34. Bölüm

16K 848 101
                                    

Leyla finalden sonra kaldırılabilir bilginiz olsun ayrıca.

Seviliyorsunuz kelebekler...

..........

Eğrilen bir çehrenin kalbe vuran yangınında heba olan güllerin külleri savruluyordu Sümer köşkünde. Gül kokusunu bastıran zifiri karanlık dumanın sarmaladığı hayatları korkunç derecede sarsan bir depremin son sarsıntılarından doğan yıkımların kanrevan haykırışlarıydı.

Kızının yanında dimdik duran ve gözlerini kendinden çekmeyen adamı inceledi Necmi bey. Duruşundan, bakışından konuşmasındaki sakin havadan kendincen oldukça emin, kendine güvenen biri olduğunu görebiliyordu. İzmir'e inen uçak, hususi gelen özel araç ve bu köşk Necmi beyin kitaplar için tartıştığı kardeşiyle olan kavgalarından daha korkunçtu. Kızının evlilik dışı bir çocuk doğurmuş olması yeterince kötü hissettiriyorken üzerine bir de bunca mala mülke sahip birinden çocuk sahibi oluşu eklenmişti bağrına.

"Leyla oğlumuzu doğurmamış olsa bile onun hayatında olacaktım."

"O zaman benim kızım niye tek başınaydı bunca zaman?" Her zaman ki fevriliğini toprağın altına gömmesindeki sebep adamın kucağındaki bebeğin damarlarında gezinen kanın o adama ait oluşuydu. "Niye tek başına doğum yaptı?"

"Ben Leyla'nın yanında olmak istedim. Hep istedim ama geç kaldım."

Turan bey oğlunun Leyla'yı ele vermemek adına kurduğu cümleden sonra araya girdi.

"Leyla, Lale," dedi ardından Agâh'a döndü yüzünü, "hepiniz dışarı çıkın biz biraz yalnız konuşalım," dedikten sonra Necmi beye döndü. "Uygun mu sizin içinde Necmi bey?"

Böylesi bir gün yaşayacağını hep bilsede bu kadar darlanıp bunalacağını tahmin edememişti. Kafasını ağır ağır salladıktan sonra Turan bey dışarı çıkmaları için kapıyı işaret etti. Agâh salondaki camlı kapılardan çıkmak yerine aynı katta bulunan beşikli odaya kucağındaki oğluyla yöneldi.

Leyla ve diğerleri bahçeye doğru çıkarken salonda yalnızca büyükler kalmıştı, Agâh girdiği odadan elindeki bebek telsiziyle ağır adımlarla çıkarak salonda bulunan sehpanın üzerine telsizi bıraktı. Diline düşen kelimeler çıkmak için direnirken cam kapılara yaklaştı.

"Necmi bey," dedi dışarda tüm yorgunluğu, bitikliğiyle oturan Leyla'ya baktıktan sonra. Kendisine dönen Necmi beye, "Leyla beni istediği müddetçe ondan geçemem. Çocuğumun annesi olduğu için değil, burasının sahibi olduğu için bırakmam," diyerek kalbini işaret etti. "Bana güvenmeye bilirsiniz şimdilik ama benim Leyla'yı nasıl sevdiğimi gördüğünüzde inanacaksınız." Gitmeden önce dışarda duran Leyla'ya gözlerini değdirdi bir kez daha. "Leyla sizi çok seviyor bu yüzden en çok size kırılıyor ama bu defa kıracağınız tek kişi ben olmalıyım. Bugün ne yaşanırsa yaşansın onun yeniden paramparça olmasını istemiyorum."

Samira ve Gülay bu kadar açık sözlü olmasını, bu kadar fedakar olmasını beklemedikleri bu adamın farkındalığı karşısında derince bir soluk çektiler.

"Adın ne?" dedi Necmi bey bunca konuşmanın üzerine yalnızca.

"Agâh." Adı ilk kez bu kadar anlam kazanmıştı bu kadar sene sonra.

"Kızım seninle niye evlenmiyor? Lafı eveleyip gevelemeden anlat bu defa." İsmini duyduktan sonra ne şaşkınlık, ne sorgulama yaşamadan bir yeni soruyu ekledi dışardan kendilerine bakan kızından bir haber.

"Sizinle olan kırgınlığına son vermek istiyordu ve tüm bu mahkemeler onu çok yıprattı."

"Leyla istese seni benim karşıma çıkarırdı, bir şey olmuş ki çıkaramadı," dedikten sonra iyice Agâh'a döndürdü çehresini. "Bak efendi, benim kızım asidir ama korkaklık nedir bilmez. Seni benim karşıma çıkarmak istese şimdiye kadar çoktan çıkarırdı. O öyledir. Şimdi bana işin esasını söyle."

LEYLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin