Clarke ormanın tertemiz havasını içine çekti. Lexa ortalıkta yoktu. "Zaman farkı oluşmuş olmalı." Polis'in ormanlarından ayrılıp kulenin olduğu tarafa yürümeye başladı. Onun sınırdan geçmesiyle her yer hareketlenmişti. Wanheda'nın dönüşü halkı birbirine katmıştı. Haberin yayılışı hızlı olmuştu.
"Sonunda gelebilmişsiniz!" Madi'nin sesi kulaklarını doldurunca mutlulukla kızına döndü ve sarıldı.
"Lexa nerde?"
Madi'nin sorusu ile Clarke'ın yüzündeki gülümseme hızla söndü. "O gelmedi mi?" İçinden geçirdi. Ama kimseyi endişelendiremezdi. Tebessüm etti ve boğazını temizledi. "Bizim işimiz uzadı biraz tatlım. Kıyafet almaya geldim."
"Kıyafet mi?"
"E-Evet." Clarke güldü. "12 klan sana emanet Madi. Ciddiyim. Bizim biraz araya ihtiyacımız var."
"Tamam... Ama çok özletmeyin kendinizi."
"Dikkatli ol."
"Sende. Sizde."
Clarke ormana geri döndü. Madi arkasından bağırıyordu. "Hey! Kıyafetler!" Clarke elini cebine attı ve Kara'nın ona verdiği cihazın tuşuna basıp hızlıca düşünmeden portaldan geçti.
**
Clarke kollarından tutulup yere diz çöktürülmüştü. Alex o tarafa ilerlerken dosyalara bakıyordu. Kafasını kaldırınca Clarke'ı görmeyi beklemiyordu.
"Clarke?"
Kara Alex'in peşinde arkasından geliyordu. "Ne?" Kara ablasına yetişti ve diz üstünde duran Clarke'ı gördü. "Clarke?!"
"Selam, Kara."
"Şu an büyük deja vu yaşıyorum. Bu evrende ne arıyorsun? Lexa nerde?"
"Bilmiyorum."
**
Kara yanında Clarke ile birlikte DEO'dan ayrılmış, L-Corp'a yol alıyordu. İçeri girerken de Barry'i arıyordu ama Barry telefonunu duymuyordu. Lena'nın asistanı Kara'yı görünce hızlıca yanına geldi. "Hoş geldiniz Ms. Danvers. Sizi bir süredir buralarda görmemiştim."
"Ailemin yanında tatildeydim." Tebessüm etti. "Bu da Clarke, akrabam olur."
"Tüm aile sarışın ve mavi gözlüsünüz sanırım." Asistan güldü. "Neyse, zamanınızı çalmayayım. Ms. Luthor odasında."
"Teşekkürler."
İkili asansöre ulaştığında ölüm sessizliği kaplamıştı ortalığı. "Anlatmak ister misin?"
"Eve gittim. Madi ile sarıldık. Lexa benden önce geldi sanıyordum. Ama Lexa'nın nerde olduğunu sordu."
"Hey, onu bulacağız Clarke."
Clarke sessizce yüzüğü ile oynuyordu. Tanrı bilir parmağında attırdığı kaçıncı turdu.
"Cisco'ya ulaştığımızda halledeceğiz." Asansörün kapısı açıldı. Kara hızlıca ofisin kapısına adımladı ve çaldı.
"Gir."
Aksan dolu sesin etkisinden çıkmaya çalışırken kapıyı açtı. Lena eşya toparlıyordu. "Lena-"
"Kara, konuşmuştuk. Clarke ve Lexa gitti görev bitti. Bende Metropolis'e gidiyorum. Kafamı dinlemem lazım."
"Hayır, bir sorun var."
"Uzatmanın anlamı yok. Son bir görev son bir görev diyerek beni burda tutuyorsun Kara. Anlamıyor musun? Senden. Uzak. Kalmak. İstiyorum. Bana yıllardır yalan söyledin. Bana güvenmiyorsun! Bana karşı hislerin olduğunu sanıyordum ama daha kim olduğunu bile bilmi-"
Clarke Kara'nın arkasından çıktı. "Gerçekten bir sorun var."
"Clarke?"
"Lexa kayıp."
Gerçekten bir sorun vardı. Lena Kara'ya baktı. Kırgın ve üzgün gözüküyordu. Yeni çıktığı toplantının verdiği gerginlikle ağır konuşmuştu.
"Kara-" Lena masasından uzaklaşıp kapıya doğru adımladı.
"Cisco'ya ulaşamadık." Kara Lena'nın lafını kesti.
Clarke yutkundu. Ortam son derece gerilmişti. Ama şu an karısını düşünmek zorundaydı. "Tekrar kayıplara karıştı."
"Barry?" Lena mecburen konuya döndü.
"Arıyorum ama ulaşamadım."
"Yanına uçsan-"
"Arıyor!" Kara telefonu açıp hoparlöre aldı. "Barry, Cisco-"
"Evet, gelmek üzereymiş."
"Geri gelmekten bahsediyorsun yani."
"Ne? Hayır. Konuştuk ya. Earth-29'a gidecek 2 kişi vardı."
"Cisco gelip onları götürdü. Ama birkaç sıkıntı çıkmış sanırım. Clarke yanımızda. Ama Lexa kayıp."
"Ne? Kara neyden bahsediyorsun? Cisco daha gelmedi ki?"
Üçlü birbirine baktı.
"Sabah evime gelen Cisco kimdi o zaman?" Lena sordu.
Barry ve Kara aynı anda konuştu. "Shapeshifter!" (Şekil değiştiriciler)
**
Clarke Lena'nın koltuğuna oturmuş, parmaklarını birbirine geçirmiş, dirseklerini dizlerine koymuştu. Stresle bekliyordu.
"Kimin Lexa ile ne işi olabilir ki?" Kara sordu. Lena düşünüyordu. "Lexa'yı eşsiz yapan şeylerden biri ne? Bu evrende."
Üçü de aynı anda konuşup birbirine baktı. "Night Blood!"
Lena hızlıca bilgisayarının başına oturdu. "Bu bilgi sadece benim kayıtlarımda var. Kimse o bilgilere erişim sahibi değil."
"Annen."
Lena Kara'ya baktı. "Hayır. O değil. Değildir."
"Lena'nın annesi Lexa'yı ne yapsın?" Clarke sordu.
"Annem... Bilim insanı. Böyle şeyler ilgisini çeker."
"Dene(k)-" Kara konuşacaktı ki sustu. Lena dişlerini sıkıyordu. "Tamam, sakin olun. Lexa'yı bulacağız."
Sessizce kendi kendine mırıldandı. "Sonsuz olasılığın içinde kaybolmuş olsa bile."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deep End | Supercorp x Clexa
FanfictionDevam kitabıdır. Zorunlu olmasa da önce "We'll get through this, together | Clexa" kitabını okumanızı tavsiye ederim. Clarke ve Lexa'nın yolu bir şekilde National City'e düşerse ne olur? Kendi yoğun hayatında boğulup giden Kriptonlu Kara bu sıkıntı...