BÖLÜM 1 BENİM KIZIMSIN!

235 66 70
                                    




Sabahın erken saatleri idi. Güneş sıcaklığını içime işliyordu sanki. Artık o sıcacık yatağımdan kalkıp ve okula gitmek için hazırlanmam gerekiyordu. Bir yandan asla bırakamayacağım o yatağım bir yandan da beni okulda sabırsızlıkla bekleyen arkadaşlarım vardı. Zor da olsa yataktan kalkabilmiştim. Tabi ablam olmasa yataktan bok kalkardım ama olsun.

Her sabah, yatağımdan vazgeçemeyeceğimi ve servise geç kalacağımı bildiği için alarm kurup kendi yatağından beni uyandırmak için kalkardı. Simsiyah uzun saçları beline kadar dökülür, beyaz tenliliği ile sabah güneşim olurdu. Tersinden kalkmadığı müddetçe tabi. Annemle babamın iş yoğunluğundan benimle uğraşmak hep ona kalırdı. Bazen şikayet etse de bu durumdan genel de bana kıyamazdı. Annem ise her sabah erkenden kalkar asla kahvaltısını yapmadan işine gitmez, geceden buklelediği saçlarını açar, tarar ve işine giderdi. Aynı saatler de babam da annem ile evden çıkar o şehrin dertleriyle uğraşmak için görevinin başına giderdi. Ama yine de hiç şikayet ettiğini görmemiştim. Hele ki İstanbul gibi bir yerde polislik yapıp da sonradan bu küçük şehre gelip çalışmak onun için cehennemden cennete dönüş gibi bir şeydi. Zaten mesleğinden dolayı öyle sert bir duruşu vardır ki görenler bi çekinir.

Ama tanıyanlar o sert görünümünün altında yatan merhameti ve şefkati bilirler. İnsanın her zaman yanında durabileceğini bildiği bir babasının olması tarifsiz bir duygu..

Her ne kadar bazen ansızın söylediği sözlerle yaralasa da o yaraları nasıl sarması gerektiğini de çok iyi bilirdi.

Ee bir kere onun damarların da Karadeniz ruhu vardı ne olmasını bekliyorduk ki? Her ne kadar beni öpüp yanağımdan makas alacak kadar yakın olsak da, heyt höyt dedi mi de yanına yaklaşamazdık valla.

Karadeniz'in de Artvin damarını almışız tabi, soyumuz da Gürcistan'ın Ahıska kentinde yaşayan Ahıska Türkleri'nden gelirmiş. Bizde onların soyundan gelen Ahıska Türkleriyiz. Türk olmakla her zaman gurur duyduk ve duyacağız da...

Ailem de şu zamana kadar gördüğüm tek yanlış, babamın hayatın her yüzünü gördüğü için bizi o dünyadan uzak tutmaya çalışmasıdır.

Tabi bunu bizi çok sıkarak yapsa da yine de istediğini elde ediyordu.

Zaman zaman bazı isteklerimizle kendimiz baş edemesek de annem dahil olduğu zaman isteklerimiz yerini buluyordu. Annemin de kökü Trabzon'a bağlı olduğundan pek babamla inatlaşma içerisine girmiyorlardı. İki lazı durdurmak nedür biliymisunuz da?

Hele ki annem babama göre daha rahat büyümüş, dedem sağ olsun annemi o devir de hiçbir şeyden mahrum bırakmamış. Erkek gibi yetiştirmiş sanayiye götürüp işe de başlatmış, yeri gelmiş sinemaya da götürmüş. İstediğini giymiş karışmamış istediği yere gidebilmiş! Arkadaşlarıyla geçirdiği çok güzel vakitleri olmuş. Bunun için rahmetli dedeme her zaman iyi dileklerini sunar.. Canım dedem 'Adanalı Celal ' lakabı ile tanınırmış. Benim asabiliğimi ve dediğim dedik tavrımı da hep dedeme benzettiklerinden, dedesinin torunu lakabını almışım.. O zamanlar anlamazdım neden böyle dediklerini ama sonra sonra neden öyle dediklerini anlamaya başladım. Babam benim böyle yetişmemi hiç istemediği için olacak ki beni bu tarz konuşmalardan olabildiğince uzak tutmaya çalışırdı. Çünkü artık onun gözünde peşine düşülecek bir kız çocuğu vardı.

O da son üç kardeşten tekne kazıntısı olan bendim..

Bir büyüğüm ablam, en büyüğümüz ise abimdi. Kendini kurtarmış, fizik öğretmenliği bölümünü kazanmış ve Kocaeli'ne gitmişti. O babamdan sonra, hatta bazı zamanlar babamdan bile daha çok güvendiğim bir adam oldu.. İleri görüşlülüğü ile ön plana çıkar, hiçbir kadına saygısızlık yapmaz ve aynı babam gibi dürüstlüğü ile bilinir.. Hatta benim doğumuma çok sevinmiş olmalı ki adımı bile abim koymuş. Neden bana 'Lavinya' adını koyduğunu bir türlü bana söylemese de olsun, en azından bu durumdan memnundum. Benim daha bebek olduğum zamanlar da kendisi 10 yaşında bir çocuk olmasına rağmen, bütün sorumluluğumu üzerine alıp, bana bakar, ve altımdan da alırmış. Aynı zaman da ablam ile uğraşıp, hem evde hem de okulda sürekli yanına gelip para isteyen ablama, hep kendi harçlıklarından verirmiş. Ben doğduğum da ablama "oh sen bana yapmıştın, Lavinya da sana aynısını yapacak" demiş ve bende zamanın da aynısını ablama yapmıştım. Okul da, derste ki öğretmenimden tuvalete diye izin alır, ablamın sınıfına gider,(ki kapıları açık ders işlerler) ve dışarı çıkması için işaret ederdim. Hatta bir gün ablamın öğretmeni, ders de ablam nereye bakıyor diye dikkatini çekmiş ve kapının önünde el kol işaretleri yapan beni yakalamıştı! Tabi sonrasın da gelip beni öğretmenime şikayet etmişse de yapacak bir şey yoktu! Aklıma geleni maalesef yapan bir insanım.

'LAVİNYA'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin