Two

408 47 29
                                        

"Tamam, başka bir evrenden geliyorlar. Geri yollayalım o zaman? Sorun ne?"

"Barry'e de Cisco'ya da ulaşamadık. Yardımına ihtiyacım var."

Tekrar cama döndü. Lena'da cama döndü ve birkaç saniye sessizce durdular.

"Lexa tam bir savaşçı ama soğukkanlı ve sakin tavırları ile bunu belli etmiyor. Clarke daha saldırgan."

"İkiliden etkilendin sanırım."

Kara göz devirdi ve ikiliyi izlemeye başladılar. Lexa Clarke'ı omzuna yatırıp saçlarından öptü ve parmaklarını Clarke'ın parmaklarına kitledi. Kara Clarke'ın yüzüğünü fark edince tebessüm etti. "Rao.. Onlar evli."

Lena ufak, belirsiz bir tebessüm etmişti. Kendini geri toparladı ve Kara'ya geri döndü. "Benden sınırsız evren içinde onlarınkini bulup senin makinene ayarlamamı istiyorsun yani."

"Evet. Aynen öyle."

"Bu imkansız Kara."

"Lena sen her şeyi yapabilirsin! Sen tanıdığım en zeki insansın."

"Cisco güçleri sayesinde onları evrenine postalayabilir. Ben yapamam."

"Onlardan alacağımız bilgilerle eleyerek gidebiliriz belki? Bilmiyorum, ama yardımına ihtiyacım var. Bu insanları bir an önce geri yollamalıyız. Burda nasıl yaşarlar bilmiyorum. Lexa'nın sırtında kılıçlar vardı Lena. Kılıç. Clarke'ın yüz ifadesini, saldırganlığını ve her yerinden çıkan 6 bıçağı görmedin mi?"

"İkisi de birer savaşçı. Onları iyi incelemişsin. Pekâla, belki biraz geçmiştelerdir?"

"Olabilir! Hadi içeri dönelim. Onlara yakın davranmalıyız. Başka türlü bize bir şey söyleyeceklerini sanmıyorum."

Kara heyecanlı bir şekilde kapıya hareketlenmişti ki Lena boğazını temizledi ve Kara ona geri döndü. "Ben bu görevden sonra bir süreliğine Metropolis'e dönüyorum."

"Ne?" Kara'nın yüzündeki neşe bir anda yok olmuştu. "Neden?"

"Kara, hâlâ hakkında öğrendiğim bazı ufak -kostüme bakarak- şeyleri sindirmeye çalışıyorum ve bu süre zarfında senden uzak durmak istiyorum."

"Oh- E-Evet. Anladım. Sen bilirsin. Beni affetmen bana yeter."

"Bilmiyorum. Konuşmak için biraz erken." Boğazını temizledi. "Misafirlerimizi DEO'da mı ağırlayacağız?"

"Aslında ben evimde misafir etmeyi düşünüyorum. Bu sıkıntıyı aşana kadar bu evrende kalacaklar nasıl olsa."

"İki misafiri nasıl ufak evinde ağırlayacaksın?"

"Bilmem. Ama DEO'da kalmaları onları mahkum gibi hissettirebilir. Mon-El'den tecrübe ettik."

Lena duyduğu isimle kafasını cama geri çevirdi. "Hangi dili konuşuyorlar?"

"Kendi dilleriymiş. Krypton'da tüm dilleri öğrendim ama bunu ilk defa duyuyorum. Onların evreninde bulunmuş özel bir dil olmalı."

"Sorun çıkaran tiplere benziyorlar."

"Ben sevdim. Bence iyi insanlara benziyorlar. Ayrıca sanırım rütbeli insanlar, kendilerinden bahsederken ilginç bir terim kullandılar ve cesaretimizi tebrik ettiler." Kara Lena'ya gülümsedi.

Lena Kara'nın bu enerjisini seviyordu. Ufak bir tebessüm etti. "Tamam, hadi dediğin gibi yapalım. Önce onlara kıyafet bulmalıyız. Böyle gezemezler."

"Rao, evet. Yamyam değillerdir değil mi?"

Lena gülümsedi. "Saçmalama Kara." Güldü.

Kara gülümsedi. "Neden olmasın?!"

"Hadi, yanlarına dönelim." Lena odadan çıktı ve yanlarına geri döndü. Clarke içeri giren ikiliyle kafasını Lexa'nın omzundan çekti ve ayağa kalktı. "Evet, ne olacak?"

Kara Lena'ya bakıp Clarke'a döndü ve konuşmaya başladı. "Sorunu halledene kadar sizi burda mahkum gibi tutmak yerine misafir etmeye karar verdik. Benim ev-"

"Benim şehirin ucunda kalan evimde sizi misafir edeceğiz. Kara'da sizinle olacak."

"Lena, gerek yo-"

"Kara, o eve sığamazsınız." İkiliye döndü. "Şöförüm aşağıda bizi bekliyor."

Lexa ve Clarke birbirine baktı. "Şöför?"

"Oh-" Kara Lena'ya baktı.

"Bu kolay olmayacak." Lena sessizce iç çekti. Kara umutsuz bakışlarını odaya yayan Lena'yı tutup masaya çekiştirdi ve yanına oturdu. Clarke ve Lexa'ya döndüler. Kara konuşmaya başladı. "Eğer eve dönmek istiyorsanız, bize güvenmelisiniz. Bana ve Lena'ya. Lena tanıyabileceğiniz en zeki insan. Sizi eve geri döndürmek için elinden geleni yapacak. Ama bize biraz evinizden bahsetmelisiniz."

[Raven: am I a joke to you?]

[Sizce Lena mı Raven mı daha zeki 😬]

Clarke Lexa'ya baktı. "Weather Dağının oyunu olabilir mi?"

"Onların kökünü birlikte kuruttuk. Artık dağ yok."

"Bize güvenmeniz için size biraz zaman tanıyabiliriz." Lena ayaklandı. "Hadi o zaman. Önce eve gidelim, sonra güzel bir yemek eşliğinde düşünebiliriz. Sonra sizi biraz dinlenmeye bırakırız. Olur mu?"

Lexa ayağa kalktı. "Pekâla, ama silahlarımızı istiyoruz. Ne olur ne olmaz."

Kara itiraz edecekken lafı kesildi. "Tamam." Lena ayaklandı.

"Alex size bir takım kıyafetler verecek." Kara Lena'yı çekiştirmeye başladı ve dışarı çıktılar. "Farklı evrenden gelmiş savaşçılar ve kılıçlarla seni aynı evde yalnız bırakamam Lena."

"Güven çemberini sen istedin."

"Clarke bize güvenmiyor. Lexa daha soğukkanlı ama karısı tarafından kolayca manipüle edilebilir. Bende gelmek istiyorum."

"Eve mi?"

"Evet. Seni onlarla yalnız bırakamam. Onları tanımıyoruz."

"İstediğimiz kadar zaman verelim, yine de bizden bir şeyler saklarlar. Mesela, senin bana güvenmen 5 yıl sürdü."

"Lena.." Kara esmer kadının eline uzandı. Buz gibi parmakları kendi sıcak parmaklarına geçirdi.

"Sakın, Kara." Lena elini çekti. "Sakın." Oradan uzaklaşırken Kara ise üzgün gözlerle arkasından bakıyordu.

"Tahmin etmiştim." Clarke'ın sesi Kara'nın sol kulağına ilişmişti. Hızlıca kafasını çevirdi. "Ne?"

Hızlı adımlarla DEO'nun başka köşesine adımlamış Lena'yı kafasıyla gösterdi. Kara Clarke'a kısa bir bakış attı ve Clarke'ın tebessümü ile tebessüm etti. "Çok mu belli?"

"Eh.."

Kara tebessüm ederek kafasını hafifçe salladı. "Ama beni bir gün affedecek."

"Evet. Bence de." Uzaklaşan Lena'ya bakmaya devam ettiler.

Deep End | Supercorp x ClexaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin