Oflayarak bildiğim şifreyi girip kapının açılmasını sağladım. Evin kapısı açıldıktan sonra içeri girdim ve ayakkabılarımı çıkartıp beyaz pofuduk terliklerimi giyindim. Arka cebimdeki titreşimle telefonumu elime aldım. Jennie unninin aradığını görünce telefonu açıp kulağıma götürdüm.
+Efendim unni ?
-Sesine bakılırsa iş görüşmen iyi geçmedi.
+Berbattı
-Neyse boşver önemli değil. Sana birşey söyleyeceğim
+Ne demek önemli değil unni ? 9 kez reddedildim! Hatta bir ofisten iki defa red telefonu aldım. Neyimi beğenmiyorlar anlamıyorum!
-Boşver kızım şimdi beni iyi dinle
+Dinliyorum
-Çocuklarla aran iyi değil mi ?
+Evet iyi, de neden ?
-Jongin'in bir arkadaşı var. Çocuğuna bakıcı arıyor. Nasıl ? Hem tanıdık olduğu için torpilli kesin alınırsın
+Ne, unni ciddi misin ?!
-Neyse neyse beni sevdiğini sonra söylersin sana adresi atacağım yarın saat 8'de orda ol ama tam 8'de adam çok dakik biri çocuğuna da çok önem veriyor.
+Tamam yarın 8'de, seni seviyorum unni!
-Hadi yat artık yorgunsundur.
+Tamam çok öptüm.
Telefonu kapatıp gülerek kendimi koltuğa attım. Tanrım umarım kabul edilirim. Ayağa kalkıp mutfağa girdim tencereye 3 bardak su koyduktan sonra kaynamaya bıraktım. Salona geri dönerek mesaj gelen telefonunu elime aldım.
Abim:
Ne yaptın Chaeyoung ?Ben:
Yarın bir işe daha başvuracağım abiAbim:
Kendini çok yorma, merak etme başaracağız kardeşimBen:
Umarım abi, umarımBen:
Sen ne yaptın ?Abim:
Paranın yarısını hallettimBen:
Abi sende kendini çok yormaAbim:
Sen beni merak etmeAbim:
Şimdi gitmem gerek. Burda sabah ve işler oldukça yoğun, görüşürüz.Ben:
Seni seviyorum abiAbim:
Bende seni kardeşimDolu gözlerimle telefonu masanın üstüne koydum.
"Hayır Rose ağlamak yok. 5 yıl boyunca ağlamadın şimdi de ağlamamalısın, sen güçlüsün başarabilirsin"
Gözümden akan yaşı elimin tersiyle silip ayağa kalktım.Mutfakta kaynamış olan suyun içine rameni atarak karıştırmaya başladım. Soslarını da ekledikten birkaç dakika sonra ramen olunca tabağıma koyarak masaya oturdum. 5 yıl boyunca abimle çalışmaktan çok yorulmuştuk ama bunu yapmak zorundaydık. Yavaşça yemeğimi yerken aklımdan düşünceleri atmaya çalışıyordum. Düşünmeyi seven bir insan değildim.
Son ramenide ağzıma hızlıca attıktan sonra bulaşıkları yıkayıp kenara koydum. Bileğimdeki saate baktım.
"Saat ne zaman 11 oldu ?"
Telefonumu masadan alıp şifreyi girdim. Jennie unniden mesaj vardı saat 10'da yazmıştı.Jennie unni:
(Konum)Jennie unni:
Burası, unutma yarın saat 8'deTelefonu kapatıp merdivenleri ikişer ikişer çıkarak odama girdim. En hızlısından pijama takımımı giyindim ve ışığı kapatıp gece lambasını açarak yattım. Bir süre yatakta dönüp durmamın sonucunda saat tam 12'yi gösterirken uykuya yenik düştüm...
Alarmımın sesiyle yavaşça gözlerimi açarak doğruldum. Gözlerimi ovuşturarak kenarda duran telefonumu alıp alarmımı kapatarak tekrar yattım. Yorganıma iyice sarıldığımda beynimin verdiği uyarıyla gözlerim ânında açıldı.
O gördüğüm saat doğru muydu ?
Hızla yatakta oturur pozisyona gelerek telefonu elime aldım.
"8:30 mu ?!"
Hızla yataktan çıkıp dolabımı açtım. İçinden giyineceklerimi alınca dolabı kapatıp giyinmeye koyuldum.Üstüme kazağımı giyinmeye çalışırken kendime saydırmayı da ihmal etmiyordum. Üstüme kısa, açık kahve kabanımı giyindikten sonra koşarak evden çıktım. Telefonumun ekranından saçlarıma baktım sarı saçlarım yeni kalkmanın etkisiyle darma dağındı.
Elimde taradıktan sonra salık bıraktım. Gelen taksiye el salladığımda durdu. Derin bir nefes alarak bindim ve adresi söyledim. Taksi geldiği yöne döndüğünde telefonumun ekranından kendime baktım.
"Lütfen biraz hızlı olun gideceğim yere oldukça geç kaldım zaten"
Dedim adam beni onaylayarak gaza bastı.Bravo gerçekten bana! Jennie unni bile akşamdan o kadar uyardı ki beni. Şuan gerçekten ağlamak istiyordum. Umarım Jennie unninin bahsettiği şu dakik adam bugünlük otoritesinden ödün verirdi. Tek çarem bu gibi, Taksi durunca etrafa baktım.
"Geldik"
Düyen taksiciye parayı uzatıp taksiden indim.Karşımdaki büyük beyaz villaya baktım. Adımlarımı hızlandırıp kapıyı çaldım. Kapıyı bir kadın açtı evin çalışanı olmalıydı ki üstündeki kıyafetlerinden belliydi.
"Buyrun küçük hanım ?"
Dedi
"Ben iş görüşmesi için gelmiştim."
Dedim
"Evet bayan Jeon sizi bekliyordu."
Dediİçeri girdim hizmetli önümden yürümeye başladığında bende hemen peşinden onu takip ettim. Evin içi dışına göre daha siyahtı. Dışarısı beyaz olmasına rağmen evin içinde çoğu şey siyah ve griydi.
"Bayan Jeon misafiriniz geldi"
Dedi hizmetli, dönüp kadına baktım. Sanırım bakacağım çocuğun annesiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•Beautiful Caregiver•
Fanfiction"Aşk görülemez, sadece hissedilebilir demişti bir gün bir kadın bana, fakat şuan bana o cümleyi sarf eden kişiyi görsem yanıldığını söylerdim. Ben senin gözlerinde gerçek aşkı defalarca gördüm. Ve hayatım boyunca gördüğüm en güzel şey buydu." -Jirose