir anda gençliğe atılmış gibi. Sanki bir çocukken bir anda yaşlanmış gibi. Şimdi ise bunların en büyüğünü yaşıyorum. Kaderimi kendim yazmak için yürüdüğüm bu yolda kaderin duvarları olduğunu unutmuşum. Yollar değişmiş, denizler dağlar şehirler girmiş araya. Ve ben kaderin soğuk sokaklarında kaybolmuşum. Tek başıma... Yapayanlız...
Gökyüzü karanlıktı. Yağmur hiç durmadan yağıyor bedenimi soğuk alevler sarıyordu. Gözlerim kan çanağı etrafı izliyordu. Zifiri... Zifiri karanlığı. Bir kuş sesi geliyordu kulağıma. Ardından bir bebek sesi. Bir ağlama sesi... Bir kadın çığlığı. Beyaz elbisem rüzgardan uçuyordu. Efil efil hareketleniyor ve dalgalanıyordu. Kulaklarım duyduğu seslere sağır olmuştu. Neredeydim ben? Neresiydi burası.
"Kimse yok mu?" Çığlığım kulaklarımda yankılandı.
"Kimse yok mu? Yardım edin!" İmkansızdı. Bu ıssız ve karanlık yerde bir başımaydım. Korku tüm bedenimi ele geçiriyordu. Gökyüzünü kuşlar çevrelemişti
Başımı yukarı kaldırdım. Bir sürü kuş vardı. O an bir ses duydum. Alevler parmak uçlarıma kadar gelmişti. Ellerimde ki kan elbiseme sıçramıştı. Yerde ölü bir kuş vardı. Küçücük bir kuş. Bir kumru.Göz yaşları teker teker akmaya başladı gözlerimden.
"Yardım edin!" Diye bağırdım bir kez daha.
O an bir adım sesi duyuldu. Bir ölüm çağrısı. Şimşek çaktı ve yağmur hızlandı.
"Kim var orada?"
Adım sesleri kulağıma.daha da yakınlaşmaya başladı.
O sırada adımların sahibi çıkıverdi karşıma. Gözlerim onun gözleriyle birleşti ve gökyüzünü kargalar sardı. Elbisemi kanlar. Tam göğsümde bir bıçak. Kalbimi delen. İçimde acı, hiç olmadığı kadar. Can acısı, ruh acısı. Sızı. Bedenimde değil ruhumda. Ruhumun en derinlerinde
Ve onun gözleri.Toprak gözleri....
Kulağıma dolan sesler yüzümü buruşturmama neden oldu. Gözlerim kapalıydı. Vücudum ise her zaman olduğundan çok daha yorgun. Öylesine yorgundum ki göz kapaklarımı aralamakta bile zorlanıyordum. Yüzüme vuran spot ışık gözlerimi açmaya zorluyordu. Kendimde o gücü bulamıyordum. Bir süre öylece yüzümü buruşturup bekledim. Ama hiç bir şekilde gözlerimi açmak istemiyordum. Sanki gözlerimi açarsam göreceklerimden korkuyordum ama zaten gözlerimin ardının da önünden bir farkı yoktu. İki tarafta karanlık iki tarafta kabus...
"Daha ne kadar öyle duracaksın?" Kulağıma dolan sert erkeksi ses gözlerim kapalıyken duyduğum son ses olmuştu. Yavaşça aralanan gözlerim bir süre bulanık bir şekilde etrafa baktı ve sesin sahibini aradı. Yavaşça düzelirken onu gördüm. Ölüm kokanı. Ardından olduğum durumu sorguladım. Başımın hemen yanında duran serum bitmeye yakındı. Aklıma o gece geldi. Kumar,kavga, silah ve kanlar... Benden dökülen kanlar. Canımın acısı, ruhumun sızısı. Çokça ölüm ve onun gözleri. Yavaşça ayaklanmaya çalıştım ama sol bacağımda hissettiğim ağrı buna engel oldu. Ağzımdan küçük bir inilti çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kesik Kanatlar Ve Kırık Canlar
Подростковая литератураVe gökyüzünde kuşlar özgür kaldı,benim kalbimde esir... Yılların acısı bir günde gider miydi? Her baktığında içinin acıyla yandığı kişi, ruhuna su serpebilir miydi? Bir zamanlar mutsuz sonla yazılmış bir kitap yeniden mutlu bir hikayeyle değişebilir...