Bölüm 1; Uslan Kadınım

371 7 1
                                    

Müziği açıp okumanızı tavsiye ederim, medyada ekli
Müzik; Seksendört, dokunma

Yorum ve oylarınızla destek olmanıza ihtiyacım var:(

İyi okumalar Canlarım...:)
___________________________________

BÖLÜM 1; USLAN KADINIM

*Umutsuzluğun olduğu yer; nefes alan cesetlerin ayak izlerini taşır...*

Kaderimin çizgisine boyun eğeli dört yılı geçmesine rağmen benim asi ruhum boyun eğmeyi öğrenemiyordu. Herkesin dilindeki Aysun boyun eğse bile ruhumda taşıdığım Ay Su boyun eğmiyordu. Her başkaldırışım Mehmet tarafından şiddetli bir şekilde bertaraf ediliyor, köşeme çekilip umutsuzca beklerken kendimi buluyordum. Köşem; sahi benim köşem var mıydı? Mehmet'in benim gözden kaybolmama izin verdiği kadar köşem var, Mehmet'in vücudumu talan etmek istediği kadar köşem yoktu. Mehmet'in varlığı kadar Ay Su yok, Ay Su'nun varlığı kadar Mehmet yoktu. Biz ayrı dünyaların insanları değil, aynı evde yaşayan iki ayrı dünyaydık. Mehmet'in özgür dünyasına inat benim tutsaklığım...

Ağustos'un yakıcı sıcağına gözlerimi açarken yatakta yalnız olmanın huzuruyla gülümsedim. Üzerimdeki eski ulamayı ayaklarımla ittirip kollarımı yukarı kaldırarak gerindim. Tuğla evin solmuş duvarlarına gülümseyerek baktım. Karnım kurt gibi acıkmıştı. Yataktan hızla kalkıp kendimi dışarıya attığımda tek gözlü evin hemen önündeki ateş ocağının üzerine çaydanlığı yerleştirip çalı çırpıyı ocağa hızlı hızlı yerleştirdim, kibriti ateşlediğimde kısa süre sonra ateş tutuşmuştu. Evin önüne gelen tavukları uzaklaştırmak için elime aldığım mısırları tavuklara bol bol atıp yemledim. Bu günüm güzel geçiyordu madem bugün hiçbir canlı aç hissetmemeliydi. Evin bütün işlerini omzuma yüklenmiş gibi hissetsem de çok mutluydum. Tüm gün boyunca iş yaptım. Ateş ocağında yakmak için odunları kırıp dizdim. Çok fazla yiyeceğimiz olmadığından mutfağımda yer alan iki domates ve bir soğanla menemen yaptım. Güneş yüzünü gizleyip beni gecenin karanlığına bırakırken içeriye girip kapıyı örttüm. Duvarın üst köşesinde yatak yer alırken sol yan köşede ağaçtan yapma bir divan ve üzerine örttüğümüz battaniye vardı. Kırlenti düzeltip divana oturduğumda ağrıyan sırtımı geriye dayadım. Dün geceden bu yana ev ne kadar da sessizdi. Bu durumdan hiç şikâyetçi değildim. Kalbimin bir köşesi *Mehmet bu gecede gelmese* diye dua ediyor olabilirdi. Hayır, hayır kesin dua ediyordum. Deliriyor olamazdım.

Saat akşam 21.30'u bulduğunda kazınan midemin guruldamasına dayanamayarak kapının hemen sağ tarafındaki masanın üzerine bıraktığım tencereden bir kaşık menemeni tabağa alıp yaptığım bazlamalardan birini az az sürerek karnımı doyurdum. Yemeği az yemeliydim çünkü yemeğim az, Mehmet'in kavgası büyük olurdu. Plastik şişedeki sudan bir bardak doldurup içtim. Karnımdaki açlığı yatıştırmanın mutluluğuyla tekrardan divana gidip oturdum.  Kırlente dayadığım başım pamuktan yastıklara koymuşum gibi huzuruna kavuşurken ağırlaşan göz kapaklarıma yenik düşüyor,   ışığı kapatmalıyım diye düşünmeme rağmen gözlerimi açamıyordum. Galiba uyumak dünyadaki en güzel detaydı.

Şiddetli bir gürültüyle yerimden sıçradığımda Mehmet ayakkabılarıyla yerdeki yün kilimin üzerine kadar gelip küfürler savuruluyordu. Beynimdeki şiddetli bir ağrı başımı döndürürken kalbim yerinden çıkacakmış gibi hızlı çarpıyordu.

"Sen horla, elektrik faturası gelince Mehmet öder nede olsa"

Divandan doğrulup oturağıma gelirken "Uyuya kalmışım" dedim.

Duvara çarpan kapıyı elinin ucuyla tutup şiddetle çarptı. Kapının çarpmasıyla çıkan gürültü irkilmeme neden oldu. Karşımda dağ gibi duran adamın karşısında kendimi ufalmış gibi hissediyordum. Korkuyordum. Korkmak istemiyordum, savaşmak istiyordum ama korkuyordum. Parmaklarım istemsizce avucumun içine kıvrılırken sol elimin içine sağ elimi koyup sol elimin ayasıyla sağ elimin tırnaklarını etime istemsizce batırıyordum. Belki de şuan karşısında yavru bir köpek gibi çaresiz ve bakıma muhtaç görünüyordum.

Aşkın Ve Şehvetin Çekiciliği Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin