13: Bir Öpücük

177 28 9
                                    

Savaşın başındayım, bir harbin sonunda. Tenim cehennem ateşinde, ruhum cennet köşelerinde. Yanıyorum alev alev. Cehennem okşuyor tenimi cennet süslüyor kalbimi. Ben cennete aldanıyorum. Ona doğru koşuyor ona doğru yürüyorum. Oysa her adımımda alevler sarıyor dört bir yanımı. Ben yana yana arıyorum dört bir yanı ferahlık olan cennet kapısını. Oysa bir kere yandıysan bir daha göremezsin o kapıyı. Elindeki anahtar cehennemden başkasına çıkmaz, cehhennemden başkasını açmaz. Ey cennetimin bekçisi, anahtarın sahibi. Ey yanmalarımın sebebi alevlerin efendisi. Sen ki beni cennetine aldın sardın sarmaladın. Bana cenneti tattırdın sonra aldın kör ateşlere attın. Sen bana cennetler sunarken ben senin ile cehennemde yandım. Oysa bayım, bir ben yandım, bir ben kavruldum. Elmayı yiyen sendin ama ben cennetten kovuldum. Oysa ben cehhenneme de razıyım yeter ki seninle beraber yanayım. Gel, tut ellerimden öp avuç içlerimden, sar bedenimi sev yüreğimi. Ateş yatağımız olsun, alev yorganımız. Cehennem evimiz olsun, cennet mezarımız. Sen olda ben yanayım, yeter ki sen ol ben kavrulayım. Zaten yandım, zaten yaktın. Cehhennem oldun her yanımı sardın. Ey gözleri cennet, bakışları Cehhennem adam. Ey kaf dağının ardında, ama bir sokak altımda yaşayan. Nasıl olur da bu kadar uzakkdn beni böylesine yaktın? Söyle bana ne yaptın, söyle ki uçup giden kuşlara baktığım gibi sana bakayım, onları beklediğim gibi bekleyeyim onları anladığım gibi anlayayım. Kuşlar uçarlar bayım, daha mutlu, daha huzurlu diyarlara. Her seferinde bulamazlar, her seferinde geri dönerler ama bir gün bulabilme ümidiyle yeniden uçarlar. Bende seni o kuşların arasında aradım. Kanatların vardı, uçtun gittin ben ise heo seninle bambaşka bir dünyada özgürce uçabilme hayali ile yaşadım. Dön bayım, yok öyle bir dünya. Dön... Dön ki var edelim. Gözlerimizin ardı diyar olsun. Kapayalım cennet olsun. Biz seninle uyuyalım bayım, gözümüzün ardınının cehennem olduğunu bilsekde uyuyalım.
O cennette yaşayalım kendi cennetimizde. Bir adım sonrası cehennem, bir adım sonrasının felaket olduğu cennette. Ve yine mutlu hayaller kuralım. Kuşların döndüğü, çocukların mutlu olduğu hayaller. Seninle hayaller de güzel. Yeter ki sen ol gözlerim açıkken yanar, kapalıyken cennete sığınırım.

Bakışlarım hemen önümde duran koca camdaydı. Yağmur yağmış ve üzerinde hafif su damlaları oluşmuştu. Gözlerim camın ardında, yağmurun altında kalan ormana kaydı. Ağaçlar ıslaktı, orman sisli. Insanı içine çekiyor sanki bana gel dercesine çağırıyordu. Kafamı kaldırdım. Oturduğum tekli koltuğun hemen yanında duran beyaz uzun koltuğa baktım. Üzerinde bir meleği andırırcasına uyuyan ama içinde iblisi barındıran o adama... Kimdi o adam? Neydi, neyimdi? Canımı yakan mı, yaktıran mı? Yıllar önce belliydi. O benim düşmanımdı. Canımı yaktıran değil, yakanımdı. Onun gözleri felaketimdi, onun gözleri ırağım, onun gözleri gurbetim. Yıllarca içimde yaşatmıştım o gözleri, yıllarca kalbimde saklamıştım. O benden canımı almış ama yaşayabilmem için kalbimi sağ bırakmıştı. Ben ise onu tam kalbime almıştım. O benim kalbimdeydi. Bir gün kalbime bıçağı sokup kendimi öldürüldüğümde onun da nefesini kesmiş, onunda canını almış olacaktım. Oysa şimdi kalbimde sabit duran adamın yanına başka şeyler de eklenmişti. Mesela bu adamın kokusu, bu adamın sözleri, bu adamın buz gibi soğuk teni. Ve ben bunca kalabalığın arasında onu arıyordum. Biliyordum, elbet kalbimin bir yerlerindeydi. Bir yerlerde bekliyor, canını alacağımı, onu yakıp yıkacağım günü bekliyordu. Ve ben o gün gelene kadar onu yüreğimde saklayacaktım. Yüreğimin içinde, kalbimin derinlerinde.

Ey yüreğimin içinde, kalbimin derinlerinde saklı adam. Ey acım, acıtanım. Zehirim, şifacım. Beni bekle olurmu? Kalbimin derinleri köşkün, yüreğimin içi sarayın olsun. Sen beni bekle. Bir gün o derinlerde beraber boğulacağımız güne dek bekle. Her nefes alışım mucizem olsun, her kalp atışım şans. Ey kokusu cennet, varlığı cehennem adam. Ey yıllarım, yaşlarım. Ey gençliğimin baharı, yaşlılığımın son durağı. Ben hep seni bir yerlerde bekledim. Belki bir gün bir sokakta yollarımız kesişir, belki aynı havayı solur, belki aynı memlekette yaşarız diye. Oysa bana sıcak olan, beni yakan mevsimim sana yağmurlar yağdırmış, benim kışı yaşadığım memleketimde sen baharları yaşamışssın. Sana çıkar diye umut ettiğim sokaklar çıkmaza çıkmış. Ve sen bana hep imkansız kalmışsın... Yapmayın bayım, imkansız diye bir şey var mıdır? Belki başka bir hayatta, başka bir yaşamda, başka bir memleketin ara sokaklarında karşılaşırız. O zamana kadar benden gitme olur mu? Ben gitmedim çünkü, gidemedim. Bir adım ötemdeydin her zaman, kilometrelerce uzağımda iken bile. Bende senin hep bir adım ötende olayım. Başını her çevirdiğin anda gözlerimi bulasın, nefesin nefesimde, yüreğin yüreğimde olsun. Ama sokaklarımız asla birleşmesin. Irak olsun, uzak olsun. Olsun bayım, sen yinede bekle. Bir gün bir memleketin sokaklarında karşılaşmak üzere.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 11, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kesik Kanatlar Ve Kırık Canlar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin