14.11

572 71 43
                                    


San kapıyı açıp annemin geçmesi için kenara çekildi. Annem beklendiği üzere bokluk yapmak için San'ın elindeki bavulunu alıp kendince sinirle bir şeyler söylendi. San'ın gözlerini devirmemek için olan yoğun çabasına gülümseyip yanağını öptüm. Elini tutup içeri çekiştirdim. 

Annem hala masanın üzerinde duran kahvaltıdan kalmış bir kaç tabağa bakıp kafasını sağa sola salladı. "Hiç öyle bakma anne, apar topar aramasaydın böyle olmazdı." Bir şey söylemek üzere açtığı ağzını birbirine bağlı olan ellerimizi görmesiyle kapatıp yalandan öksürdü. Bu 'çaktırmadan aynıma gel' demekti.

San'ın elini bırakıp ona yaklaştım, koluma girip beni  pencerenin önüne çekiştirdi. Fısıldadı -söylediklerini San'ın da duyması istediği için daha çok bağırıyormuş gibiydi-. 

"O da mı bizimle kalacak? O varsa ben burada kalmam."

"Anne burası onun evi ve eğer çok rahatsız oluyorsan seni otele bırakabilirim." Annem bana şu çocuk gitsin seni boğarak öldüreceğim bakışlarını attıktan hemen sonra sahte bir kahkaha attı. "Yok canım ne gerek var." 

"Wooyoung-shi?" Gereksiz hitabıyla gülümsedim, annemden çekiniyordu. Annemin omzuna dokunup San'ın yanına gittim. Kulağıma yaklaşıp fısıldadı.

"Ben otelde kalırım bu akşam, siz rahatınıza bakın." Gözleri kafamın üzerinden anneme kaydığında bir adım geriledi. "Sannie, gerçekten buna gerek yok. Eninde sonunda sana alışacak."

"Yine de bu gecelik siz yalnız kalın, hem konuşmanız için de fırsat olmuş olur. Hmm, ne dersin?" 

Kafamı olumlu anlamda salladım, hala gitmesini istemiyordum o ayrı. Annemin etrafta dolaşmasını fırsat bularak dudaklarına dudaklarımı bastırdım. Ellerini hemen belime yerleştirip hafifçe okşadı. Dudaklarımızı ayrıldıktan sonra kollarımı ona sardım. "Teşekkür ederim Sannie." Saçlarımı öptü cevap olarak. 

Annem yanımıza geldiğinde yanlış bir şey yapıyormuşuz gibi hızla ayrıldı benden. Sadece gözlerimi devirmekle yetindim. Elini boyunlu kazağının boynuna gitti, biraz genişletip boğnunu kaşıdı.  

Annem pembeleşmiş yanaklarıyla konuşmaya başladı. "Nerede uyuyacağım diye bakınıyordum. Oğlum iki kişilik yatakta biz yatarız tabii çarşafları kirliye attıktan sonra." San öksürmeye başladı sakinleştiğinde ise kıpkırmızı olmuştu. Ben ise sadece öylece bakakalmıştım.  

"Her neyse." dedi annem garip ortamı dağıtmak için. "Gidiyor mu?" San hafifçe kafasını salladı. Hemen sonra alnımı öpüp evden çıktı. Arkasından bakakaldım, kesinlikle daha fazla kızarmalıydı. 

"Neden?" Annem burada olduğunu hatırlattığında ona döndüm. "Her şeyi anlatacağım, kahve ister misin?" 

.

.

.

"Ve şimdi de böyleyiz. Şimdi anladın mı canın oğlun Seonghwa'nın ne bok olduğunu? Bir de sana gelmiş utanmadan, kim bilir ne anlattı sana? Gerçi merak etmiyorum artık." 

Annem elindeki kahve bardağını masaya koyup ellerimi tuttu. "Oğlum, Seonghwa evliyken onunla bile yatıyorsa seni aldatmaz mı bu çocuk?"

"Anne, bilmediğini söyledim." Annem ellerimin üstünü okşamaya başladı başparmaklarıyla. 

"Yine de bana senin için doğru kişiymiş gibi gelmiyor." Dudaklarını hafifçe büzerek söylediğinde yumuşamamak için bakışlarımı kaçırdım.

"Seonghwa doğru muymuş benim için anne? Onu başından beri seviyordun bak şimdi n'oldu?"

"Ama-" 

Çalan telefonumu elime aldım, annem de bakışlarını odada gezdirmeye başladı.

"Bebeğim?" 

"Hmm?"

"Konuşma nasıl gitti?" Koltuktan kalkarken telefonu omzum ve kulağım arasında sabitleyip kahve bardaklarını aldım. Mutfağa giderken cevapladım. "Sanırım iyiydi, sana ısınıyor gibi." dedim sesimi biraz yükselterek. Annemin bizi dinlemeye çalıştığını biliyordum. 

"Oh, kendimi yiyip bitiriyordum. Ne kadar rahatladığımı bilemezsin."

"Yine de çok rahatlama bebeğim, hala şüpheleri var bazı konularda. Biliyorsun Seonghwa'yı çok seviyordu, beni aldattığı şokunu atlatamadı bir türlü." 

"Olsun, beni senin yanına yakıştırsın bana yeter."

"Çarşaf olayından sonra yakıştırmasa da yakıştırmak zorunda artık." dedim. Anlam veremediğim bir şekilde çok utanmıştı bu durumdan. "Off hatırlatma, rezil olduk kadına. Bana ısınma ihtimali sıfır şuan." 

"Sannie, bak ben annemi tanıyorum. Sana ısınacak, sen rahat ol unutur bu olayı iki güne. Hem sen söyle bakalım annemden niye bu kadar çok çekiniyorsun?"

"Ben küçükken annemi çok görmedim, hep meşgul ve mutsuzdu. Annen sana çok değer veriyor, senin için her şeyimi verebileceğime emin olmalı ki mutlu olsun. Böylece annen mutlu olabilir. Aslında bilmiyorum, böyle aklımdakileri söze dökünce çok bencilce geldi kulağıma."

San'ın annesinin öldüğünü biliyordum, intihar etmişti.

"Sannie~ Yanına gelmemi ister misin?"

"Hayır, gerek yok. Ben eğer konuşanız iyi geçtiyse yarın kahvaltıya gidelim mi diye sormak için aramıştım."

"Annemi ikna ettiğimde sana yazacağım. Seni seviyorum bebeğim."

"Ben de seni seviyorum Wooyoungiee." 

Derin bir iç çektim. Annemin yanına giderken bağırmayı ihmal etmiyordum.  

"Anneeee! San diyor ki yarın kahvaltıya gidelim." Annemin tepkisini ölçmek için yüzüne baktım ve devam ettim. "Hep birlikte, üçümüz." Annem hızla kaşlarını yukarı kaldırdı, kafasını iki yana sallarken 'hayır' nidalarını dile getirmekten çekinmiyordu. 

"Anne, kaynaşmanız için. Hmm, olmaz mı?" 

"Hayır." 

"Anne, bak lütfen lütfen lütfeeeen." Anneme sırnaşıp teklifi kabul ettirmeye uğraşırken annem elleriyle yüzümü yüzünden uzaklaştırmaya çalışıyordu.

"Tanrı aşkına Wooyoung, çocuk musun? Aman tamam git söyle, en iyi mekanı isterim ama öyle her yerde yiyemem ben." 

Annemin yanağını öpüp, San'ı aradım.

.

.

.

Bu fici bok ettiğime inanamıyorum, bunun pişmanlığını üzerimden yıllarca atamayacağım sanırım. Neyse öyle bir gündü işte. Bölüm geç geldiği için üzgünüm, aklımda hiçbir şey yoktu ki hala yok. Sebepsiz sebepsiz ilerliyor fic. 

Erva bilmem kaçıncı kez kaykaydan düşmesine rağmen hala beş şarkı bitene kadar kaykaydan düşmezsem bana marketten istediğim her şeyi alırsın diyerek benimle iddiaya giriyor. Her düştüğünde bahane bulup tekrar iddiayı baştan alıyor . Her neyse öyle bir gündü. Hata varsa kusura bakmayın.

Ha bir de sebepsiz yere kendimi kırgın bir pattis gibi hissediyorum bana kol kanat gerin.

Neyse görüşürüz kendinize dikkat edin.

Oy ve yorum pls gerçi ben olsam özellikle son bölümleri oylamam ama yine de siz oylayın. hehetmongülüşü*

Ha bir de okunmalar baya düşmüş. Bu cümleyi uzatırsam kendimi gömmeyi durduramayacağım hoşçakalııııııın!!

Ha bir de seongsang veya hongjong okur musunuz? Taslaklarda var ikisi de @irenicbabein fici ama olsun. eheuheu neyse byeee

The Other Guy † WoosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin