Geçmiş.

5 0 0
                                    

Kayra hızla yanımdan ayrılıp, arka cebinden telefonunu çıkardığını gördükten sonra izlemeyi bıraktım ama yanımda ki nefes sayısı eksilmemişti.

"Kayra nereye gitti?" Gece'nin elinde ki kadeh ve kaypak kaypak konuşmasıyla gecenin ilerleyen saatlerinde sinirimi bozacağını belli etmişti. Bakışlarımı ondan ayırıp televizyona çevirdim, ekranda ne olduğundan çok arkada çalan duygusal şarkıya odaklanmıştı zihnim. Keman neredeyse ağlıyor, içimde ki sızıyı şiddetlendiriyordu. Göz yaşlarım son günlerde burnumun ucundayken en ufak bir ses, koku beni yere seriyordu.
Neredeydi şuan diye geçirdim içimden. Şuan ki zamanı kapsayan tek sorumdu bu, Melodi beni geçmişe sürüklemişti, o geceye.. Uyandığında, yanında beni göremediğimde ne düşünmüştü, evde olmadığımı fark ettiğinde ne hissetmişti, neler geçirmişti aklından soruları esir aldı beni, yine ve yeniden..

12 NİSAN 2020 GECESİ
SEHUN'un ANLATIMI

Karşımdaydı işte, tüm güzelliğiyle, küstahlığıyla, alev alev yanan gözleriyle bakıyordu bana. Nefes alamadığımı sandım bir an ama aslında nefesimi tuttuğumu fark etmem çok uzun sürmedi, buz kesti ellerim, sonra yanmaya başladığımı hissettim..
Öyle bir rastlamıştım ki ona bıraktığım yerde gibiydi, sanki ona bakmayı saniyeler öncede bırakmışım ve bulmuşum gibi.. Değişmişti, daha narin ve kırılgan görünmüştü gözüme. Ne garip bir ironiydi bu böyleki, bir o kadarda ulaşılmaz ve güçlüydü..
Sevmeye kıyamadığım saçlarını kestirmişti, dört sene içinde kaç kez kestirdiyse. Omuzlarında, taptığım köprücük kemiklerine değiyordular şimdi. Etrafa parıltılar ve neşe saçan gözleri, yorgundu. Küçücük bir kız çocuğu olarak bıraktığım kadını keşfi bitirdiğim an içime büyümesine engel olamadığım bir öfke doluştu. Ne hakkı vardı buna diye düşündüm, yıllar sonra karşıma çıkmaya ne hakkı vardı? Ben içimdeki onunla mücadele ederken yanımıza geldi genç bir adamla, istemesemde küçücük ellerinde ki ince parmaklarına baktım tek tek, bunun beni rahatlatmasına kızarken sesi doluştu kulağıma. Benimle konuşmak istediği ana kadar yoktum aralarında, yakıp yıkmamak için zapt ediyordum kendimi ama bana seslendiğinde duruldum. Ona olan nefretimi kusup, Yuna'yı küçük düşürmek istemediğimi fark ettiğimde uydum çağrısına..
Esintili mehtabın parıltısının vurduğu denize karşı oturduk. Burnuma doluşan kokuyu soludum bir aralık, aynı parfümü kullanıyor olmasına üzülmüştüm. Değişen sadece zaman olmuştu en nihayetinde..
Zaman ve ben..
Yalnız kaldığımızda, sustuğumuzda dahi onu anladığım zamanlar doluştu aklıma, eskiler birikince zihnimde hayat dolu kahkahası, zamanı unutturan mavilikleri ve ele avuca sığmazlığı da beraberinde geldi..
Duygularım aklımı esir aldığı sırada istemedende olsa dudaklarımdan o soru kaçtı.. Yıllarca cevabını bilmek için kendimi yiyip bitirdiğim o soru..

'Neden?' Ama o mecburdum demekle yetindi dört seneme karşılık. Mecburdun, öyle mi, beni terk etmeyi seçtiğini söylemek bu kadar zor olmamalıydı değil mi, sebebi ne olursa olsun o kaçmayı seçmişti. Aciz insanların yaptığı gibi üstesinden gelemediğinden kaçmıştı..
O Sabah yanımda, evde olmadığını fark ettiğimdeki korkum doluştu içime yeniden. Bir şey olduğunu düşünmüştüm, başına bir şey geldiğini, birine bir şey olduğunu.. Ta ki odanın içinde ondan geriye kalan tek bir bulamayana değin terk ettiğini düşünmemiştim. Yakıştıramamıştım ona gecenin bir yarısı kollarımın arasından hiçliğe karışmayı. Ne olursa olsun inandıkları uğruna bana karşı duran kızın böyle küçülmesini ona yakıştıramamıştım. Sonrasında içimde ki aşık adam çıkmıştı gün yüzüne ve o da kendine terk edilmeyi konduramamıştı. Artık sabahları onun cıvıldayan sesini duyamayacaktım, buğulu gözlerinin ardında yanan alevi göremeyecektim bir daha, evin her köşesinde ona ait bir eşya olmayacaktı, banyoda ıslak bornozu, nar çiçeği kokan şampuanı, bir kaç telinin sıkıştığı tarağı...
Onun kollarımın arasında olamayacağı gerçeğini artık çalan her kapıya ümitlenmeyi bıraktığımda kavramıştım. He gece onsuz uyuyup, her sabaha onsuz uyandığımda da kabul etmiştim. Hızla yanından geçip giderken ondan ne kadar nefret edersem edeyim, içimden canını acıtmak geçmemişti. Nefretim, öfkem ne denli büyük olursa olsun içimdeki ona her zaman mağlup olacağımı fark ettiğimde duraksadım. Ama ne olursa olsun geçmişin yarası asla iyileşmeyecekti, hep bir köşede yerinden çıkmak için bekleyecekti..

SÈJOURHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin