"hi daddy"

595 57 39
                                    

San

Wooyoung elindeki kahveden bir yudum daha aldıktan sonra karşımızda oturan yönetmene döndü. Adam bizi reklamı bu şekilde yapmamıza ikna etmeye çalışıyordu. Aslında benlik pek sıkıntı yoktu, cıngar çıkarmadığına bakılırsa Soyeon da kabul etmiş gibi görünüyordu. Her ne kadar bunu nasıl kabul ettiğini anlayamamış olsam da üzreinde fazla düşünmemeye karar vererek yönetmene döndüm.

"Kısacası anlatmaya çalıştığım şey şu; önümüzdeki hafta Onur Haftası. Hem siz şirket olarak onur haftasını kutlamış olursunuz hem de sizi artık birlikte görmek isteyen bir sürü hayranınız var. Bu reklam onları kendine çekecek ve bu parfüm satışlarını mutlaka iyi yönde etkileyecektir. Üstelik Bay Jung'un sahne performansından sonra hızla büyüyen bir hayran kitlesi oluştu. Bu reklam ikinizin de ününü arttıracaktır."

Wooyoung'a döndüğümde onun da bana bakmakta olduğunu gördüm, kararsız görünüyordu. Bacağının üzerindeki elini tuttum o sırada yönetmen izin isteyip ayaklanmıştı. Yönetmen biraz uzaklaştıktan sonra tekrar Wooyoung'a döndüm. 

"Ne düşünüyorsun?" 

Dışarı kesik bir nefes verdi. "Aslında bilmiyorum, benim için harika bir fırsat sadece ortada çok fazla homofobik insan var. Senin bundan kötü etkilenmeni istemiyorum." 

"Bana bir şey olmaz endişelenme sen, şirket kötü etkilenecek diye düşünüyorsan hiç kafanı yorma. Hem paramız olmasa ne olur? Ben sana sahibim,sen de bana. Ve Tanrı aşkına Wooyoung, benim zengin olmadığım bir paralel evren bile yok." 

Uzun olmayan saçlarımı uzunlarmışcasına arkaya atıyormuş gibi yaptım. Kıkırdadığında kollarımı açtım bana sarılması için. Çünkü biliyordum ki endişesi insanların salak saçma düşünceleri yüzünden ayrı kalmamamız ve üstesinden gelemeyeceğiydi.

Oturduğumuz sandalyelerin kol koyma yerinin olmamasından dolayı kolayca bana sokuldu. Tek elim belini kavramışken diğer elimle saçlarını okşuyordum. Sessizce söyledim. "İyi olacaksan benim için sorun değil, önümüze gelebilecek hert⁵ttty zorluğu atlatabiliriz. Bu karşılaştığımız ilk dalga değil. Biliyorsun değil mi?" 

Usulca kafasını salladı. Saçına bir buse kondurdum. Belime sardığı kollarını iyice sıktı. Sabahki olay aklıma gelince hem gergin havayı dağıtmak için hem de günlük sinirli Wooyoung dozumu almak için gülerek konuştum.

"Wooyoung, acaba cidden hamile misin?" Dudaklarından abartılı bir şekilde "ya" nidası dökülürken belimi cimcikledi.

"Ne! Hamile gibi davranıyorsun!" Beni cimciklemeyi bırakıp gıdıklamaya başladığında kollarımla vücudumu gizlemeye çalıştım. "Sus Choi San, komik değil!"

Bu cümleyi kızarak söylese de yüzündeki gülümseme tam tersini anlatıyordu. Elini gıdıklamak için boynuma uzattığında boşluğundan yararlanıp ben onu gıdıklamaya başladım.

Kıkırdamalarının arasından durmamı söylemeye çalışıyordu. İnadına daha çok gıdıklamaya başladım aynı zamanda "Sen misin beni gıdıklayan ha? Sen misin?" gibi birbirinden saçma cümleleri de ardı ardına sıralıyordum.

"Tamam San, dur artık düşüreceğim!" Gözlerini büyüttükten sonra hemen "Düşeceğim!" diye düzeltti kendini.

Ne dediğini çok net duymuştum ama tercihim duymazlıktan gelmek tarafındaydı. Anlaşılan Wooyoung kendini bir şeylere kaptırmaya başlamıştı ve ben biliyordum ki Wooyoung kendini bir şeylere kaptırınca sonu genelde iyi bitmiyordu.

Bu yüzden hamilelik konusunu bir daha açmayacağıma dair karar verirken gülümsememi bozmadan yavaşça Wooyoung'u gıdıklamayı bıraktım.

O da soluklanırken başını tekrar omzuma koydu. Kısa bir süre sonra da reklamla ilgili değiştermek isteğini şeyleri anlatması için yönetmenin yanına gitmek için ayaklandığımızda ellerimizi kenetledim. Şimdiden çok yorulmuştum ve eve gitmek istiyordum.

.
.
.

Eve gelmemiz biraz uzun sürdüğü için saat epey bir geç olmuştu. Kıyafetlerimi değiştirme zahmetine bile girmeden kendimi toplanmıs yatağa attım. Wooyoung odaya girdiğinde önce hızlıca giyinmiş sonra kendini benim yanıma atıp üzerimi değiştirmem için söylenmeye başladı.

Eliyle göğsüme hafifçe vurup yaklaşık onuncu kez tekrarladı. "Hadi kalk!" Biraz daha uzandığımı görünce ayaklarıyla beni yataktan itmeye başladı. Yorgunca nefesimi dışarı verip ayağa kalktım.

Gömleğimi çıkardığımda Wooyoung yarı kapalı gözlerine aldırmadan sesli bir ıslık çaldı. Annesi kendi evine gittiğinden ve Seonghwa ile resmi olarak boşandıktığından beri çok daha azgın bir hali vardı. Uykulu bir şekilde güldüm.

Pantolonumu da çıkardığımda sırt üstü yatan sevgilim yattığı yerde yan dönüp kendi kalçasına vurdu.

"Hi daddy!"

Kafamı iki yana salladığımda o da kıkırdadı sonra gözünü kırpıp "I'm ready!" dedi. Ona eşlik ederek iki elimi saçlarıma atıp onları geri taradım. Havaya kısa süreli bir öpücük bırakıp göz kırptım. Kıkırdaması küçük çaplı bir kahkahaya dönüştüğünde elime geçirdiğim eşofmanı giyerken o da yorganın içine girip usulca beni beklemeye başladı.

Onu çok fazla bekletmeden yanına uzandım. Hemen ısıtmıştı yatağı. Kolumu kafasının altından geçirdim, o da hemen kolunu çıplak belime sarmıştı. Saçlarını okşarken mayışmaya başlamıştım.

Wooyoung'a baktığımda onun çoktan uyumuş olduğunu gördüm. Gözlerimi kapatıp uykunun beni alıp götürmesini beklerken gözümde canlanan birkaç hayal karnıma kelebeklerin konmasını sağladığında ayaklarımı hareket etmekten kendimi alıkoyamadım.

Uyuyan sevgilime bakmak için açtım gözlerimi, uyku sersemliğiyle -tabii aklımda dolanan yeni hayallerinde etkisi de baya vardı- aramızda uyuyan minik oğlumuzun olduğu düşüncesi yüzüme kocaman bir gülümseme yerleştirdi.

Sıcaktan alnına yapışan saçlarını arkaya doğru taradığımı düşündüm, dondurmaya almaya gittiğimizi, çok yediği için hasta olduğunu, Wooyoung'un onu azarladığını...

Tüm bunları hayal ederken kendimi uykuya kaptırdığımı bile fark edememiştim. Fakat Wooyoung bunu fark etmiş gibi kollarını daha çok bana sardığında rüya alemine tamamen dalmıştım.

.
.
.

Çok değil, biraz önce ablam yarenle bizi kenara çekip lezbiyen misiniz diye sordu annem sekizinci sınıftaki aşk mektubumh görmüş gece korkudan uyuyamamış HWHWVJEGHEYEXQ.

Ben çok güldüm siz de gülün diye söyledim shgxq.

Yine geç ama son iki bölüm. Bölümü beğendiyseniz tiskür ederim. Kontrol etmedim hata varsa özür dilerim.

Oy ve yorum yaparsanız çok sevinirim. Sizi seviyore görüşürüzzz. elsallayanemoji*



The Other Guy † WoosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin