15.bölüm

32 6 0
                                    

*NYANG*

Bay Hoseok'u göremediğim tam 4 koca gün geçmişti.onu çok özlemiştim..beni arayabileceği ihtimaliyle telefonumu kapatmıştım..biraz kendimi toparlayabilmem için herkesten her şeyden uzak kalmam gerekiyordu..evden dışarı adımımı atmıyordum..annem benimle konuşup neyim olduğunu anlamaya çalışıyordu ama olanları onunla konuşamazdım ki..o günden sonra jungkook ta bu konuyu hiç konuşmamışız gibi davranıyor beni neşelendirmek için elinden geleni yapıyordu...
Kahvaltı yaptıktan sonra annem işe gitmek için kalktığında gözü minicik bahçemizdeki koca kiraz ağacına takıldı.mevsim artık dönmeye sonbahar kendini yavaş yavaş hissettirmeye başlamıştı..bahçemizin tek ağacı olan kiraz ağacı da bu mevsimlik meyvelerini en güzel şekilde sunmuş sonbaharın göz kırpmasıyla paydos vermek üzereydi..annem ağaçta kalan kirazlara göz gezdirdi..

- jungkook-ah..noonanla birlikte şu kirazları bir toparlayıverseniz ne güzel olur..bir daha ki yaza kadar kiraz yiyemeyiz artık..

- bugün proje ödevimi teslim etmem gerekiyor..cumartesi toplasak?..

- cumartesi yağmur yağacak diyorlar..

Jungkook bana baktı..

- aslında noonam tek başına da toplayabilir..gayet esnek bir vücudu var..
Bu iltifat hoşuma gitmişti tabi ki..gülümsedim..

- teşekkürler ama senin benden daha esnek olduğunu üçümüz de biliyoruz..

Kookie gülümseyip kafasını kaşıdı..utanınca çok tatlı oluyordu kerata..anneme baktım..

- ben toplarım kirazları..kookie çıkmama yardım etse yeter..gerisi bende..

Annem ikimize de kocaman sarıldı..Her zaman yaptığı gibi başımızı öptü ve işe gitti..
Yanıma bir sepet aldıktan sonra bahçeye çıktık..ağaca çıkmak beni epey zorlamıştı..çünkü her ne kadar kookie'nin dediği gibi vücudum esnek olsa da kaymayı bırakalı uzun zaman olduğu için vücudum hamlamıştı..

- tek başına yapabileceğinden emin misin noona?..

- tabi ki eminim..beni sinir etmeyi bırak ta el ver..
demekle yetinmiştim..

Söz konusu kookie olunca gururuma leke sürdürmezdim tabi ki..ne olursa olsun o ağaca çıkacaktım ve çıktım da..beni ağaca çıkardıktan sonra kookie de ayrıldı..artık ben düşüncelerimden kalbimden bir an bile ayrılmayan bay hoseok ve kirazlar başbaşa kalmıştık..bir daldan diğerine geçiyor topladığım her kiraz tanesinde bay hoseok'la yaşadığım bir anım gözümde canlanıyordu..onu cidden çok özlemiştim..ve o an birden bir ses duydum..aklımda beynimin içinde..

- Nyang?!..

Bay Hoseok'un sesiydi..ama ne kadar yakından geliyordu..

- Nyang merhaba...

Offfff....çık artık kafamdan...çık...adımı onun sesinden her duyuşumda kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu...

- Nyang?...aşağı bak!..

Ha?!..ne?!..bir dakika..bu ses beynimin içinden değil aşağıdan geliyordu..

Aşağı baktığımda bay Hoseok'un o muhteşem gülümsemesiyle bana baktığını gördüm..hayal miydi bu?..gözlerimi ovalama ihtiyacı hissetmiştim..tekrar aşağı bakmaya çalışırken dengemi kaybettim...ve ben...kocaman bir çığlıkla ve o hamlamış vücudumla ağaçtan düşüverdim..hem de nereye biliyor musunuz?..Bay Hoseok'un tam üstüne...ikimiz birden yere yuvarlanmıştık..benim düşerken çığlık atmama rağmen bay hoseok'tan en ufak bir ses çıkmamıştı..düştükten sonra bile..bir anlık afallamadan sonra doğrulup bay hoseok'a baktım..boylu boyuna uzanıyor kıpırdamıyordu..

- bay hoseok?...

- .........

- bay hoseok?!.....

- ............

İki adım emekleyerek yanına gittim.. omzunu tutup çevirdim..tanrım...bayılmıştı...

*1 SAAT SONRA*

Bay Hoseok'u içeri taşıyıp yatağıma uzatmıştım..ben de tam karşısında sandalyede oturup ayılmasını bekliyordum..bir saat geçmesine rağmen hala ayılmamıştı..offffff çok utanıyordum...ayılmasını hem istiyor hem istemiyordum..

O an bay Hoseok'tan zayıf bir inilti duydum..hafifçe kaşlarını çatıp dudaklarını hareket ettirmişti..tanrım...olamaz..ayılıyordu...

*HOSEOK*

Gözlerimi aralarken özlediğim bir kokuyu duyuyordum.. bu koku kendime gelmem için beni zorluyordu sanki..evet evet..nyang'ın kokusuydu bu..gözlerimi açtığımda tam karşımda oturuyordu..ben de uzanıyordum..etrafa bir göz gezdirdim..başımı hareket ettirdiğimde yastıktan buram buram nyang'ın kokusunu alıyordum..istemsiz olarak gözlerimi yumup bu harika kokuyu doya doya ciğerlerime çektim..kendime itiraf etmeye çekiniyordum ama..ben..bu güzel kokunun bana verdiği huzuru özlemiştim..gözlerimi açıp nyang'a baktığımda bir an göz göze geldik ve o an Nyang gözlerini kaçırdı...gülümsedim..

- merhaba...

Şaşkınlıkla bana baktı..

- ne oldu?..neden bana öyle bakıyorsun?..

- yaklaşık bir saat önce üzerinize düşüp sizi bayılttım..gözünüzü açar açmaz bana söyleyeceğiniz ilk kelime ''merhaba''mı?..

Gülümsedim..

- ne diyeyim?..başka şeyler söyleyip seni mahçup edeceğimi mi düşünüyordun?..

O anda gözleri doldu..utançla başını eğip büzüldükçe büzüldü..

- çok özür dilerim bay hoseok..ben..nasıl..yani..bir anda oldu..ben...anlayamadım..

Doğrulup oturdum..tanrım..başım ağrıyordu..

- tamam..büyütme..bir şeyim yok..bak iyiyim..

- hayır iyi değilsiniz..doğrulurken yüzünüz buruştu..

- başım ağrıyor biraz..O kadar..

Hızla dışarı çıktı..döndüğünde elinde bir bardak bitki çayı vardı..

- bunu için..daha iyi hissedersiniz..

İtiraz etmeden içtim..bu çayın her bir yudumunda huzur hissediyordum sanki..tıpkı annemin çocukken bana içirdiği çaylar gibi...

- daha iyi misiniz bay hoseok?..

Başımı salladım...

- şey...peki...O zaman...buraya neden geldiğinizi sorsam....ayıp etmiş olmam değil mi?..

- neden ayrıldın Nyang?..

- ...........

- konuşmama izin vermedin bile..söyle...neden bırakmak istedin?...

- ...........

- madem susuyorsun iyi dinle o zaman..istifanı kabul etmiyorum..gelmediğin şu 4 günü de izinli olarak sayıyorum..yarın şirkete gel ve şirketin hangi departmanında hangi pozisyonu istersen orada işe başla..
- bay hoseok..ben asistanınız olmaya devam ettiğim için istifa etmedim..öyle gerektiği için istifa ettim..şirketinizde çalışmam mümkün değil...jung şirketler birliğiyle alakası olmayan başka bir iş arıyorum ben..

- neden peki?..

- ............

- benimle mi bir problemin var?...bilmeden bir şey mi yaptım sana?..

- h..hayır...kesinlikle...

- o zaman?....

- ...........

- tamam..konuşmak istemiyorsun belki ama ben sana sarılıp sana ihtiyacımın olduğunu söylediğimde ciddiydim..

Nyang hayretle bana baktı..

- etrafımda bir şeyler dönüyor Nyang..nasıl olduğunu çözemediğim ve anlam veremediğim şeyler...

- ne gibi bay hoseok?...

Derin bir soluk alıp anlatmaya başladım..Nyang jin hyung'tan sonra içimi döktüğüm ikinci kişiydi..

BLUEFLY by @thedarkside84Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin