3.Bölüm

1K 41 44
                                    

Keyifle okursunuz inşallah

Yatağımda yatarken aynı zamanla tavanla bakışıyor ve düşünüyordum eğer Ahsen başkan hayatıma girmeseydi, beni dünyaya getiren kadın babama ihanet etmeseydi neler olurdu diye. Hatırlatmak istemesem de hatırlıyorum onu sadece kendini düşünür, beni görmezdi. Babam işe gidince sofrayı toplar gelene kadar beni aç bırakırdı. Sürekli su içerdim açlığımı hissetmemek için. Nefretle bakardı bana.

"Eylül annecim sana sesleniyorum kuzum." diyen annemle düşüncelerimden çıkmıştım.

-"Anne duymadım bir şey mi dedin?"

"Meyve getirdim annem yanında badem de var seversin diye. Ne düşünüyordun öyle sen yoksa yine bilmiyor musun?" diye dalgasını geçiyordu canını sevdiğim.

-"Yok anne bu sefer biliyorum ."

"Hmm. İyi bakalım hadi ye şunları yüzün kaşık kadar kaldı zaten." Bunu demesiyle gözlerim dolmuş hızla sarılmıştım canıma can katana." Kızım noldu? Niye ağlıyorsun güzelim. Dökme incilerini beni de ağlatacaksın." Yüzüne bakıp "Sen niye bu kadar iyisin niye beni seviyorsun?" diye sordum yanağını okşarken." Eylül'üm o nasıl söz ben yavrumu nasıl sevmem" dedi gözlerimi silerken. "Az ilgi istedik başkanım ne var yani" dedim göz kırparak.

"Benim miniğim ilgi mi beklermiş gel bakalım sen buraya" dedi yatağa yerleşerek dizine iki kere vurdu. "Yok artık ! Anne yaa"

"Anneye yaa denmez" deyip elimden tutup dizine yatırdı. Saçlarımı okşayarak "Taner ne yaptı diye soracağım ama neyse yarın sabah konuşuruz annecim, uyu hadi zaten meyveni de yemedin, sarılınca kemiklerin batıyor" diye söylenirken yanağımı öpüp saçlarımı sevmeyi ihmal etmiyordu. Aklıma gelen şeyle hızla doğruldum "ANNE BEN NAMAZ KILMADIM" diye bağırıp. Arkada şaşkın bir Ahsen başkan bırakarak banyoya koştum.

Sabah gayet mutlu bir şekilde uyanmıştım. Hava yine ve yine çok sıcaktı ona göre giyinsem iyi olur sanırım. Kıyafetlerimi hazırlayıp kısa bir duş almıştım. Altıma kot şortumu giyip üstüme gri bir tişört geçirdim. Çantamı aldığım gibi evden çıkmıştım kaçmışta olabilirim bilmiyorum. Annem Taner'i soracaktı ve ben o boş insanı şuan konuşmak istemiyordum. Durağa doğru ilerlerken üstüme gelen bir arabayla ne yapacağımı şaşmış ve kendimi kaldırıma doğru atmıştım. Araba ani bir frenle durdu. Kapının açılma sesiyle "Nerden aldın sen ehliyeti. Ara sokakta bu kadar hızlı gidilir mi? Ya ben değil de bir çocuk olsaydı." dedim kanayan ellerime bakarken. "Sen kendini atmasaydın ben zaten duracaktım hem kaldırım yerine niye yoldan yürüyorsun?" diye sordu.

-"Cidden mi zaten ben de biliyordum arabanın duracağını aksiyon olsun diye kendimi yerlere atıyorum. Hem sana ne nereden yürürsem yürürüm kimi ne ilgilendirir." dedim yüzüne bakarak.

Dikkatimi çeken tek şey gözleriydi, ela gözleri ama bana bakmıyordu. "Sen de tüm belaları üstüne çekiyorsun ben ne yapabilirim" dedi bakışları hala bana değmezken. Onu hiç takmayıp yani takmıyormuş gibi davranıp. "Allah'ım neden tüm belalar beni buluyor ya." Ela göze dönüp "Sen dedin diye demiyorum bunu ,yanlış anlama ayrıca nerden biliyorsun belaları çektiğimi" dedim.

Yoluma devam ederken arkamdan "Ben özür dilerim hem yaptıklarım hem olacaklar için."diye seslendi. Ne diyordu bu ya "Olacaklar için mi?" diye arkamı döndüğümde ne araba vardı ne ela göz. Durağa geldiğimde otobüsü kaçırmış olduğum gerçeği yüzüme sertçe vurulmuştu. Hep annemi ektim diye oldu bunlar hep ah anne ah bekle şimdi bir saat.

Nihayet otobüse binmiştim. Şaka gibi gerçekten oturacak yer yoktu. Bir daha annemi ekmicem Allah'ım, bugünlük ceza yetmez mi.

Arkamdan fısır fısır konuşan teyzeler sanırım duymadığımı zannediyor olacaklar ki benim hakkımda konuşuyorlardı "Şuna bak şuna annesi babası yok mu acaba bunun yarı çıplak dışarı salmışlar az edep yahu sonra yok taciz edildik diye söylenmeye başlarlar önce giyin öyle çık, dinimiz böyle mi emrediyor."diye konuşuyorlardı normal bir şekilde teyzeye dönüp

YARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin