9. bölüm

35 4 1
                                    

Dosyaları inceledik numuneleri kontrol ettik bay hoseok bana bir çok notlar yazdırdı ertesi gün için programımızı yaptık...ama benim aklım az evvel duyduklarımdaydı..bir türlü zihnimi toparlayıp işime odaklanamıyordum..yong wa cadısı ben içeri girdikten bir kaç dakika sonra çıkmıştı ama o odada bana bakışları imalı konuşmaları bana verdiği gözdağı bir saniye gitmemişti gözlerimin önünden..
Çıkmadan önce bay hoseok'a ''aramanı bekliyorum'' demişti..bu demek oluyordu ki kızgınlığı geçmemişti henüz..sürdürmek istediği küslüğe benim yüzümden son vermişti ama bay Hoseok'un da burnundan getirecekti anlaşılan..
Düşünceler...Düşünceler.. Düşünceler...beynim zonkluyordu..burada çalışmaya başladığım günden beri ilk defa kaçıp gitmek istiyordum.nefes alamıyor gibi hissediyordum..bay jin dosyadan başını kaldırıp bana baktığında gözleri iri iri açılmıştı..
- Nyang!..neyin var iyi misin?..
Sesi uğultu gibi geliyordu..bay jin'in sesini duyan bay hoseok ta bana baktı ve aniden yerinden fırladı..
- ne oldu sana?!..iyi görünmüyorsun..
Omuzuma dokunacaktı..o dokunmadan hemen koltuktan fırladım..
- ben..iyiyim..bir şeyim yok..eğer benimle başka bir işiniz yoksa çıkmak istiyorum..
Yere bakıyordum..çünkü bay hoseok'la gözgöze gelseydim kendimi tutamayacağımdan korkuyordum..Bay Hoseok'un sesi tereddütlüydü..
- t..tabi..çıkabilirsin..
Bay jin'in odasından çıktığımda gözlerimi yumup derin bir nefes aldım..boğazım yanıyordu..hemen odama gidip eşyalarımı toparladıktan sonra şirketten çıktım..hızlı hızlı yürüyordum ki yine his beni geriye döndürdü..sanki biri beni takip ediyordu..bana o kolyeyi veren adamın öldüğünü öğrendikten sonra bu his oluşmuştu bende..yine kuruntumun gereğini yerine getirip etrafa iyice baktıktan sonra yoluma devam ettim..artık göz yaşlarımı tutamıyordum..dudaklarımı ısırıp yutkunmama inat süzülüyorlardı yanaklarımdan işte..aşk acısı çektiğimin farkındaydım elbet ama bu aşkın kalbimde ne derin bir yara açtığını yeni yeni fark ediyordum..kalbim..çok..çok acıyordu..
Eve vardığımda beynim öyle uyuşmuştu ki kapının şifresini unutmuştum..zile basayım derken arkamdan gelen jungkook'un sesiyle irkildim..
- noonaaaa!Neden dikiliyorsun öyle kapıda?..
Yanıma geldiğinde gözleri faltaşı gibi açılmıştı..
- ne oldu sana?!Neden ağladın?!
- yok bir şey..
- ne demek yok bir şey?!sen durduk yere ağlayacak biri değilsin..bir şey olmuş!
- üzerime gelme cookie..sadece başım ağrıyor..beni yemeğe beklemeyin uyuyacağım ben..
- yine mi?...
-........
Odama girdiğimde hemen yatağıma uzanıp kolumu yüzüme kapattım.ağlamak istiyordum.aslında biriyle dertleşmek istiyordum ama derdimi anlatabileceğim bir arkadaşım olmamıştı hiç..jungkook'a ya da anneme de anlatamazdım..kimse sevgilisi olan birine duyduğum aşkı onaylamazdı çünkü..
Aklıma uzun zamandır sakladığım emanet geldi..gidip sakladığım yerden çıkardım.kutuyu açıp baktım..Evet bir kolyeyle konuşmak oldukça saçmaydı.ama bu evde bana ait olmayan ve duygularımı yadırgamadan dinleyecek olan tek şeydi bu kolye..yatağıma oturup fısıltıyla anlattım ona herşeyi.taa ki hıçkırıklarımdan konuşamayacak duruma gelene kadar...
*HOSEOK*
Nyang jin hyung'ın odasından çıkınca öylece kalakalmıştım..ona dokunmak için elimi uzattığımda aniden ayağa kalkması beni gücendirmişti..sanki..ona dokunmamı istememişti..ama neden?..
Sıkıntıyla yerime oturduğumda jin hyung yerinden kalkıp karşıma oturdu..
- toparlan artık istersen hobi..birden fena bozuldun..
- gördün ama değil mi?..gördün?..Ben.. ona ne yaptım ki..
- herşeyden kendini sorumlu tutmayı ne zaman bırakacaksın acaba?..seninle ne alakası olacak..başka bir sıkıntısı vardır mutlaka..
- umarım öyledir..
- yong wa'yı ne yapacaksın?..
Derin bir nefes aldım ama sanki ciğerlerime oksijen dolmuyordu..
- bir de o vardı değil mi?...
- arayacak mısın?..
- aslında hiç istemiyorum..sadece kapris yapıp duruyor bu da beni çileden çıkarıyor..ortada hiçbir şey yokken toplantıyı terk edip giden oydu..ama özür dilemesi gereken benim..
- sen olayı tam anlamadın heralde..yong wa'nın kızdığı şey toplantıda olanlar değildi bence..
- neydi peki?..
- reklam paketlerinden hangisini ısrarla seçti bir düşün..
- anne baba ve kız havuz başında...bir dakika....
- zeki çocuksun ama işine gelmeyeni anlamak istemiyorsun..sana zarf atıyor evlilikle ilgili..
- ........
- evlilik teklif etmedin daha değil mi?..
- hayır..
- kwang amca bu akşam konuyu açacak yine desene..
Çaresizce başımı sallamakla yetindim..
- söylesene hobi..kwang amca'nın yong wa'nın annesiyle nasıl bir samimiyeti var ki yong wa'yla olan har tartışmanızdan sonra olan bitenden haberi oluyor?..
- okuldayken babamla çok samimilermiş..kankalar yani..annem öldükten sonra babama başsağlığına gelmişlerdi o zaman tanıştırdı beni hea woo teyzeyle..
- aralarında dostluktan öte bir şey olmadığına emin misin?
- öyle olmasa babam neden kendi evlenmek yerine beni evlendirmeye çalışsın ki..
- o da doğru..ama istemiyorsan bunu açık açık kwang amcaya söylemelisin..gerçi bunu sana hep söylüyorum ama..
- hyung biliyorsun babam benim herşeyim..

Jin hyung bıkkın şekilde bana bakarken başını salladı..
- evet..O yüzden onu üzemezsin..
- onun benim için en iyisini istediğini biliyorum..babamı üzmek istemem..
- sen babamın karşısına dikilecek cesaretim yok desene şuna!..sanki yapmanı istemediği herşeyden uzak durabiliyorsun da istediği şeyden vazgeçiremiyorsun!..
- hyung!onunla bunun ne alakası var tanrı aşkına!..
- tamam!..tamam!..sustum ben..
Susmuştuk..çünkü birimizden biri bir kelime daha edecek olsa tartışacağımız çok belliydi..jin hyung babam konusundaki hassasiyetimi anlamak istemiyordu..annem öldüğü zaman taziyeleri kabul ettiğimiz günün gecesi babam bana sarılarak çok ama çok ağlamıştı..Benim onun için hayattaki her şeyden daha önemli olduğumu onu asla yalnız bırakmamamı annemden sonra beni de kaybederse yaşayamayacağını söylemişti..babamın kalbi vardı..O kadar ağladı ki o gece kalbi sıkıştı..dil altı hapını yetiştiremeseydim.....offffff....onun üzülmesine dayanamıyordum işte..annemden sonra babamı da kaybetmek istemiyordum..jin hyung'ın anlamadığı şey benim kaybetme korkumdu...öte yandan Nyang ta benim için oldukça önemliydi..O yanımdayken mutlu hissediyordum..kendimi güvende hissediyordum..Ondan önce karşılaştığım şeyleri o varken görmüyordum..ayrıca o...beni gülümsetiyordu..onun bardağından içtiğim kahvenin tadı başka hiç bir şeyde yoktu..onun saçları arasından çıkardığım ucuz tükenmez kalem en pahalı dolma kalemimden bile güzel yazıyordu..O yüzden şimdi ki tavrı beni gücendirmişti..ona ne olduğunu öğrenmeliydim..ama önce yong wa meselesini halletmeliydim..çıkmak için kalktım..jin hyung sıkıntıyla konuştu
- eve mi?..
- evet..
- git bakalım..bu sefer ne azar işiteceksin yong wa yüzünden!
- hyung!..
Eliyle git işareti yaptı..
- yong wa sorun çıkarmasaydı bu akşam ne kadar eğleneceğimizi biliyorsun değil mi?..babanın gönlünü alırken hayatında eksik kalan şeyleri de bir düşün istersen..
Cevap vermeden çıktım..eve gidene kadar hyung'ın dediklerini ve nyang'ın garip halini düşündüm..eve vardığımda şifreyi girecekken kapı açıldı..anlaşılan babam benden erken gelmiş beni bekliyordu..hizmetlinin verdiği selamı başımla alıp salona geçtim..babam salonun ortasında dikilmiş ellerini arkasına bağlamıştı..babam çok çok çok sinirlendiğinde ellerini arkasına bağlardı..gidip selam verir vermez gürledi
- BU NE DEMEK OLUYOR JUNG HOSEOK-SHİ!!!
Gözlerimi yumup soluklandım..konuşmak için sakinleşmesini beklemeliydim..
- BEN SİZİN EVLİLİK İÇİN ADIM ATMANIZI BEKLERKEN DUYDUKLARIMA BAK!!! TEKLİFİNİ GECİKTİRDİĞİN GİBİ BİR DE YONG WA'YI TOPLANTIDA HERKESİN ÖNÜNDE KÜÇÜK DÜŞÜRMÜŞSÜN!..
- Baba o dediğin..tam olarak öyle değil..
- NE OLURSA OLSUN!..BENDEN TEKLİF İÇİN MÜDDET İSTEDİN ANLAYIŞ GÖSTERDİM AMA HERKESİN ÖNÜNDE KÜÇÜK DÜŞÜRMEK NE DEMEK OLUYOR?!
- Baba beni bir dinlesen?..
- BEN DİNLEMEM GEREKENİ DİNLEDİM!HEA WOO YONG WA'NIN EVE GİTTİĞİNDEN BERİ ODASINDAN ÇIKMAYIP HALA AĞLADIĞINI SÖYLEDİ!..
- Baba..şu an sanki benim değil de onun babasıymışsın gibi davranıyorsun..bana da söz hakkı vermen gerekmez mi?..hem bu kadar bağırmak sağlığın için iyi değil..kalbin sıkışacak yine..
Babam bağırmayı bıraktı..sakinleşmeye çalışıyordu..sanırım kalbinin sıkışacağını hatırlatmak işe yaramıştı..
- gel baba..şuraya oturalım önce..sana her şeyi anlatacağım..bu kadar büyütülecek bir mesele değil aslında..
Her şeyi anlattım..babam beni sakince dinledi ama hala kızgındı..bakışlarından belliydi..
- işte böyle baba..bu kadar tepki verecek bir şey değildi olanlar..
- peki bu durumu nasıl düzeltmeyi düşünüyorsun?
Hayretle babama baktım..hala yong wa'yı önemsiyordu..
- üç hafta sonra güneş kremimizin lansmanı olacak.o zaman.....e..evlilik teklifimi yapacağım...
Beynimde nyang'ın üzgün yüzü canlanırken memnuniyeti yüzünden okunan babama baktım...

BLUEFLY by @thedarkside84Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin