2.7

846 92 53
                                    

1 haftalık hastane sürecinin sonunda hastaneden çıkmıştım ve şuan mahkeme salonundaydık. Jimin en acilinden bir duruşma talep ettiğinden. Heyecandan bir sağa bir sola gidiyordum. Jimin beni içeri almamıştı strese girerim diye ama dışarda daha çok strese giriyordum haberi yoktu. Dayanamayıp içeri girdim.

Hakim bana döndüğünde saygıyla eğilip Jimin'in olduğu taraftaki oturaklara geçtim. Jimin bana onaylamaz bakışlar atarken dudağımın kenarını dişleyerek yavaşça omuzlarımı kaldırıp indirdim.
"Fotoğrafta da gördüğünüz üzere sarhoş bir vaziyette 5 yaşındaki çocuğunun karşısında...bu oldukça kötü bir örnek"
Dedi avukat

"Çocuğun velayetini almanıza bu fotoğrafın yeterli olacağını düşünmüyorum"
Dedi hakim, Jimin ceketinin düğmelerini ilikleyerek ayağa kalktı.
"Sadece o fotoğraf değil, Min ji'nin onları seçmesi için tehdit edildiğine dair kanıtlarım var"
Dedi
"Görelim bakalım"
Dedi hakim

Kenardaki adam Jimin'in elindeki kağıtları alıp hakime uzattı. Hakim gözlüğünü takarak kağıtları incelerken Jimin konuşmaya devam etti.
"1 hafta önce kızımı görmeye gittiğimde Bayan Kim'le avukatına ait bu yazışmaları buldum"
Hakim Min ji'ye döndü.
"Seni tehtid mi ettiler ?"
Dedi, Jimin Min ji'ye döndü.

"Min ji korkmana gerek yok. Gerçeği söyle, bana hiçbirşey yapamazlar"
Min ji gözlerini kapatıp tereddütle kafasını evet anlamında salladı.
"Sanıyorum ki bir savunma yapmayacaksınız"
Dedi hakim Solar'ın avukatına dönerek, avukat kafasını yere eğince hakim elindeki çekici masaya vurdu.

"Karar verildi! Çocuk Park Min ji'nin manevi babası Park Jimin'e verilmesi taleb edilmiştir."
Gülerek Jimin'e baktım o da bana baktı. Solar sinirle salondan çıktığında koşarak Min ji'ye sarıldım.
"Anne, seni çok özledim"
Dedi
"Ben seni daha çok özledim"
Dedim saçlarının arasına öpücükler kondururken

Jimin yanımıza gelip bana sarıldı. Bende ona sımsıkı sarıldım. Ayrılınca Min ji bana döndü.
"Ben çok acıktım hadi eve gidip birşeyler yiyelim"
Dedi, ikimizde onun bu haline güldük.
"Gidip karnımızı doyuralım madem"
Dedi Jimin gülerek. Dışarıya çıktığımızda Jimin'in arabasına bindik.

•••••

Masada kahvaltı ederken Jimin Min ji'ye döndü.
"Min ji, kardeş ister miydin ?"
Dediğiyle ona baktım.
"Evet, olsa çok güzel olurdu. Birlikte oyunlar oynardık."
Demesiyle güldüm, tertemiz bir kalbi var.
"O zaman ne mutlu sana, kardeş geliyor"
Jimin'in dediğinden sonra Min ji bana baktı.

"Nerde hani ?"
Diyince Jimin karnıma gösterdi.
"Şimdi orda, biraz zaman sonra gelecek"
Dedi
"Hani çocukları leylekler getiriyordu. O nasıl girdi oraya ?"
Dedi, içtiğim meyve suyu boğazımda kalınca öksürmeye başladım.
"Evet leylekler bırakıyor. Kardeşini de yukarıdan hızlı bıraktıkları için benim karnıma düştü, kucağıma yakalayamadım."
Dedim

"Evet hem de çok fena düştü"
Dedi Jimin sırıtarak, alttan ayağına vurdum. Bana baktığında uyarıcı bakışlarla Min ji'yi işaret ettim.
"Şimdi kardeşim doğunca siz onun gerçek annesi babası olacaksınız değil mi ?"
Dedi bir anda
"Evet, aynı sende olduğumuz gibi"
Dedim anlını öperken
"Ama ben-"
"Min ji kim ne derse desin sen bizim kızımızsın"
Dedim

"Annen doğru söylüyor somurtmayı bırak kardeşini ne kadar seviyorsak seni de o kadar seviyoruz. Anlaşıldı mı küçük hanım ?"
Dedi Jimin
"Anlaşıldı"
Dedi Min ji, gülerek onları izlerken elimi karnıma attım. Yakında 4 kişilik mutlu bir aile olacaktık. Bir süre sonra kahvaltımız bitince Ya eun ajummayla birlikte masayı topladım.

Jimin'le beraber çizgi film izleyen Min ji'nin yanına uzandım.
"Yoruldun mu sevgilim ?"
Dedi Jimin, evet anlamında kafa salladım.
"Akşam dışarı çıkalım mı ?"
Dedi
"Neden ?"
Dedim
"Ne zamandır yanlız kalamadık"
Dedi
"Doğru söylüyorsun, çıkarız"
Diyerek Min ji'nin anlını öptüm.

Duvarda asılı saate baktığımda saatin 3 olduğunu gördüm.
"Ne zaman çıkarız ?"
Dedim Jimin'e dönerek.
"8 gibi çıkarız"
Dedi, onu onaylayarak Min ji'nin saçlarıyla oynamaya başladım. Min ji'nin nefesi boynuma düzenli bir şekilde vurduğunda uyuduğunu anladım. Yanımıza yatan Jimin'e şaşkınca baktım.
"Nasıl sığacağız koltuğa ?"
Dedim

"Sen sıkıntı etme"
Dedi ama vücudunun yarısı koltuğun dışındaydı. Bir süre birlikte yattıktan sonra saat 8'e doğru yaklaşırken yukarı çıkarak en hızlısından hazırlandım. Aşağıya indiğimde Jimin hazırdı ve Min ji yattığı yerde yoktu.
"Min ji nerde ?"
Dedim
"Odasına yatırdım. Hadi çıkalım, Lisa da birazdan gelir"
Dediğinde koluna girdim.

Evden çıkıp arabasına binince güzel bir şarkı açtım. Yarım saatlik bir yolun sonunda durduğumuzda Jimin'e baktım.
"Geldik mi ?"
Dedim
"Evet burası, hadi"
Diyerek indiğinde bende arkasından indim. Restoranta girdiğimizde yanımıza garson geldi.
"Rezervasyonunuz var mıydı ?"
Dedi

"Park Jimin"
Dedi Jimin
"Bay Park hoşgeldiniz, lütfen buyrun"
Diyerek yürümeye başladı. Jimin'le beraber oturduk. 5-10 dakika sonra yemeklerimiz gelince yemeye başladık.
"Acaba Min ji ne yapıyor ? Uyandı mı ?"
Dedim
"Uyanmıştır. Büyük ihtimalle Lisa'yla boyama yapıyorlardır."
Demesiyle güldüm.

Kenardan gelen havai fişek sesiyle o tarafa döndüm. Çok güzeldi ayağa kalkıp izlemeye başladım. Jimin bana arkamdan sarılınca birlikte izlemeye başladık. Bitince arkama döndüm Jimin önümde diz çökmüştü.
"Öyle romantik aşk sözcüklerinden çok fazla anlayan biri değilim. Evlilik teklifi için Lisa'nın yazdığı kağıdı ezberlemiştim fakat şimdi hepsini unuttum. Roseanne Park Benimle evlenir misin  ?"
Dedi

Elinde tuttuğu kırmızı kadife kutunun içinde duran yüzüğe dolu gözlerimle bakarken evet anlamında kafamı salladım.
"Evet Jimin, evet!"
Dedim, Jimin gülümseyerek ayağa kalkıp bana sarıldı. Beni döndürürken ona daha sıkı sarıldım.
"Dur kusacağım şimdi"
Dedim gülerek, Jimin durup benden ayrıldıktan sonra yüzüğü parmağıma taktı ve dudaklarıma yapıştı.

•Beautiful Caregiver•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin