7:Geçmiş

172 30 4
                                    


Düşünceler zihinde belirirdi ve zihin ise emirleri kalpten alırdı. Her ne kadar kendimizi aklımızla hareket ediyor sanıyorsakta, aklımız kalbimize danışmadan hiç bir hüküm vermiyordu. Çünkü akılda biliyordu kalbe sormadan yaptığı her işte mutluluk olmayacağını. Ama ben çoktandır ne kalbimi nede aklımı dinlememeye yemin etmiştim. Dün geceki durumunda bundan bir farkı yoktu. Kimilerine göre duygusal bir film sahnesiydi. Hatta fragman olarak izleyenler bizi birbirine kör kütük aşık bile sanabilirdi. Ama filmi izledikleri zaman bunun bir aşk film dışında her şey olabileceğini görürdü. Bu bir aşk hikayesi değildi. Bu her şey olabilirdi ama bir aşk hikayesi olamazdı. Onun bana aşık olmasını dilerdim. Onun beni deli gibi sevmesini ümit ederdim. Ama bunu dilemem onunla güzel bir aşk hikayesi yaşamak için değildi. Dün gece iki insanın birbirine dayanamayacağı şekilde anlar yaşamıştık ve ikimizde beynimizden onay almadan dilimize geleni söylemiştik. O beni öpmüştü ama bunun ilerisi asla olmayacaktı. Asla bana dokunamayacak asla beni hissedemeyecekti. Bunu sahip olduğum her şeyin üzerine yemin ederek anlatabilirdim.

Ben Zümrüt Leyla Anlar. Onun bana dokunmasına asla izin vermeyecegim.

Ona asla aşık olmayacaktım çünkü zaten kalbi dolu olan bir insan yeni birisini alamazdı. Tıka basa dolu olan mide yeni yemekler yiyemez kusar. Bende kalbimdeki kişiden başkasını sevemem. Onu sevmek kusmak gibi, hastalanmak, ateşlenmek gibi. Her ne kadar doktor olsa dahi, eğer bir gün onu sevmem ateslenmeye sebep olup kusmama neden olursa onun hekimliği bile bu hastalığı durdurmaya yetmezdi.

Ey bayım. Yapmayın. Ben ateşten korkarım yakmayın. Dokunmayın zira dokunduğun her yer yanar cayır cayır. Bakmayın öyle ateşli . Ben sizin hastanız ve siz bana doktor iken ölümüme sebep olmayın.

Gözlerim odanın her yerinde dolanıyordu. Dün gecenin gerçekliğini sorguluyor ama yinede anlam veremiyordum. Onun sözleri mayın gibiydi. Düşüncelerim dokunduğu an patlıyor bir an dahi kaçmama izin vermiyordu. Dün gece başkaydı. Bambaşka. Bu eve gelirken hedefim tamamen oydu. Ama duyduklarım bu hedefin dışına çıkıyor, gerçekliği ruhumu ezip geçiyordu. Hayal gibi geliyordu. Sözleri, dokunuşu, nefesi ve teni. Hepsi hayal gibi. Oysa o kadar gerçekti ki. Hala ateşi tenimde nefesini ensemde hissedebiliyordum. Her şey çok hızlı gelişiyor ve ben bu hızın ortasında ezilip kalıyordum.

Saat kaça geliyordu bilmiyordum. Umurumda da değildi. Zira saatlerin dönüşü bana onu döndürmüyordu. Bu yüzden ne akrep ne de yelkovan umurumda değildi. İçeriye vuran güneş ışığından öğle saatine geldiğini anlayabiliyordum. Yavaş yavaş doğruldum. Dün gece yapılan ağrı kesici bir anda tüm ağrılarımı alıp götürmüştü. Bu kadar hızlı ve uzun tesir edeceğini hiç düşünmemiştim.

Yanımdaki dolaptan destek almama gerek bile kalmadan ayaklandım. Dolabın hemen yanında tekerlekli sandalyem vardı. Ona binmeyecek olmanın verdiği mutlulukla banyoya doğru ilerledim. Kısa bir duş hiç fena olmazdı. Burada en son yaptığım banyoyu hatırladığım zaman tüm vücudumun kasıldığını hissettim.
Odanklanmalıydım. Ve içimden sihirli kelimelerimi tekrar ettim.

"Odaklan, odaklan, odaklan"

Yavaşça duşa kabine girdim ve soyunup kendimi küvetin icine attım. Sımsıcak su üzerime aktığında saç diplerime kadar rahatlamış hissediyordum . Kısa bir duşun ardından kendimi odaya attım ve dolaptan giyecek bir şeyler baktım.

Bugün kendimi iyi hissediyordum. Dolapta gördüğüm sarı mini eteği aldım ve üzerime beyaz bir tişört çıkartıp aynanın karşısına geçtim.
Islak olan dalgalı saçlarımı kurutup hafif kıvırcık havası verdim ve yüzüme yeterli bir şekilde makyaj yapıp kendimi odandan attım. Bugün asonsere binmek yerine kendimi merdivenlere bıraktım. Burası 3. Kattı. Yavaş yavaş ve dolaşarak iniyordum. Ev yuvarlak bir şekildeydi. 4 kişi için fazlasıyla büyüktü. Kapısı kapalı olan bir sürü oda görmüştüm. Bunlara sonradan bakmayı kafamın bir yerlerine yerleştirdikten sonra kendimi merdivenlerden attım.

Kesik Kanatlar Ve Kırık Canlar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin