Dolu gözlerimle koltukta otururken kafama yediğim yastıkla vücudum yan devrildi.
"Rose canlan biraz 1 hafta oldu! Git gerekirse Jimin'e hâlâ onu sevdiğini unutamadığını söyle"
Dedi Lisa
"Lisa benim yüzümden Min ji Jimin'in onun gerçek babası olmadığını öğrendi. Jimin daha affeder mi beni ?"
Dedim umutsuz bir şekilde"Öğrendi biliyorum ama Jimin seni gerçekten seviyorsa affeder. Hem bu bir nevi Jimin'in suçu, o söylemiş de Min ji duymuş."
Dedi, kapı çalınca Lisa ayağa kalkıp gitti.
"Rose misafirin var"
Demesiyle oturduğum yerden kalkıp kapıya gittim ama kesinlikle elinde küçük bavul arkasında Jiwoo'yla Min ji'yi beklemiyordum."Min ji"
Dedim şaşkınca, Min ji kendi gibi küçük bavulunu sürerek içeri girdi. Lisa kolumu dürttü.
"Ben bu kızı çok sevdim"
Diyip koşarak Min ji'nin peşine gitti. Jiwoo'ya baktım.
"Çok ısrar etti en sonunda 'Babam olmayan bir insanla aynı evde yaşamak istemiyorum' diyince Jimin onu en güvenli yer olarak buraya gönderdi"
Dedi"Peki Jimin nasıl ?"
Dedim
"Sen görmek ister misin ?"
Dedi
"Burda mı ?"
Dedim kaşlarımı çatarak
"Evet dışarıda beni bekliyor istersen gidip konuş şuan ihtiyacı olan tek kişi sensin"
Dedi, aynadan altımdaki taytla üstümdeki abimin sweatine baktım. Pekte fena değildi.Saçlarımı dağınık bir topuz yaparak ayakkabılarımı giyindim. Evden çıkınca kapının önünde Jimin'i arkası dönük bir şekilde gördüm. Kalbim hızlanırken titreyen elimle omzuna dokunca bana doğru döndü. Beni görünce başta afallasa da sonra ciddileşti.
"Onun sana ihtiyacı var"
Diyip arkasını döndü. Benim de sana ihtiyacım var...Korkuyla kollarımı arkadan Jimin'e sardım. Bu hareketimle kafasını yukarı kaldırdı. Kafamı omzuna yasladım.
"Özür dilerim"
Dedim ağlayarak, benden ayrılıp bana döndü gözleri doluydu. Gözümden akan yaşı sildi.
"Ona iyi bak olur mu ?"
Dedi
"Tabii ki de bakacağım onun annesiyim ben"
Dedim gülerek"Seni seviyorum"
Diyip anlımı öptü. O anlımı öperken bende gözlerimi kapattım.
"O gün-"
"Sonra konuşuruz, belki"
Dedi, benden ayrıldı tam giderken ona seslendim.
"Nereye ?"
Dedim
"İşim var"
Diyerek arabasına bindi. Arkasından bakarken derim bir nefes aldım.Evin kapısını çalınca Lisa açtı.
"Rose ben bu kızı çok sevdim ya"
Dedi
"Yani senin kafadan işte Lisa 0-3 yaş"
Dedim gülerek
"Bir kere Min ji 5 yaşındaymış"
Dedi, göz devirdim.
"Bir kiri Min ji biş yişindiymiş"
Diyerek onu zevkettim.
"Ne oldu ?"
Dedi
"Ne olmuş ?"
Dedim"Yüzündeki gülüş sinirlerimi bozmaya başladı."
Dedi
"Sonra anlatırım"
Dedim ve koşarak içeri gittim.
"Benim minik bebeğim ne yapıyormuş ?"
Dedim
"Yapboz yapmaya çalışıyorum"
Dedi
"Annecik de yardım etsin mi?"
Dedim
"Olur"
Dediğinde onu kucağıma aldım.•••••
Kucağımda uyuyakalmış olan Min ji'nin saçlarıyla oynamaya başladım. Yanağına bir öpücük kondurup kokusunu derince içime çektim. Kucağımda Min ji'yle birlikte yavaşça ayağa kalkıp merdivenleri çıkmaya başladım.
Odamın kapısını açıp Min ji'yi yatağıma yatırdım. Koşarak aşağıda beni bekleyen Lisa'nın yanına indim.
"Evet Rose hanım, anlat bakalım. Dinliyorum"
Dedi Lisa, sabah olan herşeyi Lisa'ya en küçük ayrıntısıyla anlattıktan sonra Lisa bana döndü.
"Rose sence de dedikleri çok garip değil mi ?"
Dedi Lisa"Nasıl yani ?"
Dedim kaşlarımı çatarak
"Ona iyi bak demiş, sana kızgın olmasına rağmen seni seviyorum diyip sana sarılmış ve de sonra konuşuruz belki demiş"
Lisa'nın dedikleriyle içimi bir korku kapladı.
"Ne yani ? Ne demeye çalışıyorsun sen ?"
Dedim fakat duyacaklarım beni delicesine korkutuyordu."Ya kendi canına kıymaya kalkarsa"
Dedi Lisa şüpheyle
"Ne yani intihar etmeye çalışacağını falan mı söylüyorsun ?"
Dedim
"Bilmem. Hareketlerine bakılırsa, oldukça şüpheli"
Çalan telefonumla irkilerek ayağa kalktım. Masadaki telefonumu elime aldığımda Jisoo unninin aradığını gördüm.+Efendim unni
-Jimin'i gördün mü ?
+Neden ki ?
-Bana salak saçma bir özür mesajı atmış. Arıyorum açmıyor
Telefon elimden düştüğünde Lisa hemen yanıma geldi.
"Ne oldu Rose ? Birşey mi olmuş ?"
Dedi korkuyla, koşarak evden çıktım. Kapıda Chanyeol'u görünce elinden arabasının anahtarını alarak hızla arabaya binip Jimin'in evine doğru sürmeye başladım.Elim ayağım titriyordu lütfen ona birşey olmamış olsun, ben onsuz yapamazdım. Bir süre sonra Jimin'in evi görüş açıma girince arabayı hızla durdurup arabayı dahi kilitlemeden indim. Saksının altında saklı olan anahtarı alarak titreyen ellerimle zar zor kapıyı açıp içeri girdim.
Ev çok karanlıktı. Koşarak odasına çıktım ama yoktu. Banyodan gelen su sesiyle elim kalbime gitti. Banyonun önüne gelince titreyen elimi kapının koluna koydum. İçeride ne göreceğim bilmeden hızla kapıyı açtım. İçerde görüğüm manzarayla elim ağzıma doğru gitti. Jimin küvetin dibinde hareketsiz yatıyordu su küvetin kenarlardan taşmış her yer su olmuştu.
Zangır zangır titreyen bacaklarım daha beni taşıyamadığından yerdeki su birikintisinin üstüne doğru dizlerimin üstüne düştüm. Ağlarken elimle ağzımı kapattım. Kulağımda Jimin'in pürüzsüz sesi yankılanırken hıçkırdım.
"Jimin"
Dedim ağlayarak, kalkacak gücü kendimde bulamadığımdan korkuyla yanına doğru emekledim.Küvetin kenarına vardığımda kıpırdayamadığımı hissettim. Yerdeki su birikintisinin soğukluğunu tüm bedenimde hissediyordum saç diplerimden tırnak uçlarıma kadar. Şimdi Jimin'in o sıcak bedeni bu can yakıcı soğuk suyun altında mı hapisti ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•Beautiful Caregiver•
Fanfiction"Aşk görülemez, sadece hissedilebilir demişti bir gün bir kadın bana, fakat şuan bana o cümleyi sarf eden kişiyi görsem yanıldığını söylerdim. Ben senin gözlerinde gerçek aşkı defalarca gördüm. Ve hayatım boyunca gördüğüm en güzel şey buydu." -Jirose