Lena ve Kara derin bir nefes aldılar. Portal önlerinde açık bekliyordu. Clarke onları uygun şekilde giydirmiş, hazırlamıştı.
"Yanlarına silah vermeli miyiz?"
"Polis barış doludur. Ve başkent. Silah sokmak yasak."
"Pekâla.." Alex kollarını birbirine bağladı.
Lena ve Kara, Clarke ve Alex'e döndü. Clarke hafifçe kafasını salladı.
**
Kara gözlerini açtığında bir ormandaydı. İçindeki gücün kuvvetlendiğini hissediyordu. Attığı her adım çok çok hafifti. Normal güçte bir adım atsa yerde delik açacak gibi hissediyordu. Lena başını tutarak etrafı izledi. Bu tertemiz oksijen..
İnsan seslerini duymalarıyla ağacın arkasına saklandılar. Biri el arabasının içinde oturan çocuğu ile kendi dillerinde konuşurken ilerliyordu. Kısa bir süre takip ettiler. Ağaçlar kesilince kafalarını dışarı uzattılar.
"Burası Polis olmalı." Lena gülümsedi. Gerçekten de Clarke'ın anlattığı kadar vardı. Çok güzeldi. Kara ağacın arkasından çıktı ve boğazını temizledi. "Hadi."
Yürüyerek insanların arasına girdiler. Kuleye vardıklarında savaşçıların görünüşleri onları ürkütmüştü.
"Ai gaf in ai op Madi kom Louwoda Kliron Kru." Kara yanlış söylemekten korktuğu cümleyi başarıyla söylemişti.
"Where laik yu kom?"
Kara Lena'ya baktı. Yardım diliyordu.
"Madi bizi bekliyor. Eğer daha fazla oyalanırsak, suçlusu sen olacaksın."
Bekçi ingilizce konuştuklarını duyunca afalladı. "Odasında, dinleniyor. Rahatsız edilmemek istediğini belirtmişti."
"Bizi görünce fikri değişecek." Kara cevapladı.
"Eğer öyle olmazsa, sizi canlı canlı yakmaktan keyif alacağım." Bekçi kapının önünden çekildi ve Kara ve Lena ile birlikte kuleye girip asansöre bindi.
**
Kapıyı çalan bekçi onay alınca içeri girdi ve Trigedasleng dilinde bir şeyler söyledi. Kara Lena'ya döndü. "Heyecanlı olmam normal mi?"
"Kesinlikle normal."
Onlara dönen bekçi ile sustular. "Gelin." Kara ve Lena içeri adımladılar. Önlerinde gördükleri esmer mavi gözlü kıza hayranlıkla baktılar. Fotoğraflarda olduğundan daha etkileyiciydi. Gözleri Clarke'a, davranışları Lexa'ya benziyordu.
"Yalnız konuşmamız gerekiyor." Kara Madi'ye bakarak konuştu. Madi ufak bir kafa hareketi ile bekçiye dışarı çıkmasını işaret etti.
"Savaşçımın dediğine göre sizi gördüğüm gibi tanıyacaktım. Ama tanımıyorum. Siz kimsiniz ve nerden geldiniz?"
"Sen bizi ağaca bağlayıp yakmadan önce, sana bir mesaj iletmeye geldik."
"Nedir?"
"Annenden."
Madi'nin çatık kaşları bir anda yumuşadı. "Başlarına bela aldıklarını biliyordum."
Kara mektubu uzattı. Madi hızlıca alıp okumaya başladı.
Hey ufaklık,
Evet, başımız belada. Ama korkacak bir şey yok. Önünde gördüğün iki insan benim dostlarım. Onlara sonuna kadar güvenebilirsin. Yakında geri geldiğimizde sana her şeyi detaylıca anlatacağım. Ama şu an acelemiz var. Kara ve Lena'yı odamıza sokmalısın. Onlara zaman ver. İstediklerini alıp çıksınlar. Sonra sapasağlam ormana ulaşmalarını sağla. Kendine dikkat et. En kısa zamanda tekrar görüşeceğiz.
-Annen, Clarke
"Yine nasıl bir belaya bulaştırdınız kendinizi.." Madi kendi kendine söylendi. "Kara ve Lena sizsiniz, değil mi?"
"Evet."
"Tamam. Beni takip edin."
Odadan çıktılar. Madi kapıdaki bekçiye döndü. "Görev yerine git."
Bekçi hızlıca kattan ayrıldı. Madi odasının kapısını kapatıp koridorda ilerlerken Kara ve Lena onu takip ediyordu.
Madi kapının kilidini açarken sordu. "Birine bir şey olmadı değil mi?"
"..Hayır."
Madi cevap vermedi. Kapıyı açtıktan sonra önünden çekildi. "Sizi burda bekliyor olacağım."
Kara ve Lena içeri girdi.
Kara koltuklara, yatağa bakarken Lena'da ortalığı incelemeye başlamıştı. Lena gördüğü kapıyı açtı ve tuvalete geldiğini anladı. Kara da peşinden geliyordu ki Lena'nın sesini duydu.
"Buldum! Saç teli buldum!"
Kara mutlulukla gülerek içeri hızla geldi ve Lena aynı anda odadan ayrılıyor olduğu için çarpıştılar.
Yavaşça uzaklaşıyorlardı ama ikisinin de tek düşündükleri aynıydı. Lena yavaşça Kara'nın gözlerine baktı. Kara'nın kesilen nefesi konuşmasıyla düzeldi. "Pardon- Heyecanlandım."
Lena yavaşça sarıldı. Kara hasret kaldığı vücuda sımsıkı sarıldı. Ne kadar sarıldıklarını bilmiyorlardı bile. Ayrılırken yüzleri birbirlerine çok yakındı. Burunları birbirlerine dokunurken Lena durdu. Kara kısaca dudaklarına baktıktan sonra gözlerine baktı. Böyle bir hamleyi o yapmamalıydı. Sadece alnını alnına dayadı. Lena derin bir nefes verdi. Onun da kafasında değerlendirdiği tam da buydu. Sadece ayrıldılar ve saç telini özel bir pakete yerleştirdiler. Ağızlarından tek kelime dökülmedi. Odadan çıktıklarında Madi ormana götürmek için onları bekliyordu.
**
Kara ve Lena portalı açtı. Madi'ye baktılar. Genç kız üzgün duruyordu. "Hey, en kısa zamanda sana dönecekler."
"Biliyorum." Ufakça tebessüm etti. Onları sevdiğimi iletin."
Kara ve Lena kafalarıyla onaylayıp portaldan geçti.
[Yeni bölüm için 15 vote ve 20 yorum 🥺]
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deep End | Supercorp x Clexa
Fiksi PenggemarDevam kitabıdır. Zorunlu olmasa da önce "We'll get through this, together | Clexa" kitabını okumanızı tavsiye ederim. Clarke ve Lexa'nın yolu bir şekilde National City'e düşerse ne olur? Kendi yoğun hayatında boğulup giden Kriptonlu Kara bu sıkıntı...