13.bölüm

28 3 0
                                    

*HOSEOK*
Nefes alamıyordum.üşüyordum.başım zonkluyordu.sabah olduğunda şirkete gidemeyecek kadar bitkin hissediyordum..bu kadar hasta olmama rağmen dün gece gözüme uyku girmemişti..acaba diyordum...acaba Nyang Namjoon'la görüşmüş olabilir miydi..aramak istiyordum ama yanında olabilir düşüncesiyle cesaret edemiyordum..Aslında bir ara aramaya karar verdim ama telefonu elime aldığımda saatin çok geç olduğunu farkettim..ve bu halde sabahladım işte..gözüm o namjoon denen adamı tutmamıştı bir kere..nyang'ın onunla görüşmesini bu yüzden istemiyordum..
Sabah olup hala bitkin hissedince jin hyung'ı arayıp gidemeyeceğimi bensiz idare etmesini söylemiştim..hyung elbette bunu nyang'a söyleyecekti..acaba Nyang beni merak edip arar mıydı?..Ya da belki de beni ziyarete gelirdi..tanrım...bunu düşünmek bile şu hasta halimde beni gülümsetmişti..acaba kalkıp giyinmeli miydim yoksa böyle mi kalmalıydım...boy aynasının karşısına geçip şöyle bir halime baktım..üzerimde gri eşofmanım lacivert uzun hırkam ve ayaklarımda şirin pelüş ayıcıklı panduflarım vardı..bunları giymeyi çok seviyordum..özellikle de hasta olunca..Bu panduflar bana çocukluğumu annemin bana gözü gibi baktığı zamanları hatırlatıyordu..aynada uzun uzun kendime baktım..annemin sesi çınlamıştı kulağımda..acı bir gülümseme yerleşti dudağıma..onu çok özlemiştim..böyle hasta olduğum zamanlarda yokluğunu iyice hissediyordum..Beni düşüncelerimden ayıran çalan telefondu..arayan nyang'tı..adını ekranda görünce mutlu hissetmiştim birden..
- Nyang ?..
- geçmiş olsun bay hoseok..bay jin bugün gelemeyeceğinizi söyledi..
- evet..-2 derecede kabansız kalınca......olan oldu tabi....
- çok özür dilerim bay hoseok..size haber vermeyi akıl edemedim..
- evet..öyle oldu biraz...öhhhöööö...öhööööö...şey kusura bakma..öksürüyorum da biraz...
- umarım çabuk atlatırsınız..
- umarım...bana bakan biri olursa neden atlatmayayım?...dün bu konuda sana dediğimi hatırlıyorsun değil mi?..
- ........................
- Nyang?..orada mısın?..
- şey...bay hoseok...ben...bugün benden yapmamı istediğiniz bir şey var mı diye sormak için aramıştım...
Evet...artık emindim..Nyang kesinlikle yanıma gelecekti..şirkette yapması gereken şeyleri söyleyip kapattım..içim kıpır kıpır olmuştu..Bir anda tüm bitkinliğim yok olup gitmişti sanki..aynada kendime tekrar baktım..Nyang doğal kızdı..onun yanında kendimi rahat hissediyordum..üzerimi değişmeme gerek yoktu..sadece hırkamın düğmelerini ilikli düğmelerini çözüp saçımı düzelttim.sonra da sıcak bir çay almak için mutfağa yöneldim..
*NYANG*
Bay Hoseok'un dün dediği şey hiç aklımdan çıkmamıştı ki...''eğer hasta olursam bana sen bakacaksın'' demişti..bay jin benden yemek yapmamı istediğinde hem bay hoseok için çok üzülmüştüm hem de çok ama çok hoşuma gitmişti..tüm sevgimi katarak yapmıştım o yemeği..uykumdan fedakarlık yaparak...sevdiğim adam için...ve...o kadar emek yong wa cadısına yar olmuştu..bay hoseok bana dediği şeyi sorduğunda gözümün önüne yong wa'nın gıcık suratı geldi..boğazım düğümlenmişti yine..gözlerim dolmuştu..bay jin bana belli etmemişti ama çok kızdığı her halinden belliydi..yapacak birşey yoktu artık..gözümden iki damla yaş süzülürken önümde biriken dosyalardaki bilgileri bilgisayara aktarmaya başladım..
*HOSEOK*
Kapı çaldığında heyecandan karnıma kramp girmişti..birden fırladım koltuktan..ama bir dakika ben hastaydım..bu kadar iyi görünmemeliydim Nyang'a..hastalanmama o sebep olduğu için biraz nazlanmak istiyordum ona..bekledim..Kapı tekrar çalınca açtım..veeee....Bir anda omuzlarıma hüsrana uğramanın ağırlığı çöktü..karşımdaki tüm göz alıcı güzelliği ve tüm samimiyetsizliğiyle yong wa'ydı..
- hayatım..geçmiş olsun hastalandığını duydum..neden bana haber vermedin?gece yanına gelirdim..
- durumum o kadar kötü değil..o yüzden..
- hımmm...jin oppa senin için durumu ağır demişti..hem o kadar ağır değildiysen şirkete neden gelmedin?..ben de yemek yapıp getirdim sana..Bir şey yemedin daha değil mi?..
- yemek mi?..sen mi?..
- evet..neden şaşırdın?..Beni henüz tanımıyorsun mr.hoseok...
Burnuma kadar sokulup gözlerimin içine baktı..ses tonunu düşürdü..nerdeyse fısıldar gibi konuştu..
- beni tanısan müptelam olurdun......
Sonra birden geri çekilip sahte bir gülüşle yüzüme baktı
- eeeeee..mutfak ne tarafta?..
''Neden sürüne sürüne bile olsa işe gitmedim ki!'' diye geçirdim içimden...artık tek duam Nyang'ın buraya gelmemesiydi.zaten odamda gördüğünü sandığı şeyden dolayı sıkıntı yaşıyordum bir de evimde görürse bunu açıklayamazdım.
Yong wa yemeği tencereye aktarıp ısıtmaya çalışırken onu izliyordum..her ne kadar yemeği kendisinin yaptığını iddia etse de yaptığı şu kadarcık şeyde bile acemiliği çığlık atıyordu..nasıl ifade edeceğimi bilmiyorum ama eline yakışmıyordu işte..saklama kabının kapağını açarken bocalamalar kaşığı iki parmakla tutmalar üstüne sıçrayacak diye şekilden şekile girmeler falan..kapağı açıp içinde ne olduğunu gördüğündeki bakış bile yemekle uzaktan yakından alakasının olmadığını gösteriyordu..belki de ona ısınamadığımdan böyle düşünüyordum bilemiyorum..sadece bu işkence bir an önce bitsin şu yemek faslı biter bitmez evine gitsin istiyordum..
Masaya otururken yemeğe baktım..hasta olduğumda annemin en çok yapmasını en istediğim yemekti..gözlerimi kapatıp yemeği kokladım..Bir anda çocukluğuma gitmiştim..annemin yemeğiyle aynı lezzetteydi..ben yemeğin tadıyla anılarımı canlandırırken Yong wa'nın merakla yüzüme baktığını gördüm..
- beğendin mi?..
- beğenmek ne kelime..bayıldım...eline sağlık..
Yong wa'nın yüzünde birkaç duyguyu bir anda gördüm sanki..önce yemeğe bakıp bir anlığına yüzü düştü sonra da yapmacık bir tavırla seviniverdi..
- ne zaman istersen yaparım sana..söylemen yeter..
- teşekkür ederim..
Sessizce yemeğimizi yedik..daha doğrusu yedim..hiç iştahım yoktu aslında ama annemin yemeğini hatırlattığı için bir dolu tabak yedim..Yong wa hep bir şeylerden bahsediyor bir dakika olsun susmuyordu.içeri geçip biraz uzanmak istiyordum..tabakları alıp tezgaha bıraktım..tam geri döndüğümde yong wa tam arkamdaydı.. dönüşümle dengesini kaybeder gibi oldu..refleks olarak kollarından tutunca o da boynuma sarıldı..mahçup bir tavır takınıp gülümsedi
- teşekkür ederim..
- rica ederim..de...biliyorsun...hastayım..bu kadar yakın durmasak iyi olur..
Ben onu bırakmak isterken o bir anda dudaklarıma yapıştı..neye uğradığımı şaşırmıştım..kan beynime sıçramıştı..hemen onu iteleyip geri çekildim..
- NE YAPTIĞINI ZANNEDİYORSUN SEN?!..
- neden kızdın bu kadar hayatım?..sevgili değil miyiz biz?..zaten benden yeterince uzak duruyorsun..öpmek te mi yasak?!..seni öpmemden daha doğal ne olabilir?..yoksa...yoksa sen beni sevmiyor musun?...
Baltayı yine taşa vurmuştum işte..
- hayır...öyle değil...yani beni yanlış anlama..hastayım ya..sana da bulaşmasın diye...
Ben böyle deyince hemen yumuşayıverdi..
- yaaaaa canım benim...sana da hiç kıyamıyorum ki ben...neyse..ben gideyim de sen güzelce dinlen bari..
Ve yong wa saklama kabını bile almadan apar topar çıkıp gitti..

BLUEFLY by @thedarkside84Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin