*NYANG*
Yürürken dizlerim titriyordu..adımlarım geri geri atıyordu sanki..istifa etmek demek aşkımı..bay hoseok'u bir daha görememek demekti.. şöyle bir acı gerçek vardı..onu görmezsem en fazla özlerdim ama böyle her gün acı çekiyordum..asansöre doğru yürürken yaptığım şeyin en doğrusu olduğu geçti yine aklımdan..Ve o sıra bay jin'in bana seslendiğini duydum sanki..konuşmamak için hemen asansöre binip zemin ve kapama tuşuna bastım..Yine boğazım yanıyordu..aklım bir an önce buradan çıkmak isterken ruhum ve kalbim bay hoseok'a koşmak için can atıyordu..hayır hayır...Bu mücadele boşunaydı..burada kalmak demek benim için ölmek demekti artık..
*HOSEOK*
Ardından bakakalmıştım..neden gittiği hakkında en ufak bir bilgim yoktu..jin hyung ofisime gelip açık kapıdan içeri girdiğinde ben hala aynı noktaya bakıyordum..
- o giden Nyang mıydı?..
Sadece başımı sallayabilmiştim..
- asansörün orada gördüm seslendim ama duymadı..bir dakika...neyin var senin?..
- gitti hyung...bizi...beni..terketti...
- terk mi etti...Nasıl yani?..
- ya!..istifa etti işte..
Hyung sadece yüzüme baktı ''olacağı buydu'' der gibi başını sağa sola salladı ve hiçbir şey söylemeden kapıyı kapattı ve gelip masamın karşısındaki koltuklardan birine oturdu..bana da oturmam için işaret etti..Zorla yürüyüp yıkılır gibi oturmuştum masama..düşünüyordum..neden istifa etmiş olabilirdi ki..evet..Son günlerde pek mutlu görünmüyordu..sebebi asistanlık değildi kesinlikle buna emindim..offffffff..düşündükçe başıma ağrılar giriyordu...Bir ara hyung'a baktım da sanki gidişinin sorumlusu benmişim gibi dik dik yüzüme bakıyordu..o konuşmadan hemen gözlerimi başka yöne çevirdim..ben konuşmayınca o da konuşmaktan vazgeçti..jin hyung'ı tanıyanlar sessiz kalıp dik dik bakışıyla ne büyük hesaplar sorduğunu iyi bilirdi..O yüzden bakamıyordum gözlerine.. gidişinden beni sorumlu tutuyordu bu gayet belliydi..
- neden engellemedin?..
- denedim..ama olmadı..
- eminim öyledir..
- hyung ne olur gelme üstüme..
Kısa bir sessizlik olmuştu..
- ne yapmayı düşünüyorsun peki?..
- bilmiyorum..anlamıyorum hyung..birden bire böyle..
- birden bire mi?..dün olanlardan sonra hala birden bire mi diyorsun?..
- ne oldu dün?..
- Arasaydın anlatacaktım..
- ilaç içtim tüm gün uyumuşum..
- öncesinde de aramıştım!..
- birinin gelmesini bekliyordum..
- ama o biri yerine yong wa geldi değil mi?..hem de bir kap dak-bokkeum-tang ile..
Şaşırmıştım..benim tanıdığım hyung işi düşmeden yong wa'yı aramazdı..haliyle benim dak-bokkeum-tang sevdiğimi yong wa'ya söylemiş olmasını beklemiyordum..zayıf bir ihtimal olarak belki babamın yong wa'nın annesine söylemiş olabileceğini düşünüyordum ta ki şimdiye kadar..aslında başından beri bu işte bir gariplik sezmiştim zaten ama şimdi hyung böyle söyleyince..
- dün ne oldu hyung?..
Hyung konuşmaya başlayamadan kapı açıldı ve yong wa içeri girdi..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BLUEFLY by @thedarkside84
Fanfiction- siz....beni kandırdınız bay hoseok...anlaşmamız böyle değildi.. - beni biraz dinlersen.. - dinlememe gerek yok..gidiyorum.. Bay hoseok birden bana sarıldı.. - gidemezsin..sana ihtiyacım var...