1

3K 120 41
                                    


Ayaklarını yere sürte sürte yürüdüğü sokağa bir daha gelmeyecekti, gelemeyecekti. Jungkook onu yüzüstü bırakmış , bir daha yüzünü dahi görmek istemediğini söylemişti. Ona karşı bu kadar yoğun hislerle dolmuşken nasıl üstesinden gelebilirdi ki? Onu görmek  istemeyen birisini , herkesten çok görmeyi istemenin üstesinden nasıl gelebilirdi. İlk ayrılığı değildi, belki son da olmayacaktı ancak en zoru bu olmuştu onun için. Üç koca yılı birlikte geçirdiği insan artık onu sevmiyordu, yüzünü görmek dahi istemiyordu.

Derin bir nefes bıraktı , belki de üstelememeliydim diye geçirdi aklından. Onu ilgiyle mi bıktırmıştı, sevgisi fazla mı gelmişti, belki de son günlerde modunda değildi?

Üç aydır bu halde olduklarını düşünmek  dahi istemedi. Üç ay zor bir şekilde alttan alıyordu onu, sürekli buluşmaları iptal ediyor, başkalarıyla şehir gezileri yapıyor ama asla Jimin'e zaman ayırmıyordu. Bunlar olduğunda anlamalıydı aslında.

"Ah salak kafam!"

Fısıltısı ıssız sokakta yankılandı, yankılandı ve bağırtıya döndü. Aklındaki karmaşa bir anda duruldu. Bağırmalı mıydı böyle? Fısıldasa da olurdu demek ki, tek bir yankı ile içinden kalkan yoğunluğu hissedebiliyordu.

Jungkook'un apartmanı artık görünmüyordu , yeterince uzaklaşmıştı. Bulduğu  ilk duvar kenarına çöktü. Dizlerini kendisine çekti , yanağını diz kapağına yaslayarak boş sokağı izlemeye başladı. Etrafında yankılanan sesler gelip geçiyordu. Hiçbirini o an dışında hatırlamaya çalışsa da hatırlayamıyordu. Hatırlamasına gerek de yoktu. Bir anlam vermiyordu ona bu sesler, birisi ona seslenmiyordu nasılsa.

Dudaklarına, son zamanlarda dinlediği müziğin sözlerinin değdiğini hissetti. Fısıltısı devam eti, thats how love goes...

Ne kadar orada oturdu ve bu sözleri mırıldandı hatırlamıyordu, birisi omzuna dokunana kadar devam etmişti bu. Yavaşça  başını kaldırdı. Sırtı ağrıyordu, bunu henüz şimdi hissetmişti. Omzundaki ele bir saniye kadar baktı ardından da elin sahibine döndü. Kendisine endişeyle bakan kişinin hemen arkasında, diğerinin ifadesine tamamen zıt bir ifadeyle etrafı izleyen birisi vardı.

Omzundaki el artık orada değildi. Hissettiği soğuk rüzgârla irkildi. "Her şey yolunda mı?"

Neden olmasındı ki? Her şey yolundaydı, tam olması gerektiği gibi. Ufak aksaklıklar herkesin hayatında olurdu, değil mi?

Bütün bunları kendisine söylebiliyordu, cesaretini toplayabilse dudaklarından dökülecekti, belki de yalan olduğu içindi, Jimin yalan söyleyemezdi. Gözleri ağır ağır dolarken başını iki yana salladı. Hayır, yolunda değildi hiçbir şey. Burada yalnız başına oturuyor ve aşkın ondan gidişini izliyordu. Ne kadar da abartıyorum diye çıkıştı kendisine, tüm derdin buydu yani, dünyada olup bitenlerden habersizsin öyle mi?

"Yoongi, o iyi görünmüyor..."

Diğeri hemen yerde oturan bedenin alnına elini koydu. "Ateşi var." Bu kelimelerin ardından Jimin'in bedeni kendi rızası dışında ayağa kaldırılmıştı. Zaten bunu kendi başına yapabilecek gücü yoktu. İki kolunun altına da girmiş olan kişileri izledi bir süre, kimdi bu insanlar?

Birkaç adımın ardından kendisini uykuya teslim etti. Yeterince dayanmıştı bile.

"Hobi, hemen hastaneye gidelim."




çok
heyecanliyim
şu
an

how love goes  | yoonminseokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin