I love you

860 80 24
                                    

Sabah gözlerimi açtığımda San yanımda değildi. Alt tarafımdaki ağrıyı umursamadan yatakta doğruldum. Odaları gezdim ama San burada değildi.

Çok takılmadan mutfağa gittim. Yiyecek bir şeyler ararken aklıma uyumadan önceki konuşmalarımız doluştu. Bana gerçekten Seonghwa'yla çocuk hayalleri mi kurduğumuzu sordu. Onu onaylayıp en çok istediğim şeyin bu olduğunu söyledim. Uzun uzun çocuklar hakkında konuştuk.

Belki çok çabuk kanıyordum her şeye ama yine de kendimi ikimizin çocuğu olduğu hayaline kaptırdım. Yanına bir çocuk çok yakışıyordu.

Elimdeki salatalığı kemirirken kapı çaldı. Koşa koşa kapıya gittim.

"Ben geldim uykucu!" Kollarını belime sardı.

"Neredeydin Saniie?" Kollarını benden ayırıp bir şey söylemeden mutfağa yönlendirdi beni. "Jeongin aradı sabah, sesi kötü geliyordu." dedi bardağa su koyarken. " Şirketten ayrılmak istediğini söyledi, ben de önce bir konuşalım sonra karar verirsin dedim. O yüzden gittim şirkete ama ağlıyordu yanında da Kai vardı. Jeongin beni görmedi, Kai de sen git deyince ben de geri geldim."

"Neden bir anda ayrılmak istedi ki şirketten?" Bilmem manasında dudağını büzdü. Yanıma gelip sarıldı bana. "Onu Kai halleder, sen nasılsın, canın yanıyor mu?"

Fırsat bulmuşken şımarmaya karar verdim. Dudaklarımı büzüp kafamı aşağı yukarı salladım. "Hı hı, hem de çok acıyor ama duydum ki birileri beni minicik hatta ufacık öperse geçiyormuş."

"Öyle mi oluyormuş?" Kafamı yine salladım. "Hı hıı öyle oluyormuş, inanmazsan dene!" Belimdeki kollarını sıkılaştırıp sordu. "Ya ufacık değilde büyük hatta kocaman öperse, o zaman ne oluyormuş?"  "Bilmem ki beni hiç kocaman öpmedin!"
 
  San gülümsedikten sonra burnuma ufacık bir öpücük kondurdu sonra da yanağımı sıkıp uzaklaştı. "Şimdilik küçücük öpücük yeter, yemek yiyelim çok acıktım."
 
  Madem öpmeyecektin niye önden öpücekmiş gibi yapıyon olum. İç sesim sayesinde trip moduna girmek üzereydim ki arkamdan bana sarılıp yanağımı öptü, böylece trip modum elveda bile demeden uzaklaştı.
.
.
.
"Sonra pat diye bir ses geldi ama yanımdaki yakışıklıyı görmeniz lazımdı, elimi bir tutuşu var varya görseniz bu bizim Haşmetli Huening Kai demezsiniz yani."

"Bebeğim sus istersen artık hm?" Kai umutsuzca Jeongin'in onu rezil etmesini engellemeye çalışıyordu. Bana sorucak olursanız bana rezil ediyormuş gibi değilde aşk itirafı yapıyormuş gibi geliyordu bu durum.
 
  San'ın gözleri beni bulduğunda ikimizde sinsice gülümsedik. San başladı.

  "Yalnız biz Haşmetli Kai demiyoruz zaten yanındaki yakışıklıya ama sen bilirsin yani."

  Jeongin bir an durduktan sonra bakışlarını Kai'in gözlerine çıkardı, sessizce birbirlerine bakmaya başladılar. Boğazımı temizledim.

   "Şey öpüşseniz mi artık, ben böyle olunca daralıyorum da."
  
     Beni takmayan ikiliden gözlerimi çektim ve San'a dönüp 'gidelim biz' dedim sessizce. Beni onayladığında odanın kapısına yürüdük. Odadan çıkarken kapıdan anahtarı alıp odadan çıkınca tekrar kapıya taktım.

  "Sevişmeden çıkamazsınız!" Kapıyı kilitlediktem sonra San'ın elini tutup hızlıca odasının önünden uzaklaştık. Çalışanların dönüp bize şaşkınca bakması şuan umrumda değildi, burdan göründüğü kadarıyla San'ın da umrumda değildi.

San'ın odasından yeteri kadar uzaklaştığımızda durduk. Gözlerini kısmış, gülümseyerek bana bakıyordu. Alnımı öptükten sonra kendi alnını alnıma yasladı. "Seni seviyorum Woo."
.
.
.
Heyoo!
Nasılsınız, nasıl geçmeye çalışıyor hayat?
Hazırda bölüm yoktu o yüzden bugün yazdım bölümü ve aklımda hiç bşr şey yoktu bir anda böyle aktı ama memnun muyum bölümden? Tabii ki hayır.

Her neyse bu bölüm güllük gülistanlık geçsin dedim çünkü Wooyoung'un  hayatı artık böyle olmayacak ama bok etmem için böyle bir geçiş bölümüne ihtiyacı vardı hikayenin ve sonuç bu.

Galiba ilk defa bu kadar uzattım bu not kısmını, kesin bir şey daha söyleyecektim ama hatırlamıyorum ehe.

Veee oy ile yorum pls.

Bir de elma portakal bir şeyler yiyin.

Hoşçakalın!!

 
 

The Other Guy † WoosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin