Ne kadar tuhaf değil mi?" Bu sefer yaşadıklarımı düşünerek kurmuştum cümlemi. Belkide bu şekilde başlayabilirdim teşekkür etmeye. "Tuhaf olan ne?" Mirza'nın dikkatini çekmiş olacak ki, konuşmama kayıtsız kalmadı. Başımı Mirza'ya çevirip gözlerine baktım. "Sana güvenmemem gerekirken, kendimi yanında güvende hissetmem," ettiğim itiraf beni bile şaşırtırken, Mirza'nın ifadesizliğini koruyarak kaşlarını çattığını gördüm. "Yanımda kendini güvende mi hissediyorsun?" Öyle bir tınıyla konuşmuştu ki, cevap dahi vermemi beklemeden sert sesiyle tekrar konuştu. "Hissetme, etrafımda dolaşma, ben senin o küçük hayal dünyana sığamayacak kadar fazlayım," dedi derin bir nefes alıp gözlerini yumdu. Sinirlendiği boyun damarların belli oluyordu. "Be-n ben sadece güven verdiğini söyledim," bu adam benim dengelerimi alt üst ediyordu. Neden bu kadar sinirlenmişti ki? "Söyleme anladın mı? Yanımda olma, ben güvenebileceğin en son kişiyim. O heriflerin yarım bıraktığı işi benim tamamlamayacağımı nereden biliyorsun?" Mirza sesini yükseltip konuşurken, kurduğu cümleler yaşadığım iğrenç olaydan sonra kalbimin sızlamasına neden olmuştu.