Kiwi

629 82 26
                                    

"Wooyoung! Aç artık şu telefonu kimse bir uyutmadı sabah sabah."

"Aptal bu kadar geç yatarsan olacağı bu! Kargalar yedikleri boku kustular biz hala yatıyoruz."

"Sabah sabah bu enerjiyi nereden bulduğunu sorgulamayacağım yeter ki telefonun sesini kapat, susmadı sabahtan beri."

Yan tarafımda olan telefonu alıp neredeyse yapışarak uyuduğum San'dan biraz uzaklaşıp yatakta dikleştim. "Alo?"

"Oğlum nasılsın?" San da annemin sesini duymuş olacak ki yüzünü bana dönüp elimi tuttu. Kaşlarımı çatıp sakince cevap verdim. "İyiyim anne, sen nasılsın?"

"Ben de iyiyim, ne olsun işte. Dışarda mısın?"

"Hayır değilim. Neden sordun?" dedim San'a garip bakışlarımı gönderirken. "O kadar uzun süre telefonu açmayınca işin var sandım. Neyse ki evdeymişsin, bir on dakikaya orada oluruz, güzel karşıla beni..." sessizce ekledi. "...ve kocanı." San yavaşça üstünü okşadığı elimden elini çekti. Annem konuşmaya devam etti.

"Sakın itiraz etmeye kalkma, olmaz öyle eşlerin arasında kavga."

"Anne ister kabul et ister etme ama onun içinde olduğu bir eve girmem. Üstelik evde değilim ben." Annemin ağzından şaşkınlık dolu bir kaç nida döküldü hemen sonra yalan söylediğimi ima etmeye başladı.

San bıraktığı elimi tutup kendine doğru çekip elimin üzerindeki deriyi çekiştirmeye başladı. İstemediği şeyler olunca farkında olmadan çocuk gibi dudaklarını büzüyordu, şuan olduğu gibi. Biraz daha ona bakarsam tüm ciddiyetimin uçup gideceğini bildiğim için gözlerimi ellerimize kilitledim.

"Daha demin dışarıda olmadığını söyledin Wooyoung, beni üç yaşında çocuk mu zannediyorsun?"

"Dışarıda değilim zaten anne." Hangi hitap şeklini kullanmam gerektiğini düşündüm kısa bir süre. "Erkek arkadaşımın evindeyim."

Annem bir süre sustu sonrasında yine soru sordu. "Yunho'nun evinde misin? Alabiliri-"

"Anne. Sevgilimin yanındayım."

"Ne?" Hem annemin hem de Seonghwa'nın sesini rahatlıkla duyabilmiştim. "Ne demek sevgilimin yanındayım?

"Ve Seonghwa evde olduğu sürece oraya gelmem, siz eve geçince seni almaya gelirim." Telefonu kapatıp tekrar uzandı yatağa. "Ne yapacaksın?" Bana yönlendirilen soruyla bıkkınca nefesimi verdim. "Her şeyi anlatacağım, onun da bilmeye hakkı var sonuçta. Annemler eve varınca annemi almaya gideceğim sonra ya onu evine bırakırım ya da otele falan gideriz."

"O zaman buraya gelirsiniz. Zaten her şeyi anlatacağını söyledin." Kafamı olumlu anlamda salladım. Kolumu ona sararken ofladım. Eliyle saçlarımı okşadı. "Şşş, ne kadar kötü olabilir ki?"

.....

Arabadan inmeden kornaya abandım, tek yapmam gereken sakin olmak ve bağırmamaktı. Kapı açıldı ve içinden önce annem sonra Seonghwa çıktı. Annem bana yaklaşırken Seonghwa kapıya yaslanıp bize bakmaya başlamıştı. Samimiyetine inansam gerçekten çok pişman olduğunu rahatlıkla söyleyebilirdim.

Annem yanımdaki koltuğa oturup yüzüme bakmadan konuştu. "Kapıda valizim var." Oflayarak kapıyı açtım, arabadan uzaklaşırken annemin "Bana oflama Jung Wooyoung!" nidasını duyduğumda gözlerimi devirdim.

Kapıya yaklaştığımda gözlerim bavulu aradı hemen sonra evin içinde olduğunu gördüm. Seonghwa'ya bakmadan içeri girip bavula uzandım. "Wooyoung." Duymazlıktan gelerek küçük bavulu aldım. Seonghwa kapının önünde durup geçmeme izin vermedi. "Wooyoung, pen çok pişmanım." Sakin kalmaya çalışarak cevapladım. "Hangimiz için?" Kısa bir süre sadece bana baktı. "Harika." Dedim omzuna çarpıp çıkarken. "Wooyoung!"

Elimdeki küçük bavulu arka koltuğa atıp öne geçtim. San'a yola çıktığımızı haber vermek için kısa bir mesaj attım. Arabayı çalıştırıp sakinleşmek için bir süre bekledim. "Hoş geldin anne."

"Oğlum." Sesi yumuşamıştı, bu durum daha da rahatlamamı sağlamıştı. "Seonghwa'yı affedeceksin değil mi?"

"Anne yine başlamayalım istersen." Moralime hemen sıç zaten. "Ama oğl-"

"Anne Seonhwa'yı affetmeyeceğim hatta ne var biliyor musun? Seni sevgilimin arabasıyla sevgilimin evine götürüyorum."

"Asla onun evine gitmem. Asla."

"Tüh! Geldik bile."

Kocaman binanın alt katıdaki otoparka indirdim arabayı, park ettikten sonra annemin valizini aldım. San da otoparka inmişti. "Anne hadi in arabadan. Çocukluk yapma." Annemin kapısını açarken söylendim. Kafasını öbür tarafa çevirdi. "Sen bilirsin, arabada kal o zaman." Kapısını kapattım.

San'ın yanına gidip karşısında durdum, tek elini yanağıma koyup kafamı bir sağa bir sola çevirdi. Sonra diğer eliyle bileklerime baktı. "Seonghwa bir şey yaptı mı ya da bir şey söyledi mi?" Kafamı olumsuz anlamda salladım. "Sadece pişmanım dedi, o kadar." Kafasını sallayıp kısaca öptü beni.

"Annen beni öldürecekmiş gibi bakıyor."

"Emin ol, elinde olsa seni öldürür." Kollarımı boynuna sardım o da elini belime sarıp kafasını boynuma yasladı. "Annen geliyor." Kıkırdadım. Annem yanımızdan hızla geçerken seslice söylendi. "Bir de benim yanımda koklaşıyorlar, terbiyesizler."

San'ın yüzü düşse de ben gülünce o da gülümsedi. "İşimiz zor desene." Yerdeki bavulu alıp annemin peşinden gitmeye başladı. "Bayan Jung, bu taraftan gideceğiz." Annem ters ters San'a bakıp dediği yüne gitmeye başladı. Gözlerimi devirerek onları takip ettim.

.

.

.

Şapşal bir küçük sinek dolanıyor klavyede yicem tipini, sinirli sinirli yürüyor bir de. Bir basıcam kafasına ölücek ama hala bir o tarafa bir bu tarafa yürüyor UWUUAGHAGH YİCEM. Sarhoş gibi. Sinirli bir kiviye benziyor.

Galiba arkadaş olduk ve adını Kivi koydum bu arada. Kivi'yi sevin. O çok tatlı. Başlık bu yüzden Kiwi ehehuehuehu

Bu arda değinmek istediğim bir konu var. Öhömm bu ficin tüm bölümlerinin okunma sayıları elli üç, elli altı, altmış falan ama Smut bölümü doksan üç... yani niye? ASDSBUHDUYXQ

Neyse kendinize dikkat edin hasta falan olmayın veee Kivi'yi sevin o sevimli, sinirli, sarhoş minik ve ince bacaklı bir sinek. Şuan cama yapışmış ama yan taraftaki açık camdan dışarı çıkmıyor tersyüzemojisi*

Oy ve yorum plss.

Hoşçakalın~

The Other Guy † WoosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin