20

415 39 10
                                    

Sanırım zamanı gelmişti... aylar oldu ve biliyorsunuz sebebini :") İyi okumalar, beklentinizi lütfen yüksek tutmayın♡

Yoongi onun bu haline daha fazla dayanamıyordu. Geçmişte olanların ağırlığını Hoseok'un hâlâ taşıdığının farkındaydı, ne kadar çabalasa da kendisi de atlatmış sayılmazdı.

Küçüğünün aklından geçenleri az çok tahmin ediyordu. Artık soru işaretlerini kaldırmak istiyordu, kesinlikle bunu yapmalıydı.

Hoseok'un titreyen bedenini izlemeyi bırakıp, ince uzun parmaklarını kendi parmaklarına geçirdi. Titremesi geçmiyordu, hatta birlikte titremeye başlamışlardı.

"Hoseok, lütfen kafanda kurduklarını bir kenara bırak ve beni dinle olur mu?" Gözleri, karşısındaki bedenden onay bekleyerek parladı. Yeşil ışık yakması için kedi gözleriyle ona baskı yapıyordu. Biliyordu ki bunu asla reddedemezdi.

Öyle de oldu, Hoseok uslu bir çocuk gibi başını aşağı yukarı salladı. Dinlemek istiyordu  sadece. Parmakları arasındaki ince uzun parmakları dudaklarına götürdü, sesli bir öpücük bıraktı. "Hoseok, seni o günden beri seviyordum, hislerimden çekindiğimi biliyordum, sana itaatkar bir sevgili olamayacağımı da biliyordum. Kendimi bildim bileli bunun farkındaydım."

Yoongi'nin sözleri, diğerinşn kaşlarını çatmasına sebep olmuştu. Nasıl yani? diye geçirdi aklından. Yoongi itaatkar derken ne demek istiyordu?

"Soru işaretlerim vardı hep, sadece Hoseok'u sevebilecek miydim? Seni severken ya aynı anda başkasına da duygularım olduğunu fark etseydim?  Çok zordu bu benim için inan bana! Jimin'i tanıdığımızdan beri senin ona olan yakınlığın beni mahvetti, kıskançlık bedenimi ele geçirdi. İkiniz ya beni yoksayıp bir ilişkiye başlasaydınız?"

Yoongi'nin elleri arasında duran ellerini usulca geri çekti küçük olan, omuzlarını tuttu bu sefer. Destek olmak için uğraşıyordu.

"Jimin ile sadece sen olsaydın mahvolacaktım, hem seni hem de onu kaybedecektim, aynı anda ikinizi kaybetmek berbat olacaktı, ama birisi gidecekse de onun gitmesini isterdim. Sen benim ilk aşkımdın sonuçta, sırf onun yüzünden seni kaybetmek istemezdim."

Yoongi transa girmiş gibi sıralıyordu cümlelerini, neyi doğru neyi yanlış düşünmüyordu bile, inceldiği yerden kopsun felsefesi adı altındaydı tüm konuşması.

Jimin'den ne kadar hoşlansa da odak noktası Hoseok olmuştu bu süre boyunca, itaatkar olamama korkusunu aslında çürütmüştü.

"Sonra senin de ona bir şeyler hissettiğini anlayınca, belki dedim. Belki ikimizi de isteyebilirdin? Milyonda birdi belki ama, üçümüzün de bir ilişkisi olması fikri sana cazip gelebilirdi. İnan kafayı yedim günlerce, tüm düşüncem siz olmuştunuz. Öyle şanslıydık ki birbirimize duygularımız vardı."

"Bu gece bunlar olmasaydı hiç söyleyemezdim galiba, Jimin ile aramı açıp yoluma bakardım, sana adardım kendimi."

Hoseok uzun süre sonra soluklanan çocuğun alnındaki saçları geriye doğru itekledi, stresten terlemişti. Elinde olmadan dudaklarına bir tebessüm saplandı.

"Eğer istersen Hoseok, bu ilişkiyi üçümüz birlikte yaşayalım, istemezsen lütfen dürüstçe söyle, şu an bile cesaretim korkutucu derecede...Bir daha konuşamayabilirim."

Hoseok gözlerinin odağı olan o titrek gözlere yaklaştı yavaşça, bu ilişkiyi yaşamak istiyordu. Sonuna kadar onları istiyordu. Herkese inat istiyordu.

"Yoongi," titrek mırıltısı ile birlikte aralarında yankılanan üçüncü sese döndüler hızlıca. Jimin gözleri dolu bir şekilde onları alkışlıyordu. Gururlu bir ebeveyn edasıyla aralarına girmişti. Kendi ellerini Hoseok ve Yoongi'nin beline sabitledi. Yavaş yavaş baskı uygulayarak bedenine yasladı.

Jimin'in yaptığı ile alınlarını birleştirmişlerdi, kıkırtıları sokakta yankılanıyor, vücutları hareket ettikleri süre boyunca sürtünüyordu.

İnsanı çığrından çıkartacak bir ten temasıydı olanlar ancak şu anlık görmezden gelmeliydiler. Şu anlık.

how love goes  | yoonminseokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin