müzik; Salman tin, gözlerinde bir yer
Okurken oylarınız ve yorumlarınızla destek olmayı unutmayın lütfen
İyi okumalar Canlarım...:)
________________________________
BÖLÜM 5; Yansıma*Uzatılacak her ele muhtaç, hiçbir ele tutunamayacak kadar güvenini kaybetmiş*
Uykular bizi gerçeklerden koparan molalarımız. Dinlenmeye bıraktığım gerçekler rüyalarıma sızıp ruhumu kemirip dururken ara ara açılan gözkapaklarım ruhumu yeniden uykunun huzurlu kollarına kendini bırakma arzusuyla kapanıyordu. Öfkeli bir bağırma ruhumu yerinden sökecekmiş gibi titrettiğinde elim kalbimde sıçrayarak uyandım. Atmam gereken çığlıklar usulca dudaklarımdan içerde yükselip zihnimin her köşesini meşgul ediyordu.
“Rüyaymış”
Kendime hatırlattığım gerçeklikle yatağın yanındaki gece lambasını yakıp saate baktım. 6:38 Erken olduğunu idrak ettiğimde yatağın içinde kıvrılıp dün gece yaşadıklarımı sorgulamaya başlamıştım. Özgür tüm öfkesini yüzüme kusarken ne kadar da Azize Hanım’a sadık olduğunu düşünmüştüm. Azize Hanım’a gösterdiği değeri kıskanıyordum. Neden kıskanıyordum, bilmiyorum ama çalışma odasının kapısını dinlediğimden ötürü azarlayıp bir kez daha tekrarlanırsa bu kadar anlayışlı davranmayacağının üzerine basa basa söylemişti. Bana ne yapabilirdi ki? Ölümle burun buruna yaşayan bir insanı ölümle mi tehdit edecekti, bu gerçekten komik olurdu.
İçimde dolup taşan sorularla zihnim meşgulken eşofman altımı ve eski tişörtümü çıkartıp siyah elbiseyi ve oduncu gömleğimi giydim. Kalçalarıma kadar uzanan simsiyah saçlarımı ensemde sıkı bir topuz yaptım. Odamdan çıkıp kendimi bahçeye attığımda bir süre sabahın serinliğinde dolaştım. Ayaklarım beni arka bahçeye sürükleyip çam ağaçlarının arasına karıştırdığında yeşilliğin huzuruna kollarımı açıp derin bir nefes aldım. Gözlerimi gökyüzüne kapatıp ruhumun gökyüzüne açtığımda acılarımdan uzak pırıl pırıl hayallerimin arasında kendimi buluyordum. Yıllar önce kurşun kalemim kırıldığında ağlayarak eve dönmüştüm. Kalbim ellerimle oynarken kurşun kalemin acısını taşıyor yaptığım ayıp bir şeymiş gibi utanıyordum. Çocuk ruhum çaresizlik içinde çırpınırken kalemimin kırıldığını gören babam gülümseyerek kalemimi cebinden hiç ayırmadığı bıçağıyla kalemimin ucunu açarken dünyadaki tüm mutlulukları toplayıp da göğüs kafesimin arasına koymuşlarda kanat çırparak kalbimi serinletiyorlarmış gibi hissediyordum. Parmak boyunda kalan kalemimin iki ucu açılıp elime verildiğinde artık iki kalemim var diye ne kadar da sevinmiştim. Abim kolumdan tutup “Aysun sen ne kadar güçlüymüşsün ya, kalemi bile kırdığına göre beni de döversin” demişti. Minik ruhum abimi dövmeyeceğine yeminler etmişti. Yıllar abimin beni ne kadar dövdüğünü gün yüzüne getirdiğinde bile sessizce dayağımı yiyip denilenleri yapıyordum. Aysun büyüklerine saygılı ol, Aysun hizmetli ol, Aysun büyüklere karşı gelinmez… Ailemin yıllar süren öğretisi ruhumu esir alıp beni Mehmet’in kolları arasına bırakmıştı. İlk evlendiğim zamanları hatırladığımda kalbim param para oluyordu. Mehmet Cevahir’i kocam olarak kabul etmeye çalıştıkça ruhumu parçalayan gerçekler vücuduma ulaşırken hıçkırıklarım solmuş kiremitleri sızlatıyor olmalıydı. Onlar benim üzerimde acı çekiyorlardı. O evin duvarlarına bile özür borçluydum. Yıllarca gözyaşlarıma katlandıkları, çığlıklarımı dinledikleri için minnet borçluydum.
Ara ara açılan gözkapaklarım yeni bir hayatın ortasında olduğumu fısıldarken aklımda dolaşıp duran kötü anıları zihnimden uzaklaştırmaya çalıştım. Arkamdan gelen gürültüyle arkama döndüğümde siyah atıyla çam ağaçları arasında gezinen Özgür’ü gördüm. Siyah atın üzerinde ne kadarda kusursuz görünüyordu. Bel çukuru net bir şekilde belli olurken bakışları sadece yola odaklıydı. Bana yaklaştığında hemen yanımda yavaşladığında “Günaydın Ay Su” dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Ve Şehvetin Çekiciliği
Misteri / ThrillerDokunma bana dedi kadın Bana aitsin dedi adam... Uslandırma yöntemi seçen Mehmet'e yıllarca susan Ay Su... Susmalarını bile anlayan genç adamla felaketin ortasından ayağa kalkma hikayesi... Yaptığı hata yüzünden babası ve abisi tarafından işkence...