4. Bölüm: Piyon

6.4K 224 44
                                    

1 Mayıs İşçi Bayramımız kutlu olsun. 🖤

Hayatın temel yolları vardır.

Her zaman, her insanın geçtiği yollardır bunlar. Zamanı, yeri ve başa geliş şekilleri farklı olsa da her insan bu temel yollardan geçer.

Zaten olay temel yollarda değildir. Asıl olay seni temel yollara götüren ara yollardır. Ben hayatımda ilk defa bu ara yollardan birinde olduğumu hissediyordum. Önüm ve arkam karanlıktı, etrafımda görebildiğim hiçbir şey yoktu. Adım attıkça sadece küçücük bir çevrem aydınlanıyordu ama bu aydınlık o kadar az, o kadar loştu ki kendi adımımı bile göremiyordum.

Ayak sesimin arkasından gelen bir de yankı vardı. Kendimle beraber onu da göremiyordum ama bana yabancı olan bu kişinin adımlarını tanıyordum. Attığı her adımdaki o saf kendinden emin oluşunu hissediyordum. Dik başlı bir şekilde hemen yanımda yürüdüğünü hissediyordum. Ama bana yabancıydı. Her şey bana yabancıydı. Yanımda oturan, belirli sebeplerden benimle aynı yolu paylaşan bu adam bana yabancıydı.

Bu araba, bu kıyafet, bu kimsesizlik, bu acı hepsi bana yabancıydı.

"İçeri girdiğimiz zaman birkaç küçük sorun yaşayabiliriz," dedi Artun. Arabaya bindiğimizden beri ilk defa konuşuyordu ve söylediği tek cümle ise belirsizliklerle doluydu.

"Ne gibi sorunlar," dedim gerginliğimi belli etmemeye çalışarak. Aklımdan birçok şey geçiyordu ama hiçbirine tam olarak odaklanamıyordum. Bilinmezlik canımın acısını gölgede bırakmak ister gibi boğazıma sarılmıştı. Ölmeme de yaşamama da izin vermeden bana işkence ediyordu. İnce bir çizgide sanki soyutlanmamı bekliyordu ve Artun, bu bilinmezliği açıklığa kavuşturmak için hiçbir şey yapmıyordu.

"Önemli bir şey değil. Sana çıkıyoruz dediğim zaman beni ikiletme ya da sözümden çıkma tamam mı?"

Artun'un sorduğu soru ile kaşlarım anında çatılırken kendime zaman tanımak ve sakinliğimi korumak için bir bacağımı diğer bacağının üstüne atarak Artun'a döndüm. Tüm dikkati yoldaydı, elleri direksiyonu sımsıkı kavramıştı. Siyah takımın içinde daha olgun duruyordu ama yine de itiraf etmek ve fark etmek istemeyeceğim kadar yakışıklıydı.

"Sen beni yavru bir köpekle karıştırdın galiba. Benim de kendi özgür iradem var Artun, ne istersem onu yaparım," dedim sinirle ama sinirimin neye bozulduğunu tam olarak bilemiyordum. Artun arabayı kırmızı ışıkta durdu ve bana kısa bir bakış attı. Nasıl oluyordu da karanlık sayılabilecek bir araba da bile gözleri daha siyah durabiliyordu?

"Yavru bir köpek söz dinler küçük kız, sen söz dinlemeyi bırak dinlediklerini bile algılayamıyorsun. Şimdi az önce dediğimi tekrar ediyorum dikkatli bir şekilde dinle; içeri girdiğimiz zaman küçük bir sorun yaşayabiliriz o yüzden sözümden çıkmamanı, herkesle konuşmamanı istiyorum. Ben kiminle konuşuyorsam onlarla yüzeysel bir şekilde iletişim kurabilirsin ama hepsi o kadar beni anladın mı? Ben sana gidiyoruz dediğim zaman ne yaptığın, kiminle konuştuğun beni alakadar etmez. Ben dediğim zaman mekândan hemen çıkacağız tamam mı?"

Artun'un söylediği her kelime bir bir canımı sıkarken yaptığı aşağılamayı görmezden gelerek derin bir nefes alarak alayla güldüm. Kendine haddinden fazla güveniyordu.

"Ama neden? Yoksa kendine yavru bir köpek mi istiyorsun?"

Artun alaylı cümlemle birlikte arabayı ani bir manevra ile yoldan çıkarıp durdurdu ve bana döndü. Ben şok olmuş ve korkmuş bir şekilde ona bakarken o tüm siniriyle gözlerimin içine bakıyordu. Oysa ben hangi ara arabayı yeniden çalıştırdığını bile bilmiyordum.

DönenceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin