3

1.2K 109 40
                                    

Yoongi ve Hoseok yatağın başında yemek bitene kadar dikildiğinden dolayı, Jimin eski sevgilisini henüz fark edememişti. Yavaş yavaş titreyen elleriyle çorbasını içiyor, suyundan bir yudum alıyordu. Tek yaptığı buydu ancak öyle çabuk yorulmuştu ki, başı dönmeye başlamıştı. Elindeki kaşığı bırakıp kendisini yastığına bıraktı.

"Ben, doydum."

Hoseok hemen tabağı ve bardağı alıp, koltuğun önündeki sehpaya bıraktı. Yoongi de Jimin'in önündeki eşyaları kaldırdı.

Jungkook kapının önünde dikiliyor ve fark edilmeyi bekliyordu. Sanki nefes alsa herkes ona dönecekmiş gibi hissettiği için, nefes dahi almıyordu. Hissettiği suçluluk duygusu her hücresini kaplamıştı yine de ne özür dilemek istiyor ne de Jimin ile yüz yüze gelmek istiyordu.

Hoseok bu sırada diğer poşetteki yemekleri çıkarıp, sehpaya dizmeye başlamıştı. Yoongi de, kendisi de yeterince acıkmıştı.

Kaşıklarını  ve tahta çubuklarını da masaya bırakıp Yoongi'ye seslendi, "Hadi biz de yiyelim."

Jimin çoktan uykuya daldığı için ikili rahatça yemek yemeye koyuldu. Hoseok ara ara Yoongi'nin ağzının şişliğine gülüyor, ona omzuyla vurup geriye savrulmasına sebep oluyordu. "Yapmasana ya!"

"Mızıldama oğlum, çok tatlısın."

Hoseok'un söyledikleri Yoongi'nin tüm dikkatini dağıtmıştı. Bir insan, aynı cümle içinde hem libido söndürür hem de insanın içini kıpır kıpır edebilirdi? Yoongi'nin aklının karışıklığının sebebi sadece bu da değildi, kendisi içten içe Hoseok'a yanıktı...

Jungkook fırsattan istifade kapıyı aralayıp odayı terk etmişti bile. Bunu ne Hoseok ne de Yoongi fark etmişti.

Tüm bunlar olup biterken, Hoseok'un aklına bir anda uyuyan Jimin düşmüştü. Onun hikayesini duymak istediği için bazen kendisini bencil hissediyordu. Her şey olup bittikten sonra ne yapacaklardı?

Önündeki tabağı bitirdiği için boş poşete geri bıraktı. Yoongi hâlâ yemeğini yiyordu. Oturduğu yerden kalkıp, küçükodada gezmeye başladı. Esneme hareketleri yaparak kafasını dağıtmaya çalıştı. Bilemediği, anlam dahi veremediği şekilde sürekli Jimin'i düşünüyordu. Henüz tanışalı  24 saat bile geçmemişti, her an aklında o çocuk vardı. Acaba Yoongi de sürekli onu düşünüyor muydu? Endişe yüzünden miydi?

Esnemeye ara verip Jimin'in yatağına yaklaştı. Uyuyor olma ihtimaline karşılık yavaş hareket ediyordu. Kafası cama dönüktü, elleri başının yanında ve yumruk halindeydi. Küçücük görünüyordu bu halde, Hoseok içinin acımasını engelleyemedi. Sokakta onu buldukları sırada ne kadar korktuysa, şu an da aynı şekilde korkuyordu.

"Jimin..."  Fısıltıyla adını seslendiğinde, gözleri kapalı yatan beden yavaşça oturur hale gelmişti. Arkasına yaslandığı sırada  Yoongi ile göz göze gelmiş ve anında kızarmıştı. Gözlerini Yoongi'den çekerken, sanki dakikalarca bakışmış gibi hissettiği için kalbi korkuyla çarpmaya başlamıştı. Beyni bazı şeyleri algılar durumda değildi. Sürekli yaşadıklarının rüya olduğunu düşünüyordu.

"İyi misin?"

Yataktaki duruşunu düzeltti, Hoseok bu sayede eğilmeden onunla konuşabilirdi. Kafasını salladı yalnızca. Bu iki adamı da tanımıyordu. "Teşekkür ederim, dün yaşananları biraz hatırlıyorum."

Jimin'in sözleriyle birlikte Yoongi de oturduğu yerden kalktı. Yatağın yanındaki sandalyeyi alıp oturdu. "O çocuk bu işin içinde mi?"

Kendisine hakim olamadı, bir anda sordu. Bundan neredeyse on beş dakika önce kapının önünde dikilen herif kimdi, neden böyle davranıyordu...

Jimin anlamadığı için kaşlarını çattı, Yoongi'ye döndü. "Kim?"

"Jungkook."

Yoongi'den duyduklarıyla gözünün önüne gelen tüm o sahneleri unutmak istedi. Kendisine davranışı, onun nefreti, öfkesi... Hepsini unutmak istiyordu, tam şimdi!

"Jungkook buradaydı, ancak hiçbir şey anlatmadı." Yoongi ısrarla onun adını belirtiyor, Jimin'in vücudunu inceliyordu. Elleri yumruk halini almış, gözleri kapanmış, kaşları çatılmış ve çenesi kasılmış haldeydi.

"Bize anlatabilirsin ne olduğunu, sakin korkma." Hoseok yavaşça yatağın boş kısmına oturmuş, diğerinin yumruk halindeki elini avucunun içine almıştı.

Anlatacak ne vardı ki? Jimin için artık hiçbir şey eskisi gibi değildi. Kendisini bitik bir durumda gibi hissediyordu, öyle olmaması gerektiğinin de farkındaydı üstelik. Atlatabileceğini düşünmüyordu.

"Anlatmak istersen biz buradayız."

Hoseok'un elinin üstünde şimdi de Yoongi'nin eli vardı. İkili birbirine gülümseyerek bakarken, Jimin yanaklarının kızardığını fark etmişti. İkisi sevgili miydi?

Yoongi de oturduğu sandalyeden kalkıp Jimin'in yatağına oturduğunda, yumruk halindeki elini gevşetti. Jungkook'a olan öfkesi kendi vücuduna zarar veriyordu. Bunu belki de çok  geç anlamıştı, kendisine aylarca bu acıyı tattırdığı yetmiyormuş gibi, ilerideki günlerde de tattıracaktı. Bundan emindi.

Derin nefes alıp ikilinin ellerini sıktı. "Anlatacağım. Önce sizi tanımam gerek."

Jimin bunu söylerken yüzünde komik bir ifade vardı ve kendisi de farkındaydı.
Kahkahasını içinde tutamadı. Yoongi ile Hoseok da ona katıldığında yaşadığı her şey daha komikmiş gibi hissettirdiğinden daha çok gülmeye başladı.















berbat bir bölümdü umarım kabul edersiniz... yeni yılınız umarım güzellik dolu olur!

ANLATIM ŞEKLİ NASIL?? KÖTÜYSE NASIL OLMALI??. LÜTFEN BİR SORUN VARSA YAZIN Kİ EN BAŞTAN DÜZELTMEK VE DEĞİŞTİRMEK ZOR OLMASIN ❤❤❤❤

TEŞEKKÜR EDERİMMMM

how love goes  | yoonminseokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin