2.5

898 94 74
                                    

Sıkıntıyla oflayıp kenarda duran ne zamandır Rose'nin ameliyatta olduğunu gösteren küçük televizyona doğru baktım. 3 saat olmuştu ve hâlâ içeriden ses yoktu! Lisa yanıma gelerek oturdu.
"İçimde bir sıkıntı var ve çıkmak bilmiyor"
Dedi
"Sen bide bana sor"
Dedim

Ameliyathanenin kapısı açılınca Lisa'yla aynı anda ayağa kalktık. Doktor ellerini beyaz önlüğünün cebine sokup bize baktı.
"Anne iyi ama"
Diyip durdu. Nefesim sıkışırken devam etmesini bekledim.
"Ama...ama ne ?!"
Diye bağırdım sinirle
"Bebeklerden birini kaybettik"
Demesiyle elim kalbime doğru gitti.

"B-bir dakika...birini derken ? İkiz miydi ?"
Dedi Lisa bende kaşlarımı çatarak doktora baktım.
"Haberiniz yok muydu ?"
Dedi, Lisa dizlerinin üstüne yere çöktü.
"Şimdi benim ikizim ikiz mi doğuracaktı ?"
Dedi ağlayarak
"Üzgünüm. Geçmiş olsun"
Diyen doktor gitti.

Merdivenden çıkan Yoongi hyungu gördüm. Lisa'yı görünce adımlarını hızlandırarak yanımıza geldi.
"Ne oldu, Rose'ye mi birşey oldu ?!"
Dedi
"Hayır. Çocuklarımdan biri gitmiş"
Dedim dolu gözlerimle
"Ne yani ikizler miydi ?"
Dedi, Lisa ağlayarak evet anlamında kafasını salladı.

"Hyung, Lisa lütfen Rose bunu bilmesin uyandığında hiçbirşey olmamış gibi yapalım. Ne olursunuz"
Diyerek gözlerimi sildim.
"Jimin haklı"
Dedi Yoongi hyung
"Ama bunu bilmek onun hakkı. Sonradan öğrenirse mahvolur."
Dedi
"Ama şimdi öğrenirse daha da kötü olur ilerde hazır olunca söyleriz"
Dedi Yoongi hyung

Bir süre sonra Rose'yi çıkartıp normal odaya aldılar.
"Ben Jungkook'la konuşmaya gidiyorum"
Dedi Lisa, onu onayladığımızda gitti.
"Bende bahçeye çıkıyorum birazdan gelirim..."
Diyen Yoongi hyung ayağa kalktı ve gitmeden önce elini destek olmam amacıyla omzuma koydu.
"...ağlayabilirsin Jimin, bu ayıp değil"
Dedi ve gitti.

İkisi de gidince hıçkırarak ağlamaya başladım. Bir gün içinde canımdan çok sevdiğim kızım elimden alınmıştı, aşık olduğum kadının hamile olduğunu öğrenmiştim ve çocuklarımdan birini kaybetmiştim. Rose'nin elini alıp yanağıma koydum.
"Bugün çok yorucu geçti"
Derken daha da çok ağlamaya başladım. Kafamı Rose'nin karnına yaslayarak hıçkırdım.

•••••

Oluşan hareketlilikle gözlerimi araladım. Kafamı Rose'ye döndürdüğümde saçlarımla oynadığını gördüm. Saçımdaki elini ellerim arasına aldım.
"Ne zaman uyandın ?"
Dedim
"Baya oldu"
Dedi gülerek, eline uzun bir öpücük kondurdum.
"Bekle doktoru çağırayım"
Dedim

Ayağa kalkmak için hareketlendim ama bileğimdeki eli bana engel oldu. Rose'ye döndüm.
"O nasıl ?"
Dedi, bileğimi elinden çekerek saçlarının arasına uzun bir öpücük kondurdum.
"O çok iyi merak etme"
Dedim
"Yalan söylüyorsun, neden o kadar ağladın o zaman ? Uyandığımda hastane önlüğüm sırılsıklamdı"
Dedi

"Bugün benim için çok zor geçti Rose, hem Min ji'nin gidişi hem de senin merdivenden yuvarlanman"
Dedim, Rose elini yanağıma koyup gözlerime baktı.
"O gerçekten iyi değil mi ?"
Dedi, boğazımdaki yumru konuşmama engel olduğundan sadece gülümseyerek onu onayladım.
"Ben doktor çağırmaya gidiyorum"
Diyip onun konuşmasını beklemeden odadan çıktım.

Odadan çıkar çıkmaz derin nefesler almaya başladım. Ona yalan söylerken sanki boğuluyormuş gibi hissediyordum. Karşıdan gelen Jungkook'la Lisa'yı gördüm.
"Rose uyandı mı ?"
Dedi Lisa, evet anlamında kafamı salladım. Hep birlikte odaya doğru yürümeye başladık. İçeri girince Rose'yi sli karnında camdan dışarı bakarken gördüm.

Jungkook yanına gitti cebinden çıkardığı ışıkla gözlerine baktı.
"Şimdi gözlerinle parmağımı takip et"
Diyerek parmağını oynatmaya başladı. Birkaç minik test daha yaptı.
"Çok iyisin, ucuz bile atlattın geçmiş olsun"
Diyerek odadan çıktı. Rose Lisa'ya döndü.
"Jungkook dediğin bu çocuk mu ?"
Lisa evet anlamında kafa salladı.

"Çok yakışıklıymış"
Demesiyle ona döndüm.
"Tarzını beğendim"
Dedi arkasından bakarken, parmağımla anlının ortasına yavaşça fiske vurdum.
"Acıdı!"
Dedi anlını tutarak, telefonum çalınca cebimden çıkarttım.
"Kim arıyor ?"
Dedi Rose
"Solar"
Diyerek telefonu açtım.

+Ne var ?

-Eun bi seninle konuşmak istiyor.

+Eun bi değil onun ismi Min ji

-Her neyse, Eun bi gel baban!

-Alo, baba

+Kızım

-Özür dilerim

+Özür dileme gerek yok bebeğim. Orda mutlu olacaksan onun yanında kalabilirsin, ben seni ziyarete gelirim.

-......

+Min ji, ağlıyor musun ?

-Hayır baba

+Ağlıyorsun işte

-Kapatmam gerek

+Min ji-

Telefon karşı taraftan kapandığında kaşlarımı çatarak telefonun boş ekranına baktım. Kesinlikle bu işte bir şeyler vardı ve ben konu her neyse onu çözüp kızımı o kadının avuçlarından çekip alacağım.

•Beautiful Caregiver•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin